- Kategori
- Güncel
Başkanlık Sistemi, "federatif" bir siyasi yapıya veya "otoriterliğe" yol açar mı?

Ya da "ne değildir"?...Herhalde, "seçilmiş krallık" değildir...
BAŞKANLIK SİSTEMİ, "NEDİR"; YA DA "NE DEĞİLDİR?"... NE OLURSA OLSUN; HERHALDE "SEÇİLMİŞ KRALLIK" DEĞİLDİR...
Önce yeni bir anayasa...
Türkiye, 34 yıldan bu yana, yama üstüne yama yapılmış ve kimliğini yitirmiş bir anayasa ile idare edilmeye çalışılmaktadır... Bu nedenle de, kimileri tarafından, hiç değişmeyecek gibi görülen "parlamenter sistem" de zedelenmekte, işlerlik fonksiyonu giderek düşmektedir...
Türkiye, yeni bir "yığınak" ve bu yığınağa da uygun bir "hareketlilik" içine girmelidir... Türkiye, "olması gerekeni, olur duruma" getirmek zorundadır...
x
Başkanlık Sistemi...
Bu konuda muhalefet partilerinin karşıtlığı bilinmektedir...
Bana göre, Kandil ve uluslararası küresel güçler tarafından yönlendirilen HDP'nin ve Eş Başkanları'nın bu konudaki "özgür iradelerinden" söz etmek mümkün değildir...
CHP ve MHP'nin ise iki konuda endişeleri vardır...
1. Başkanlık Sisteminin "federasyonu" zorunlu kılacağı...
2. Bu sitemin "otoriterliği" gereceği...
Bu endişe acaba doğru mudur?
Federasyon, özerklik, özyönetim gibi "merkezden ayrı" ya da "merkeze bağlı" yerinden yönetimler, Başkanlık Sistemi'nin "şartı" mıdır; yoksa bunlar bir "tercih" meselesi midir?
Örneğin, "federatif" yapı ile yönetilen ancak "parlamenter siteme" sahip ülkeler; ya da "başkanlık sistemi" ile yönetilmesine rağmen "federatif" yapıyı "tercih etmeyen" ülkeler yok mu?
Ayrıca, yalnızca "Başkanlık Sistemi" değil; "Yarı-Başkanlık" ve "Partili Cumhurbaşkanı" yönetimleri de tartışmalara konu edilmektedir...
x
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nın, "başkanlık" konusunda, MHP Genel Başkanı Bahçeli kadar katı olmadığı görülüyor... Kılıçdaroğlu, bu sistemin tartışılmasından yana. Hatta, bu konuda mükemmel bir öneri getirilmesi durumunda "destekleyebileceklerini" bile söylüyor... Ama Kılıçdaroğlu'nun gönlü, "güçlerin dengelendiği bir parlamenter sistemden" yana...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise, "başkanlık sistemine" tümden karşı olduklarını ve tartışsalar bile görüşlerinin değişmeyeceğini, "başkanlık sistemini asla kabul etmeyeceklerini" söylüyor... O da, Kılıçdaroğlu gibi, "parlamenter sistemin revize edilerek güçlendirilmesinden" yana...
Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda görev yapan MHP Genel Başkan yardımcısı(Oktay Öztürk) ise, daha da ileri giderek ve katılaşarak, başkanlık sisteminin, "Seçilmiş Krallık" olduğunu, bunun sonucunun -- adını vermiyor, ama Kürdistanı kastederek-- "bağımsızlık" olduğunu söylüyor...
Bu bloğun yazarı olarak, ben bu endişelere katılmıyorum...
Çünkü bu endişeleri "paylaşacak" ya da "paylaşmayacak" bir halk kitleri ve onların sahip oldukları "milli irade" var... Bu, göz ardı edilmemelidir...
x
Mustafa Kemal Atatürk, 1 mart 1923 günü Meclis'te yaptığı en uzun konuşmalarının birinin sonunda, "Milli irade emeline uymayanların talihi hüsrandır" demiş ve konuşmasını şöyle sonlandırmıştır; "Efendiler, bu muazzam iradenin huzurunda kemali hürmet ve inkıyat(x) ile eğilirim"(2).
Yani, halk isterse "başkanlık sistemini" olur; istemezse olmaz...
cdenizkent
---------------------- :
(1) Gazi Mustafa Kemal(Atatürk), "NUTUK-SÖYLEV, Cilt-2"(1920-1927), Türk Tarih Kurumu Yayını, 1987, s. 921
(2) M. Kemal Atatürk, "Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri", 3 cilt(bir arada), Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, 1989, Cilt-1, s. 328
(x) İnkıyat: Boyun eğme, uyma