Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Haziran '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Başbakan dedi ki: “Tencere tava hepsi hava”

Herkes gayet iyi biliyor ki “Gezi Direnişi” demokratik her düzende yapılabilecek en masum bir direnişti, üstlerine anlamsız polis baskını gelmeseydi kentsel bir direniş olarak kalacak, diğer illerden en fazla destek mesajları yağacak, sivil toplum örgütleri arabuluculuk yapmaya kalkışacaktı.

Başbakanın dünkü konuşmasında “Ankara’ya, İzmir’e ne oluyor da karışıyor İstanbul’un yerleşimine” çıkışı en fazla gereksiz bir çıkış olarak algılanabilirdi eğer ki polis masum insanların üstlerine su ve biber gazı sıkmasa, çadırlarını yakmasa idi…

Masum vatandaşlara karşı uygulanan orantısız güç ilk bu olsaydı eğer gözüne far tutulmuş tavşan gibi olurlardı lakin orantısız güç öyle çok kullanılmıştı ki gereksiz yere, vatandaş şaşalamıyordu artık; ki belki de bu yüzden üzerinde “Açık havaya atılmak amaçlıdır, insanların üzerlerine doğrudan atmayınız!” uyarısı bulunan gazları vatandaşın üstüne üstüne attılar, kapsülleri göz dağladı, yakmak yerine!

Kafaları parçalandı, gözleri çıktı; tazyikli sudan kemikleri kırıldı!..

Yetmedi; kaçan, saklanan insanların üzerlerine sıkıldı, o da yetmedi geri çekilen halktan yakaladıklarını tekme tokat dövdüler…

Eee, haliyle İzmir’i de, Ankara’sı, Adana’sı, Antalya’sı, Eskişehir’i derken yurdun her tarafından isyanlar yükseldi.

Başbakanın sandığı gibi ne çapulculardı bunlar ne de dış mihrakların elemanları… Ne CHP’nin ne MHP’nin, ne de BDP’nin falan…

Masum göstericilerin üzerlerine salınan polis gücüne, polislere bu talimatı verenlere, bunca zaman gereksiz yere sıkılan tazyikli suların, biber gazlarının anısına ve her şeyden önemlisi ısrarla yok sayılan bireyselliklerine karşı gelişen bir savunma mekanizmasıydı.

Geriye dönük fazla bir şey yazmama gerek yok; Teyzenin, amcanın, ninelerin camlardan çıkıp da çaldığı tencere tava olayına dahi “Hepsi hava” diyerek küçümsemesi dahi masum vatandaşları galeyana getirecek kışkırtma düzeyindedir!

Bilinçli yapıyor diye düşünüyorum, yoksa bu kadar tepkinin amacını anlamamış olması mümkün değil!

Normal şartlarda bir başbakan halkı kızıştırmak değil, tam tersi, sakinleştirmekle yükümlüdür.

Ama neden?

Yeni bir olay değil, her konuşmasında ille de birileri aşağılanıyor, ille de bir gruplaşma oluyor; “Böl ve yönet” diye yorumlamıştım hep yoksa bir kişilik problemi mi?

******

“Diğer yüzde elliyi zor tutuyoruz” diyor halk isyandayken, isyan eden halka kafa tutuyor ve aynı zamanda güvendiği tabanına bir anlamda “Hurra, yürüyün!” diyor.

4+4+4 için endişelenen vatandaşların protestoları için de benzer söylemi olmuştu: “Onlar bin yürüyorsa biz on bin yürürüz!” tarzında…

“Biz dediğin kim başbakan, onlar dediğin kim?” diye çok sorduk; bir tek balkon konuşmaları var “Oy verenler ve vermeyenlerin başbakanıyım” diye…

Sonrası… Sonrası ülkenin bilmem ne dizisinin reytingi düştü diye, izleyicilerinin “yapmayın” isteklerine rağmen, kaldırılmasını uygun gören kanalların tısss durumudur!

Soru sormaya korkan bir gazetecidir…

“Reyhanlı” saldırısının hesabını soramayan, biz bu kadar düşük asgari ücret alırken ne diye vergilerden kazanılan paraların Topçu Kışlası’na akıtılmaya çalışıldığının sorusunu soramayan; her içki içene “Alkolik”, her hakkını arayana “İdeolojik”, her vatanını sevene “Ergenekoncu, vatan haini” damgası vurulandır.

“Türk” kimliğinin alındığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin T.C. sinin tabelalardan başlayarak silinmeye çalışmaları karşısında zorla susturulanların en masum başkaldırısıdır!...

Hala tehdit, hala dudak bükme…

Hala kibir…

Bunca eylemi, bunca teyze-dedenin tencere tava çalmasını anlamamış olmak mümkün değil! Sokaklara dökülen milyonlarca vatandaşın ne dediğini duymamak mümkün değil!

Anlamadan tüm polis teşkilatı üstlerine sürülmezdi zaten, de… Hala anlamamazlıktan gelme durumları niye?

Şahsi bir kin midir yoksa BOP amaçlı bir mizansen midir?

Yoksa Amerikalı sosyologların tavsiye ettiği bir yıldırma politikası mıdır?

Masum direnişçi halkın arasına karışan vandalları anlayamadığımız gibi bunu da anlayamıyoruz, vesselam!

(Bu arada resmi olarak kayıtlara geçen ilk can kaybımız 22 yaşındaki Hatay'lı gencimize Allah rahmet eylesin diyor, ailesine sabırlar diliyorum. Şehitlik mertebesi resmi olarak kimlere verilir diye düşünmeden iç sesim ile şehit mertebesinde olduğunu düşünüyorum.)

 

http//twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..