Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mart '17

 
Kategori
İlişkiler
 

Bazılarımızı sadece öfkesi yönetir.

Bazılarımızı sadece öfkesi yönetir.
 

Vardır böyleleri. Adam, en sıradan kelamında bile burnundan solur. Neredeyse hiçbir konuşmasını bağırıp çağırmadan yapamaz kadın... 

Merhaba, derken, bizi dövecekmiş gibi bir tavır takınır kimisi. Bazısı, sohbet etmektense, hiddet patlamalarıyla iletişim kurmaya niyetlenir. Kimimiz doğuştan öfkeliyken... Kimimiz sürekli sinirle dolanmayı, durmadan huzursuzluk çıkarmayı marifet sayar. Bu şekilde hareket etmenin, muhatabına karşı gizli bir üstünlük sağladığını düşünür orta zekalı. İçinde debelendiği zavallılığı fark edemez.

Çocuğuna kızar. Karısına bağırır. Arkadaşına emir yağdırır. Müşterisine tepeden bakar. Bakkalı dahi günlük fırçalarından nasiplenir. Herifçioğlu, sadece sinirlenmeyi becerebilir, bağırmadan, çağırmadan söz söyleyemez. Cool takılmayı zinhar beceremez. Elbette, sağlam, kalıcı, kötü gün dostu ahbaplar edinmeyi de...

Zehirli dili, salyalı ağzı, fellik fellik kaçırır, fersah fersah uzaklaştırır eloğlunu şerrinden. Tutulduğu öfke nöbetleri, en çok da onu yaralar. Hızla ömrünü kısaltır öfke delisinin. Nasıl mı? Şu şekilde efendim:

Yüksek tansiyonla, ülserle, sinir hastalıklarıyla, histeri ataklarıyla panik nöbetleriyle... Belki de tez elden kanser olur; çevresindekileri kahrından illet edip, öldürmediyse eğer!

Böylesine, sükuneti önermek, serinkanlı kalmayı salık vermek beyhude çabadır. Hazret, sizi dinlemediği gibi, bir de işine karıştığınız için okkalı bir fırça çeker!

O, her şeyin en iyisini, her davranışın en doğrusunu bilmektedir nasılsa! Bundandır ya hiddeti de zaten... Hiçkimse onu anlamamakta, alem onu kıskanmakta; ferasette, bilgelikte, gün görmüşte yanına bile yaklaşamamaktadır; her nasıl oluyorsa artık!

Amcam, leb-i derya sanır nefsini! Teyzem, bildiğin alim! Bir öleceği günü söylemesi eksik! Aslında onu da bilir de... O kadar bilgi sağlığa zararlı!

En iyisi, böylesi hiddet budalalarından uzak durmaktır. Bu gibilere mesafe koymak, en çok ve en başta ruh sağlığımızı korur. Acı çekmeyi yaşam biçimi belleyen, dertlenmeyi, kederlenmeyi sanat haline getiren zevatı bir yana bırakalım isterseniz... Bizim işimiz, sağduyulu Adem'lerledir çünkü.

Her sağlıklı insan, mutlu olmayı, keyifle sürdürmeyi diler hayatı... O vakit yapılacak iş belli: Öfke kumkumalarını görmezden gelip, sakin sularda yüzdürmeliyiz gemiyi.

Sakin kaptanlar, güvenli limanları götürür insanlığı... Kimselere tahakküm kurmadan... Hiçbirimizi canımızdan bezdirmeden...

İnsanca yaşamak için gelmedik mi dünyaya?  Öfkeli modellerimiz, keyfimizi kaçırır sadece.

Öfke, hiçbir derdimizin dermanı değil ki... Marifet, sakin kalabilmekte... Sulh ve sükunet, sayısız sorunumuzu çözüme kavuşturur, tatlıya bağlar; yeter ki insan, üzüm yemeye niyetlensin.

 

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..