- Kategori
- İş Yaşamı - Kariyer
Ben bir işkoliğim

Ben gönüllü iş delisi olmadım..
Çevremde ki herkes bana neden bu kadar çok çalışıyorsun diyor.
Hele hele de dünyayı sen mi kurtaracaksın dediğinde cinlerim resmen tepeme çıkıyor.
Ya bu kadar mı duyarsız olduk çevremize karşı. Herkes gemisini kurtarma derdinde. Benden sonrası tufan havasında. Ne oldu bizlere bu kadar mı duyarsız olduk. Olay sadece iş ile ilgili değil her alanda bu boş vermişlik lakaytlık almış başını gitmiş. İnsanlarımızı öyle bir hastalık sarmış ki sormayın gitsin.
Neyse gelelim esas konumuza....
Ben durup dururken iş delisi olmadım .
Helede buna hiç gönüllü olmadım.
Gençlik yıllarımdan itibaren işimi, istediklerimi yapmam için bana imkan sağlayan bir araç olarak gördüm. Yaşamdan alabildiğim azami ölçüde zevk almayı ve de o şekilde yaşamayı severim. Yaşamın kısa olduğunu bilir bu yüzden hiç bir şeyi ertelemezdim ve hala da ertelememeye çalışıyorum.
İş yaşamına girdiğim ilk yıllarımda ne tasam nede sorunluluğum vardı. Bana gösterilen ve söylenen işi yapıyordum. Arada hatalarım olduğunda, işittiğim laflar canımı sıkmaya başladığında, işimi daha iyi yapıp laf işitmemeye gayret ediyordum. Ben ne kadar uğraşsam da yinede hata veya eksik bir şey bulunuyordu. Ben bunu fark edemiyordum ama üstümde ki kişi yaptığım işe şöyle bir bakıp olmamış diye burun kıvırıyordu. Ben daha bir deliriyordum ben o kadar uğraşmış didinmişim ama o şöyle bir bakıp "olmamış" diyebiliyordu. O olmamış dediğinde ben kahroluyordum ama asla işimi bırakıp gitmiyordum her ne kadar sık sık çekip gitmek istesem de.. Başlıyordum kimse beni anlamıyor hikayeleri yazmaya. Kendi söylediğime kendimde inanıyordum ciddi ciddi. Bu durum birilerine iş tarif edip yaptırmaya başlayana kadar sürdü. İşte o zaman anladım tecrübenin deneyimin ne olup ne olmadığını. Bende baktığımda artık hatayı şak diye görmeye başlamıştım.
Tecrübe edinmeye çalıştığım yıllarda öyle bir azmetmiştim ki ben bu işi başaracağım diye. Gözümü hiç budaktan sakınmıyor nerden ne gelebilir diye detaylı olayı araştırıp öyle işe koyuluyordum. Bunun faydalarını kısa sürede gördüm. Çok iyi bir gözlemci oldum çevreme ve olaylara karşı. Ne öğrendi isem bu sayede öğrendim ve de öğreniyorum.
İşlerinde kaytaranları gördüm, adam sende benimle mi paylaşılıyor kazanılan paralar diyerek başkalarına işlerini yıkanları gördüm. Eninde sonunda kaybediyordu bu kişiler.
Seni ayak üstü satanları gördüm, çıkarına azıcık dokunduğunda ve ilk onların işlerden uzaklaştırıldığını gördüm.
Çok gayret edip çok çalışan ama başaramayanları gördüm ama çalışmaları ile bir yerlere geldiklerini de gördüm..
Yaptığı işi yaşayarak yapanları da gördüm, kendisi ile bütünleştirmişlerdi işlerini, işte bunların başarılarını da gördüm.
Herkesten bir pay çıkardım kendime. Üzerine bir de bayan olmanın zorluğunu ekledim. Tabi kimi zaman bayan olmanın avantajlarını yani kıvrak zekanın ve detaylı düşünmenin ürününü ekledim..
Sen yukarı tırmandıkça olayın şekli değişmeye başladı. Herkes senin açığını kollamaya başlar bu saatten sonra. Özellikle de yerini hazmedemeyen erkekler. En ufak bir acabada veya bocalamada hemen "işte kadın değil mi yapacağı iş bu kadar" diye seni aşağılamaya başlarlar. Bayanlarında onlardan bir farkı yok bu durumda kadınlar da zaten dünden hazır "o zaten burayı hak etmiyor esas benim yerim orası" diye karalamaya başlarlar seni. Gün doğmuştur çünkü onlara.
İşte bu durumlar seni çelikleştiriyor işine daha bir sıkı sarılıp daha çok çalışman gerektiğini söylüyor içinde ki bir ses. Ve daha çok çalışıyorsun ve de daha az hata yapmaya. Sen çalıştıkça iş kişiliğinle bütünleşiyor ve yine çalışıyorsun. Artık çalışmak üretmek sana büyük zevkler veriyor. Önce işini sevmen gerektiğini kafana yerleştiriyorsun. Sevmeden çalışmak esaretten beter bir duygu çünkü.
Dedim ya ben lafı kaldıramam diye. Çünkü onuruma, gururuma dokunduğundan, kendimden bir şeylerin gideceğini düşündüğümden lafı kaldıramıyorum.
Ben layığı ile işimi yapayım derken birde bakmışım ki iş delisi olmuşum. Çevremdekiler öyle diyorlar bana. Ama bilmedikleri bir şey var ben birden bire iş delisi olmadım. Beni iş koşulları yaptı böyle. Başka alternatifim yoktu önümde ya bu deveyi güdecektim yada çekip gidecektim. Ama çekip gittiğim yerde benim önüme yaşam altın tepside sunulmayacaktı ki. Yaşamın kendisi bir mücadele olduğuna göre. Bende mücadeleden yılmadığıma göre. Varın bana iş delisi diye burun kıvırın. Ama benim hayatım bu. İstediğim hayatı yaşaya bilmem için başkada seçeneğim yok.
Çünkü ben üretken biriyim. Yaşama kıyıcığından bakamam. Yaşamın içine dalmalıyım.
Kişi yaptığı işin en iyisini yapmalıdır. Bu insan olmanın bir erdemidir. Toplumun değişmesi, ilerlemesi düşünülüyorsa, kişi önce kendini değiştirmelidir. Ondan sonra etrafını etkileyebilir. Boşa dememiş atalarımız "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz"
İş zamanı iş, eğlence zamanı eğlence.
Bu ayrımı yaptıktan sonra varsın ne söylerlerse söylesinler.
Ben dönmezem yolumdan.
Resim ; kisiselbakim.blogspot.com/2008_03_01_archive.html