- Kategori
- Deneme
Başka şehirler

aşk...
Başka bir şehre geldiğinde ne yapar insan? Nereye gider? Nereden başlar hayata? Nasıl karışır insanların içerisine? Tehlikeli yerleri, eğlenceli yerleri nereleridir? Nasıl oturulur nasıl kalkılır? Birçok zor soru bekler sizi. Yalnız başınıza tanımadığınız sokaklarda dolaşırken, tüm gözler sizi takip ediyormuş gibi gelir. Ne de olsa bu şehri meraklı gözlerle inceleyen; yollara, binalara bu kadar dikkatlice bakan olmuyor pek… Hele yol sorduğum zamanlarda, insanlar bana “bu şehirde nasıl oluyor da kayboluyor” dercesine bakıyorlarken insan kendini uzaydan gelmiş gibi hissediyor.
Yeni bir şehirde yaşamaya başlamak, aşık olmak gibidir aslında. Daha önce de çok kereler aşık olmuşuzdur ama her ilişkinin farklı kuralları vardır. Ne ilişkiler ne de şehirler kıyas kabul etmez, durumlara ayak uydurmak gerekir. Dışarıdan sıradan görünseler de her kadının bambaşka dünyası vardır. Sokakları, meydanları, tenhaları… En zoru da kaybolduğunuzda danışacağınız kimsenin olmamasıdır. Haritasız, yardımsız, el yordamıyla bulmaya çalışırsınız yolunuzu.
Yeni bir şehirde aşık olursanız eğer… Masallardan çalınmış bir büyünün içerisinde buluverirsiniz kendinizi. Artık her adım gizemlerle doludur. Kaybolmaktan çok yeni bir dünyada yeniden var olmak gibidir bunun büyüsü. Kadının yüz çizgilerinden bir şehri keşfetmek… Şehrin sıradan bir pastanesinde kendine ait bir tarih yazmak…
Çoğumuzun başına gelen süresi kısa kalıcılığı bir ömür boyu olan yaz aşkları bu kıvamda aşklardır işte. Yanık tenli gizemli bir yabancı, dünyanın merkezi oluverir bir anda. Sonrası deniz, sonrası güneş, sonrası ege… Tüm yıl romantik komedi film fragmanları gibi geçer aklınızdan yaşanan güzel dakikalar. Her dakikası çivi yazısıyla zihninize kazınmış anılar…