- Kategori
- Güncel
Ne dersiniz, bir Martin Luther'e de bizim ihtiyacımız yok mu?

Martin Luther, koşarak girdi kardinallerin toplantı yaptığı odaya.
"Ben" dedi, "Ben cehennemi satın almak istiyorum."
Deli gibi açılmış şaşkın gözlerle birbirlerine baktı din adamları. Bu da neydi şimdi? Kafayı mı sıyırmıştı Martin Luther?
"Evet" dedi Luther, "Cehennemi satın bana."
Cennetin parsellenerek satılmasından korkunç servetler edinen din adamları , "Al cehennemi" dediler; "Üstelik senden para da istemiyoruz."
Cehennemin anahtarı elinde, bir rüzgar gibi halkın ortasına gitti Luther. Güçlü ve etkileyici hitabetiyle elindeki anahtarı halka göstererek ekledi:
"Cehennemi ben satın aldım, bu da tapusu. Artık hiç birinizi cehenneme almayacağım. Bu nedenledir ki, endüljans yani cennette yer tapusu anlamına gelen belgeyi almanıza gerek kalmadı."
Sevinç çığlıkları gökyüzünün balçık rengini almış sonsuzluğuna ulaştı. Halk, atlattığı cehennem belasından sonra cennet toprakları için para harcamayacaktı artık, yaşasın!. Sefalet ve korkunun kol gezdiği orta çağ sokakları, engizisyon mahkemelerinin saçtığı dehşetle lime lime olmuştu. Amaç ve inançları uhrevi olmaktan çok dünyevi olan Katolik din adamları, cehennemi Luther'e satarak en büyük kozlarını ellerinden kaçırdıklarını, ihtişamlı koltuklarında otururken açık pencereden içeriye dolan; halkın, kulakları sağır edici çığlıklarından anladılar...Ve böylece reformize edilen din imbiğinden süzülerek yeni mezheplerini ortaya çıkardı. Martin Luther, dini istismar eden ruhban sınıfını protesto etmek için 95 maddelik bildirisini kilisenin duvarına asarken, esnek ve hoşgörülü bir mezhep olan ve protesto etmek anlamına gelen protestanlığın ilk adımlarını atmış oldu.
Ne dersiniz, dinimizin ehil olmayan ellerde hırpalanmasına karşı bir Martin Luther'e de bizim ihtiyacımız yok mu?
Sevgi ile kalın