Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Kasım '09

 
Kategori
Güncel
 

Belgelerle hukuksal mücadele

Belgelerle hukuksal mücadele
 

Dinlenme ve dinleme halinde bir koca kulak


O kadar çok gündem maddesi var ki, insan hangisini yazacağını şaşırıyor.

Demokratik açılım, Dersim, ıslak imzalı belge, telefon dinlemeleri vs.

En iyisi, şu telefon dinlemelerini masaya yatırıp, şöyle bir operasyon yapayım.

Sonunda da heyecanla çözüm bekleyenlere, acemi cerrah misali, "başınız sağ olsun" diyeyim.

Geçen gün CHP'li Tacidar Seyhan elindeki kağıtları sallayarak 6000 hakim ve savcının dinlendiğini söylüyordu. Fakat bu dinlemelerin ne zaman ve hangi hükümet tarafından yapıldığını anlatmıyordu.

6000 rakamı pek inandırıcı değilse de bazıları bu beyandan memnundular. Tacidar Seyhan, faul yapmış olsa bile bu, Ak Parti Hükümeti'ne atılmış bir goldü ve alkışı hakediyordu. Adalet Bakanı ise, Seyhan'ın aksine, "son beş yılda toplam 69 hakim ve savcı için dinleme kararı verildi, " diyordu.

Tartışmalar, dinlenen hakim ve savcı sayısından, işlemlerdeki usülsüzlüklere kaydığına göre Bakan doğru söylüyordu. Bu saldırı püskürtülmüştü, toparlanıp yeni bir hamle yapmak gerekiyordu.

Adalet Bakanı, olayın sadece Eminağaoğlu'na yönelik olduğunu ısrarla tekrarlasa da ortalık, "Yargıtay dinleniyor" haberleriyle çalkalanıyordu. Yani, yeni hamle hayata geçmişti.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Fikret Bilâ ile yaptığı sohbette dinlemeler konusunda, Ak Parti'yi incelemeye aldıklarını müjdeliyordu. Kısacası, hükümetin değil de iktidar partisinin dinleme suçu işleyip işlemediği araştırılacaktı!

Öte yandan İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Erkan Önsel, Başbakan'ın yasadışı yollarla kaydedilen telefon konuşmaları hakkında bir açıklama yapmıştı. Üstelik bunlar adı geçenlerin dergi ve tv.lerinde yayınlanmış ama Başsavc'ıyı pek ilgilendirmemişti. Açıkçası, "bağımsız yargının" hikmetinden sual olunmazdı!

Ortalık flûlaştıkça her şey karmaşıklaşmış, yüksek hukuk adamları kavramlara takla attırmaya başlamıştı. Önce hükümet uyarılmış sonra, "Dinleme yasal olabilir ama hukuki değildir. Yargı kendini savunma durumuna düşürülmüştür. Hukuk tarihinin en kara günlerini yaşıyoruz." benzeri lâflar söylenmişti. Bakan dinlemedik demesine rağmen inatla, Yargıtay hakim kararıyla değil ancak, Birinci Başkanlık Kurulu'nun izniyle dinlenebilir denilmişti.

Ardından medyaya bir sürü mahkeme kararı düşmüştü. Yarışan veya çarpışan iki taraf vardı. Bir taraf, elindeki belgelerle, dinlemelerin usüle uymadığını, diğer taraf ta uyduğunu anlatarak kamuoyunu etkilemeye çalışmıştı. Yarış henüz devam ediyor.

Tabi bunları dinleyen vatandaşın kafası iyicene karışıyordu. Öyle ya, karşınızdaki tv'de veya okuduğunuz gazetede size, doğru ve güvenilir bilgiler sunduğuna inandığınız hukukçu ve fikir adamları vardı. Daha önce duymadığınız bazı yasa maddelerini okuyarak açıklamalarda bulunuyorlardı. Bu, "böyledir veya değildir" diyorlardı. İstediğiniz an hukuk kitaplarına ulaşmanız, ulaşsanız bile ilgili maddeleri bulup okumanız zor olduğuna göre size de bunlara inanmak düşüyordu.

İşte bu, bir çeşit, "beyin yıkama" yöntemidir. Bazı kişiler bu tabiri sadece din bilgisi öğrenenlere münasip görse de bu, doğru değildir. Çünkü "beyin yıkama" ideolojilere üye kazandıran genel bir işlemdir. Eğer, beyninizi iğdiş edip sizi, belli bir anlayışın kölesi haline getiren bu etkiden kurtulmak istiyorsanız, işittiklerinize şüpheyle yaklaşmalısınız.

Ben de öyle yaptım. HAKİMLER VE SAVCILAR KANUNU'yla YARGITAY KANUNU'a şöyle bir baktım. İtiraf edeyim ki, bu işin çok emek istediğini, bazı şeyleri kavramanın kolay olmadığını anladım. Çünkü ben bir hukukçu değilim ve bu kanunlarda da "telefon dinleme" diye bir kavram geçmiyor. Belki de ben bulamadım, bilmiyorum. O zaman, telefon dinlemeleriyle ilgili olarak:

Anayasamızın 22/2, Ceza Muhakemesi Kanununun 135, Polis Vazife Ve Salahiyetleri Kanunu'nun Ek-7, Jandarma Teşkilat, Görev Ve Yetkileri Kanunu'nun Ek-5 ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nun 6. maddelerine bakmamız gerekiyor.

Meselâ, bunlardan birine yani, "Ceza Muhakemesi Kanunu MADDE 135"e bakalım:

Madde oldukça uzun olduğundan sadece 1. fıkrayı alıyorum.

"Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturmalarda, suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmaması durumunda, hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir ve kayda alınabilir."

Daha bakmamız gereken dört ayrı kanunumuz var ama bu madde, dinlemenin yasal ve hukuki bir eylem olduğunu anlamamıza yetiyor. Yani hakim onayı ile herkes dinlenebilir.

Ana konumuz Yargıtay olduğuna göre, acaba o da dinlenebilir mi. Anayasa madde 22/3 te, "İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir." deniyor. Gördüğüm kadarıyla, konumuzu ilgilendiren CMUK 135 ve Polis Kanunu ek 7 de, hangi kurumların dinlemeden istina edildiğine ilişkin bir açıklama bulunmuyor. Yani dinlemeyle ilgili olarak hakim kararından başka istisnai bir işlemden sözedilmiyor.

Yüksek Mahkemenin Başkanı ise, Yargıtay'ın, Birinci Başkanlık Kurulu'ndan karar alınmadan dinlenemeyeceğini söylüyor. Bu duruma göre bizim de galiba, HSK ve Yargıtay Kanunu'nun, soruşturma ve kovuşturma ile ilgili maddelerine göre bir değerlendirme yapmamız gerekiyor.

HSK'da soruşturmayla ilgili iki, (82, 83) kovuşturmayla ilgili bir (89) madde bulunuyor. Okuyalım.

SORUŞTURMA: Madde 82 - Hakim ve savcıların görevden doğan veya görev sırasında işlenen suçları, sıfat ve görevleri gereğine uymayan tutum ve davranışları nedeniyle, haklarında inceleme ve soruşturma yapılması Adalet Bakanlığının iznine bağlıdır. Adalet Bakanı inceleme ve soruşturmayı, adalet müfettişleri veya hakkında soruşturma yapılacak olandan daha kıdemli hakim veya savcı eliyle yaptırılabilir.

Madde 83 - Adalet müfettişlerinin denetim veya soruşturma sırasında öğrendikleri ve gecikmesinde sakınca bulunan konuların soruşturması için önceden izin alınması gerekmez. Ancak, durum hemen Adalet Bakanlığına bildirilir.

KOVUŞTURMA: Madde 89 - Hakim ve savcılar hakkında görevden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlar nedeniyle kovuşturma yapılması gerekli görüldüğü takdirde evrak, Adalet Bakanlığınca ilgilinin yargı çevresinde bulunduğu ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi Cumhuriyet savcılığına, Adalet Bakanlığı merkez, bağlı ve ilgili kuruluşlarında görevli hakim ve savcılar hakkındaki evrak ise Ankara Cumhuriyet Savcılığına gönderilir.

Demek ki üst yargı kurumları haricinde kalan yargı mensupları hakkında Adalet Bakanlığının izniyle inceleme ve soruşturma yapılabilir. Tabi gerektiğinde kovuşturma da...

Bu duruma binaen, gerekli şartları taşıyan dinlemeler için, "yasaldır ama hukuki değildir" denilemez. Yani dinleme yasalsa, aynı zamanda da hukukidir de..

Gelelim Yüksek yargıya. Yargıtay Kanunu'nda konumuzla alâkalı tek bir madde (46) bulunuyor.

Madde 46 - Yargıtay Birinci Başkanı, birinci başkanvekilleri, daire başkanları, üyeleri, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekilinin görevleriyle ilgili veya kişisel suçlarından dolayı haklarında soruşturma yapılabilmesi Birinci Başkanlık Kurulunun kararına bağlıdır. Ancak, ağır cezayı gerektiren suçüstü hallerinin hazırlık ve ilk soruşturması genel hükümlere tabidir.

Yukarıda, kimlerin soruşturulması için Birinci Başkanlık Kurulu'ndan izin alınması gerektiği açıkça belirtiliyor. Bunlar Daire Başkanları, Yargıtay Üyeleri, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve onun vekilidir. Peki Eminağaoğlu bunlardan hangisidir? Dürüst olmamız gerekirse hiç birisidir. O sadece bir Yargıtay Cumhuriyet Savcısı'dır ve 46. madde kapsamına girmemektedir.

Artık, Yargıtay Başkanı'nın soruşturma için, "Kuruldan izin alınması gerekir" iddasının bir dayanağı bulunmadığını anlamış bulunuyoruz. Zaten Adalet Bakanı da bunu, "Eminağaoğlu için 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu'ndaki soruşturma usulü uygulanmıştır" şeklinde açıklamıştır.

Böylece, tartışageldiğimiz telefon dinlemelerinin, soruşturma ve kovuşturmaların hem yasal, hem de hukuki bir zemine oturduğunu öğrenmiş oluyoruz. Asıl hukuksuzluğu da kanuna uygun dinlemeleri, "yasal ama hukuki değildir" gibi yakıştırmalarla geçersiz kılmaya çalışanların yaptığını anlıyoruz.

46. madenin sonunda, "Ağır cezayı gerektiren suçüstü hallerinin hazırlık ve ilk soruşturması genel hükümlere tabidir" denilmektedir. "Ergenekonla işbirliği iddiası" eğer, "ağır cezayı gerektiren" bir durumsa ki, öyle olmalıdır o zaman soruşturma genel hükümlere tabidir. Yani Eminağaoğlu hakkındaki dinleme her bakımdan hukukidir.

Yazdıklarımın tamamiyle doğru olduğunu iddia etmiyorum. Varsa bile hatalarımı, yüksek yargıçların, ünlü avukatların ve hukuk profösörlerinin ideolojileri uğruna devirdikleri çamlarla karşılaştırdığımda son derece masum görüyorum. Yani en azından, milletin gözüne baka baka yüksek yargının işlediği hukuk faciaların savunmuyorum.

Sadece anladıklarımdan yola çıkarak tartışmalara açıklık getirmeye çalışıyorum. Hatalarımı da her zaman düzeltmeye hazırım.

Resim: http://www.resimcity.com/rcr-esek-araba-cekmeye-kalkisirsa-1514.html

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..