Beni dinleyin lütfen

Internetimiz nereden çıktığını bilmediğimiz ek bir faturanın atlanması yüzünden kesildi. Bu öyle güzel bir mutluluk ki kızıma yeniden kavuştum, küçük yılan yavrumla aynı salondayız bir iki gündür. Kıymetli ve sınırlı günler bunlar en iyi şekilde değerlendirmek lazım diye düşünüyorum.

Sohbetler ediyoruz abuk abuk konuşmalarla, son durumlar hakkındaki kriktiklerden hayatlarında ki gelişmeleri anlamaya çalışıyorum bir de hala bir şeyler öğretebilmenin derdindeyim sanki şimdiye kadar her söylediğimi yapmışlar gibi. Konu dönüp dolaşıp hayat derslerine geliyor gülüyorlar birbirlerine bakarak ama dinliyorlar yine de. Büyük kızımın evlilikle ilgili ciddi meselelerinden sonra sanki daha iyi geçiniyor gibiler. Haspalar bir olmuşlar da veremediğim kilolarımla alay ediyorlar, “Anne tae-boo’ya değil sen direk bir tornacıya git de şu yanlardan aldır biraz” diyerek gülüyorlar ve benim gözlerimden yaşlar gelmeye başlıyor. Hani kuruduğunu söylemişti doktor gözyaşlarımın? Yapay gözyaşı kullanıyorum uzun süredir gözlerim yanmasın diye bunlar ne şimdi?

Üzerime atlıyorlar öyle demek istememiştik diye, öpüyorlar yapış yapış, zor kurtuluyorum ellerinden. Ne alınması, ben size ağlıyorum, duygulandım size bakarken, nedenini bilmeden aktı gözyaşlarım diyorum. Sohbet ciddi bir kıyafet giyiyor bize sormadan. Nasihat etmekten nefret ediyorum ama konuşma ihtiyacı hissediyorum hazır aynı mekanda buluşmuşken. Başlıyorum masal tonunda anlatmaya, birbirlerine bakıp gülümsüyorlar alaycı gözlerle.

Birgün bir dede torunuyla hayat hakkında sohbet ediyormuş. Anlatmış anlatmış ve torununa sormuş “Oğlum söyle bana bütün bunlardan ne anladın?” diye. Torun cevap vermiş “Dedeciğim sen konuşurken beş sinek kondu şuraya, birini yakalayıp öldürdüm diğerleri kaçtı” demiş diye anlatmaya başlıyorum. Evde sinek yok, gözlerime bakın diye sertleştiriyorum sesimi. Birlikte yaşama süremiz gitgide kısalıyor ve zaman çok çabuk geçiyor kızlar, birbirinize sahip olun, koruyun kollayın ve sakın bırakmayın.

Dualarım hep iyiliğiniz üzerine ama herzaman istediklerimizi sunmuyor hayat bize gördünüz, kimseden fazla birşey beklemeyin, kimseyi de sırtınıza yüklemeyin, ne bir eksik ne bir fazla ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi? Beni sizlerin giyeceğiniz gelinliklerin modelleri, evlerinizdeki eşyalar ilgilendirmiyor. Masanızda ne yediğiniz değil nasıl yediğiniz ilgilendiriyor, huzurlu yersiniz inşaallah. Evlilik kapalı bir kutudur rastgele konuşmayın evinizin içindekileri, gel-geç hevesleriniz için huzurunuzu sakın bozmayın, öyle börtü-böcek-çiçek meseleleri yüzünden ne kendinizi ne karşınızdaki insanı üzmeyin ve zaten siz de böyle şeyler yüzünden hırpalanmayın. İlla istiyorsanız kendinize çiçek alın olur biter. Karşınıza adam gibi adamlar çıkmasını yürekten diliyorum.

Özel gün diye birşey yok, güzel yaşadığınız her gün zaten özel. Kendinizi özel hissetmek için birinin bunu size söylemesini bekleyip üzülmeyin, insanca davranın yeter. Kendinize yalan söylemeyin, kendinize kötü davranmayın ve davranılmasına da izin vermeyin. Buradan gittiğinizde bu kapı size süreklilik için kapanacak ona göre. Sakın bana güvenip de evlerinizi kendinize dar etmeye kalkmayın. Evlendiğinizde iki kişilik düşünün, karşınızdaki insanların da mutsuz olmalarına sebebiyet vermeyin ama yaradılıştan mutsuz insanları da mutlu etmek için fazladan çaba harcamayın işe yaramaz. Gereksiz yere çıkan huzursuzlukları tek başınıza sahiplenip de tek başınıza mücadele etmeyin bu da sonuçsuz olur. Yaşadığım süre içinde dualarım ve elimden gelenle ben burada kendi evimde siz de kendi evinizde kalın.

Sakın el iyisi olmayın, önce kendiniz sonra eşleriniz ama özellikle yuvanız için harcayın emeklerinizi. Hayır hala yanımda sigara içemezsiniz saygıdan değil perdelerim kirleniyor. Bu evdeki gibi rahat davranmayın, bitlenirsiniz ben karışmam birbirinizi temizlersiniz. Kızlar, keşke elimde imkan olsa da sizleri mutlulukla donatılmış mekanlar içine yerleştirebilsem ama yok. Kendinizi yeterince sevin, kendinizi sevmezseniz başkalarını sevmenize imkan olmaz. Hayata karşı fikirleriniz olsun ama bunlar size ait olsun. Başkalarının hayatına mandal gibi yapışmayın kendi yaşam biçimleriniz olsun. Fikirleriniz karşınızdaki insanlara göre değişkenlik göstermesin çünkü doğru bir tanedir.

Karşılık bulur bulmaz ona garanti veremem ama ne yapıyorsanız sevgi ile yapın, ilişkileriniz çıkar üzerine kurulursa ağır faturayı yine siz ödersiniz. Başkalarının fikirleri ve istekleriyle hareket ederseniz hep rüzgarda ve hep açık da kalırsınız ona göre. Sağlığınıza, kendinize, evinize, paranıza, inançlarınıza sahip çıkın. Rastgele yaşamayın sakın, yaşadığınıza değsin yaşadıklarınız. Ne kimseyi kandırın ne de sizi kandırmalarına izin vermeyin.

Onca şeye rağmen, bir gün bile doğurmasaydım demedim, sizlere tutunarak ayakta kaldım. Kadın olarak sizler benim kariyerimsiniz ama bunun da bir emeklilik süresi var hatırlatırım. Anne olduğumun farkındayım ama bu sizlerin rastgele kararlarınız yüzünden hep arkanızda duracağım anlamına gelmiyor, inadımı tescil ettirmeme gerek yok sanırım onun için bana güvenip de evlerinizde vara yoğa huzursuzluk çıkarıp buraya gelebileceğinizi düşünmeyin. Bu da bu akşamlık son cümle, şartlar ve koşullar ne olursa olsun onurunuzdan asla vazgeçmeyin diyorum.

Aralara sokuşturulmuş örneklerle, hem burdayım hem de insan gibi davranın mesajları vermeye çalışıyorum. Evet ne anladınız diye soruyorum, ortalık sinekten geçilmiyor anne her tarafımızı ısırdılar diyorlar pişkinlikle.

Un helvası kokusu alıyoruz, gözlerimizle anlaşıp mutfağa yöneliyoruz kavurmak için sırayla. Bu helvayı da yedikten sonra başlarım rejime diyorum bütün samimiyetimle gülüyorlar halime. Yemesem mi diye bir düşünce geçiyor kafamdan, ellerimle siliyorum görüntüyü anında. Bu gece özel, bu gece evde internet yok bari helva olsun diye teselli ikramiyesi veriyorum kendime.

KŞ