- Kategori
- Şiir
- Okunma Sayısı
- 901
Beş Duyu ve Yeniden Bir Varoluş

www.nedirbilgi.com
Aslında dokunamayan elleri
Ve tenin çığlığını duyamayan
Kulakları olduğunu bilmiyordu,
incitilmiş tebessümlerin asil sahibesi,
Sıcak bir çorba gibi tüten yüzüyle
Yüreğini ısıtana dek , bilemiyordu.
Ah o anımsatan yürek, kor alev
Bilmiyordu, onun aç karnına
kızarmış bir dilim ekmek sıcaklığında
sohbetlerinden önce
Sesi olmayan bir ağzı olduğunu,
Kendi halinde okuma yazmalarla beslenen
obur zihninin, bir içbükey aynada
obez bir çocuk şımarıklığıyla sırıttığını da
Bilemiyordu.
Ah o anımsatan dil, gül dudaklar arası
Bilmiyordu, o keskin kapanlarıyla gözlerinin
Hep aykırı olanları avlarken
normali sürekli ıskaladığını
Bilemiyordu.
Ah o anımsatan gözler, keskin ve kahve
Elleriyle yıllar yılı özenle damıtıp
en serin mahzenlerde köşe bucak sakladığı
o sevgi iksirinin sarhoş edici değil de
aksine ayıltıcı tadını hissedene dek
Varamadığı sıra dışı tatların
ne lezzetli olduğunu da bilemiyordu.
Ah o anımsatan eller,
küçük, üretken ve bembeyaz.
Bilmiyordu konuşmanın,
ince ince, yavaş yavaş ve derinden derine
ikna etme, dinlemenin ise
ona kucak açan bir pencere olduğunu
Ve diyaloğun o yükselen, alçalan,
çözülen, bazen dönerek yükselen
ve çıkış arayan
tek odaklı haykırışlar olmadığını da bilemiyordu.
Ah o anımsatan sözler, kâh yakıcı kâh övgü dolu.
Hayatın özel kodları ayrıntılarda gizliyse, beş duyunun bileşimi olan algıların bunları kendine doğru çeken mıknatıslar gibi olduğunu bilemiyordu! Onun yanlış elektrik yüklü mıknatısı, bu özel kodları içeren sağlam demir parçaları yerine çoğu kez çer çöp çekiyordu kendine ister istemez...
Oldukça yanlıştı, eksikti ve pek işe yaramıyordu,
O beş duyusu üzerine ne varsa bildiği ve kullandığı.
Beş yanlış nüsha, beş eksik kopya gibi
kendi kendilerini sürekli yazıp okutuyorlardı
İçinde mi dışında mı olduğumu bilemediği
bir zamanın simyasında,
hayatın buruk ve yoğun dallarına uzanarak,
yol almaya çalışmaktı sanki onunki
Çok uzun bir direnç sonrası
Ta ki bir gün, ılık bir meltem çıkana,
Onu saçlarından okşaya okşaya,
üzerinde, gök ile yer arasında süzüle süzüle
yarınlara yol alan martılarla
yemyeşil ovalara doğru alıp götürene
dek Bilemiyordu...
İşte bu olsa gerek kısa ve eleştirel öyküsü beş duyu ve bir mucizenin... İki kişi arasında -yurtta ve cihanda- nadiren yaşanan... Çoğu kez sessizce ve içten içe...
İ.Ersin KABAOĞLU,
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

Değerli Yazarım; Ne denebilir ki şimdi... Ne söylesem... Tereciye tere satmak gibi bir şey... Ama bir türlü gelmek bilmeyen bahar yüreğimizi yavaş yavaş ısıtıp kışın miskinliğinden kurtarmaya çalışırken bu güzel derin ve bir o kadar anlam yüklü kelimelerinizde yüreğimizdeki beş duyunun canlanmasına vesile olmuş...Görünenlerden çok görünmeyenler su yüzüne çıkmış şiiriniz de... Sevgi,yürek gözü,yürek sözü,yürekten dokunuş,yüreğe sesleniş... ...Bahar tadındaki kelimelerinizin dalga dalga yayılması... Bahar şenlikleri gibi... Gençliğimiz de uzun süre etkisinden kurtulmak isteyememiz gibi... Sevgilerimle...
ecemece 04.05.2013 22:32- Cevap :
- Nacizane dizelerimle size değerli yorumunuzda yer alan o güzel duyguları hissettirebildimse ne mutlu bana! Tam da bu noktada sade, özgün ve anlamlı dizelerin ölümsüz şairi Orhan Veli'yi anmadan geçebilir miyiz! Hiç sanmıyorum: "Beni bu güzel havalar mahvetti/ Böyle havada istifa ettim/ Evkaftaki memuriyetimden/ Tütüne böyle havada alıştım,/ Böyle havada aşık oldum;/ Eve ekmekle tuz götürmeyi/ Böyle havalarda unuttum;/ Şiir yazma hastalığım/ Hep böyle havalarda nüksetti;/ Beni bu güzel havalar mahvetti!". İçten ve değerli katkınıza içten teşekkürler sevgi ve selamlarımla sevgideğer 'Ecem' yazarım... 05.05.2013 0:11
Felsefi. Düşündürücü, ayrımsatıcı ve gerçekten çok zor bir anlatım Sayın Kabaoğlu, ama güzel. Beş duyu ve ayrıntılar… İşlevselliğin ayrıntılarıyla anlam kazanan duyumsamalar ve farkındalık ve özgürlük sevgiye yol alan… Rutinin dışındakiler değil midir kalıcı, anlamlı ve özel olan? “Yurtta ve cihanda!” Saygıyla…
Can ile 04.05.2013 18:36- Cevap :
- Çok teşekkürler değerli Canan hanım. Zor anlatımı seçen -mecburi- yanım bazen kolay ve akıcı anlatımı seçen yanıma galip gelebiliyor. Bu da anlatımda edebi türün seçimiyle ilgili sanırım. Burada da "deneme" mi olsun "serbest vezinli şiir formatı"n da mı olsun ikilemiyle ikincisinde karar kıldım. Belki de -bu seçimimde- yanıldım! Anlamlı ve "özgün" olandan yana içten bir çağrıya da tanıklık eden bu değerli yorumunuza tekrar teşekkür ve selamlarımla... 04.05.2013 18:43
Keşke hepimiz ayrıntıda gizli olan hayatın özel kodlarını görebilsek, duyabilsek,anlamlandırabilsek Ersin Bey. Şiiri felsefeyle buluşturan bu derin blog için teşekkürler.
Melek Koç 04.05.2013 18:29- Cevap :
- İnsan kendini, başka insanların gerçeklerinde, sevinçlerinde, hüzünlerinde hatta yaşadığı hayal kırıklıklarıyla da tanır. İnsan, çevresine her baktığında, tanıştığı her bireyde, duyduğu her kokuda, dokunduğu her duyguda, hissettiği her tende, her ruhta bir ayna arar. Bu öyle bir aynadır ki, bakıldığında görülen yalnızca görmek istenilenlerden ibaret değildir. Toplumun öldüren sıradanlığından başkalaşabilmiş kişi bu aynada kendi eksiklerinin yansımalarını keşfedebilir... Frekans uysun ya da uymasın bu süreç işleyebilir. Bahsettiğiniz türden buluşturmaları (felsefe + psikoloji + deneme + anı) en iyi şekilde yapabilen bir yazarımız olarak bu değerli katkınız ve övgünüz için sonsuz teşekkür ve selamlarımla... 04.05.2013 18:36
'Ah o anımsatan gözler,keskin ve kahve' 'Beş yanlış nüsha'... Duygularımı ve halimi anlatırlar... Zaten yazabilme sanatı, okuyanın kendini bulma halidir. Her yazar bir harita mühendisidir aslında: Okuyanların kendilerini bulan krokiler aldığı...
yeşilsoğan 04.05.2013 14:22- Cevap :
- Azizim, bu iş eğer "anlamların harita mühendisliği" ise, bu işi gerektiğinde uzaya çıkarak gerektiğinde yeryüzünün mağma tabakasına inerek en iyi şekilde yapan sana selam olsun... Yürek dolusu... 04.05.2013 17:13