- Kategori
- Şiir
Beş Duyu ve Yeniden Bir Varoluş

www.nedirbilgi.com
Aslında dokunamayan elleri
Ve tenin çığlığını duyamayan
Kulakları olduğunu bilmiyordu,
incitilmiş tebessümlerin asil sahibesi,
Sıcak bir çorba gibi tüten yüzüyle
Yüreğini ısıtana dek , bilemiyordu.
Ah o anımsatan yürek, kor alev
Bilmiyordu, onun aç karnına
kızarmış bir dilim ekmek sıcaklığında
sohbetlerinden önce
Sesi olmayan bir ağzı olduğunu,
Kendi halinde okuma yazmalarla beslenen
obur zihninin, bir içbükey aynada
obez bir çocuk şımarıklığıyla sırıttığını da
Bilemiyordu.
Ah o anımsatan dil, gül dudaklar arası
Bilmiyordu, o keskin kapanlarıyla gözlerinin
Hep aykırı olanları avlarken
normali sürekli ıskaladığını
Bilemiyordu.
Ah o anımsatan gözler, keskin ve kahve
Elleriyle yıllar yılı özenle damıtıp
en serin mahzenlerde köşe bucak sakladığı
o sevgi iksirinin sarhoş edici değil de
aksine ayıltıcı tadını hissedene dek
Varamadığı sıra dışı tatların
ne lezzetli olduğunu da bilemiyordu.
Ah o anımsatan eller,
küçük, üretken ve bembeyaz.
Bilmiyordu konuşmanın,
ince ince, yavaş yavaş ve derinden derine
ikna etme, dinlemenin ise
ona kucak açan bir pencere olduğunu
Ve diyaloğun o yükselen, alçalan,
çözülen, bazen dönerek yükselen
ve çıkış arayan
tek odaklı haykırışlar olmadığını da bilemiyordu.
Ah o anımsatan sözler, kâh yakıcı kâh övgü dolu.
Hayatın özel kodları ayrıntılarda gizliyse, beş duyunun bileşimi olan algıların bunları kendine doğru çeken mıknatıslar gibi olduğunu bilemiyordu! Onun yanlış elektrik yüklü mıknatısı, bu özel kodları içeren sağlam demir parçaları yerine çoğu kez çer çöp çekiyordu kendine ister istemez...
Oldukça yanlıştı, eksikti ve pek işe yaramıyordu,
O beş duyusu üzerine ne varsa bildiği ve kullandığı.
Beş yanlış nüsha, beş eksik kopya gibi
kendi kendilerini sürekli yazıp okutuyorlardı
İçinde mi dışında mı olduğumu bilemediği
bir zamanın simyasında,
hayatın buruk ve yoğun dallarına uzanarak,
yol almaya çalışmaktı sanki onunki
Çok uzun bir direnç sonrası
Ta ki bir gün, ılık bir meltem çıkana,
Onu saçlarından okşaya okşaya,
üzerinde, gök ile yer arasında süzüle süzüle
yarınlara yol alan martılarla
yemyeşil ovalara doğru alıp götürene
dek Bilemiyordu...
İşte bu olsa gerek kısa ve eleştirel öyküsü beş duyu ve bir mucizenin... İki kişi arasında -yurtta ve cihanda- nadiren yaşanan... Çoğu kez sessizce ve içten içe...
İ.Ersin KABAOĞLU,