- Kategori
- Gündelik Yaşam
Başım gözüm üstüne
*Kalbin kadar temiz olan sayfadan” diye başlıyordu hatıra defterindeki o saf masum duygularımız. Sayfaları teker teker inceler kim ne yazmış hepsini okurdur.
Kompozisyon şeklinde yazanlar vardı. Başkasının odasını gizlice gözetliyor gibi merakla ve zevkle diğer yazılanları okurduk sonra da samimi olduğumuz arkadaşlarımızla kim ne yazmış onun dedikodusunu yapardık.
Okuduklarımızdan *Ali Ayşe’yi seviyo* diye sonuçlar çıkartırdık. Aramızda Ali’ye ya da Ayşe’ye aşık olan varsa toplanıp hemen kulis oluşturur aşıkları göz hapsine alırdık. Dersi unutur dedektif gibi aşıkları izlerdik.
Onlar da şimdinin ünlüleri gibi ilginin kendi üzerinde olduğunu anlayınca kavgaya kıskançlığa başlarlardı. Başka kızlar başka erkekler konuya dahil olunca da durum bir aşk hikayesine dönüşürdü.
Hatıra defterlerinin kilitli olanları vardı. Defter böylece anneye karşı kız kardeşe karşı koruma altına alınırdı.
Yüz yüze yapılamayan ilanı aşklar hatıra defterine bir cümleyle *seni seviyorum* şeklinde not düşülürdü. Hiç bir defterde notun altında *ben de seni seviyorum* cevabını görmedim.
Lise yılları geride kaldı şimdi sevgililer sevgilerini çok daha çeşitli yollarla dile getiriyor. Sevgi bir kuş gibi ürkütürseniz uçar gider uzaklara. Öyle uzağa gider ki onu artık ne görebilirsiniz ne de sesini duyabilirsiniz.
Bir ömür sevip *seni seviyorum* diyememek ne büyük talihsizlik. Mutlaka bir yerlerde bize sevgisini dile getiremeyen birileri vardır. Belki bizim de sevdiğimizi söyleyemediğimiz birisi.
Sevdiklerimizi sevenlerimizi bir şekilde kaybetmeden onlara sevdiğimizi söyleyelim. Sevgisini sunan olduğunda da sevgisine karşılık vermek istemiyorsak bile saygı gösterelim.
Sevginin her türlüsü kimden gelirse gelsin hangi yolla gelirse gelsin dünyanın en kutsal hazinesi. Sevgiden korkmayın sevgisizlikten korkun.
Gelen sevgi başım gözüm üstüne.