- Kategori
- Siyaset
Başbakanı yemek istiyorlar

BAŞBAKANI YEMEK İSTİYORLAR
Değerli okuyucularım, hiç düşündünüz mü bu ülke 80 yılda 2500 dolar civarındaki milli gelir düzeyine ulaşırken, Avrupa ülkelerinde kişi başına milli gelir ortalamasının 30-40 bin dolarlar vasatına nasıl ulaştıklarını? Tabii ki bunun biraz altında ve çok üstünde 100 bin dolarlar civarında olanları da var.
Bu 2002 yılındaki 2500 dolarlar civarındaki kişi başına milli gelirimizin nasıl olup da onbir yılda 11 bin dolarlar düzeyine yükseldiğini hiç merak etmiyor musunuz?
Yine hiç düşündünüz mü, yurt dışında çalışan vatandaşlarımızın ülkemize gelişlerinde acaba bize hangi hediyeyi getirdi diye onların ellerine baktığımız günleri? Hiç düşündünüz mü bu fakir ülkenin bankalarını batırarak kasasından çalınan 60 milyar dolar paranın avrupa bankalarına nasıl kaçırıldığını, devletin bunları bizim kesemizden görev zararı diye ödediği yılları.
Bir çoğumuz ki orta ve dar gelirli vatandaşlarımızı kastediyorum, otomobil sahibi olmayı hayal bile edemezken şimdi otomobil sahibi olduğumuzu, orta ve dar gelirli vatandaşlarımızın 10-15-20 yıl vadelerle kira öder gibi ev sahibi olduklarını.
Hele şu oto yollar, seksen yıllık geçmişimizde altı bin km bölünmüş oto yolumuz varken şimdi onyedi bin km leri geçtiğimizi, yine km lerce uzunluğa ulaşan modern tünelleri, metroları, İstanbul trafiğini rahatlatan deniz altından geçirilen Marmarayı, yapımı büyük bir hızla devam eden üçüncü boğaz köprüsünü.
Dış borcumuzun milli gelire oranı %73 lerden %35 lere indirilmiş, ihracatımız 27 milyar dolarlardan 152 milyar dalarlara ulaşmış, kalkınma hızımız %8 dolaylarına gelmiş.
Ülkemizde sıkıntısı çekilen hiçbir tüketim maddesi söz konusu değil. Her ne isterseniz hepsi ülkemizde fazlasıyla var. Dünyanın diğer ülkelerinde olup da ülkemizde bulunmayan hiçbir ürün yok.
Terör, bir yıldır artık can almıyor. Bir barış süreci yaşıyoruz. Cenazeler gelmiyor. Daha ne olsun dersiniz?
Değerli okuyucularım, hiç birimiz yeniden o eski günleri yokluk kıtlık ve fukaralık yıllarını yaşamak istemeyiz elbette.
Bunu da söyleyeyim, bu geri kalmışlıktan geçinen çevreler o bankaların içini boşaltanların, bu gelişmelerden hoşlanacağını kimsenin düşünmemesi gerekir. Çünkü onlar hiç durmuyorlar yalan, iftira, şantaj gibi inanılmaz alçaklıkları sergileyerek iktidarı yok etmeye çalışıyorlar.
Biraz da bunların yani şer odaklarının ülkemizdeki faaliyetlerinden söz etmek istiyorum. Bunları hepimiz biliyor ve görüyoruz ama bir kez daha hatırlatmak isterim.
Önceleri askeri kullanarak ihtilaller yapıyorlardı, artık yapamaz oldular, sonraları yargıyı kullanmaya çalıştılar, bu günkü sayın Başbakan'ı okuduğu bir şiirden mahkum ettiler dört ay içeri attılar. Sonra partisini kapatmaya çalıştılar onu da başaramadılar.
Hangisini söylesem bilemiyorum. Mit müsteşarı Hakan Fidan'ı yargılamak istediler, olmadı, Gezi olaylarını planladılar olmadı, 17 Aralık olaylarını, 25 Aralık olaylarını gerçekleştirdiler olmadı, dinleme, montaj kasetler v.s say sayabildiğin kadarı ile yaptıkları icraat bundan ibarettir.
Samanyolu, Bugün, gibi tüm camaat tv lerini kapattım, zaman gazetesi ve benzeri gazeteleri asla almıyor ve okumuyorum. Tümünün ismini vermiyorum reklam olmasın diye. Onları okuyucularım biliyor.
Değerli okuyucularım, böyle insanlara ülkemizi nasıl hangi cesaretle teslim ederiz mazallah. Böyle bir durum olsa Türkiye'mizi en kısa zamanda bir Afrika ülkesi haline getirirler bundan kimsenin şüphesi olmasın. 27.02.2014
M.Sadullah SAĞLAM