- Kategori
- İyi Manzaralar
Ben de arıyorum

Kuş cıvıltıları içinde, çeşm - i bülbül edip, Küçüksuda kayıkla gezemesem bile, benimde hayallerim var. Geniş yapraklı ağaçların altında, çimlerin üstünde, durgun gölün hemen yanı başında. Oradayım ben işte. Güneş ışınları kırılarak yere çarpıyor ve hafif bir sis etkisi yaratıyor. Göl hiç kıpırdamıyor. Küçücük bir tahta iskele uzanıyor. Bülbüller ve serçeler de bana katılıyor. Küçük, tahtadan bir masa ve sandalyem var. Üzerinde pazenden bir mindercik. Semaverde çay demleniyor. Çayın kokusu çimen kokusuna karışıyor. Elimde bir kitap, ayaklarımı tomruğa uzatmış çayın demlenmesini bekliyorum. Saatin, günün hatta yılın hiç önemi yok. Belki de zamanın durduğu yerdeyim. Sarımtırak sisli bir güneş ışığı, alabildiğince yeşillik ve gölün mavisi göğün mavisi ile birleşerek oluşan bir renk cümbüşü içinde o kadar huzurluyum ki, yıllarca bu şekilde oturabilirim sanki. Yerde kırılmış bir dal parçasına uzanıyorum, sanki baston. O, benim yol arkadaşım oluyor artık. Çayın demlenmesine de daha baya var.
Küçücük bir yol uzanıyor ağaçların yanında beni içine çekerecesine. Yol arkadaşımla yola koyuluyoruz. Hava sıcak desem değil, soğuk hiç değil. Üzerimde ki gömlek yetiyor. Terlemiyorum da. Ara sıra gölde zıplayan balık sesine doğru dönüyorum ama bir şey göremiyorum. Yol kenarlarında küçük papatyalara rastlıyoruz. Sanki bize mi bakıyorlar ne ? Ne de sevimliler, sanki gülücük dağıtıyorlar. Çalılar çırpışıyor aniden. Bir ceylan yavrusu su içmeye gelmiş. Korku dolu gözlerle bakıyor ilk önce, sonra suyunu içmeye başlıyor. Uzun zamandır yürüyorum dostumla, artık geri dönmeliyiz. Çay demlenmiştir ne de olsa.
- Amca, uyan geldik son durak burası.
Hay Allah gene dalıp gitmişim. Olsun, bu hayali görmek bile güzel. Koşuşturan insanlar, o kornalar, kavgalar arasında huzurun hayali. İnsan aramıyor değil yani.
Ben şimdi çayımı demliyorum. Misafir içinde sandalyem de var, her zaman beklerim. Beni bulacağınız yeri biliyorsunuz artık.