Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Beş saniye değiştirir mi hayatımızı sizce?

Beş saniye değiştirir mi hayatımızı sizce?
 

Bu bir drama… Başrole bir genç erkek öğrenciyi koymak istedim.

Elbet bir de genç kız öğrencimiz var ki başrolde, o da başroldeki genç erkeğin sevgilisidir kendisi…

Pek bir yakışıyorlar… Pek iyi anlaşıyorlar…

Günlerden bir gün, delikanlı erkeğimiz kantine tost almaya gitmiştir, hem kendine hem de sevgilisine…

Kuyrukta beklemiş, parasını ödemiş ve de tostlar soğumadan yetiştirsin diye üçer beşer atlayarak merdivenleri sınıfa çıkmıştır ki…

O da nesi!...

Sevgilisi sınıfın en yakışıklı erkeğin kollarındadır!...

Sarılmış, kenetlenmiş kalmışlardır…

Beş saniyemiz burada başlıyor: Siz olsanız genç erkeğimizin yerinde ne yapardınız?

Beş…. Dört…. Üç… İki… Bir….

Efendim?

Hayatın cilveleri değil mi efendim bunlar…

Ah… Bu kızlar…

Kıza mı sövmeli, sarılan genci mi dövmeli?

Tostları kızın suratına mı çarpmalı?

Ne yapmalı? Hıncı nasıl çıkarmalı?

İzninizle yedi saniye öncesine dönüyorum…

Delikanlımız tost almaya kantine inmiştir.

Kızımız sınıfta beklemektedir.

Cep telefonu çalar bir anda, yasaktır gerçi okulda ama yasakları kim takar?

Arayan annesidir, sakin kalmaya çalıştığı bir sesle, ki amaç kızını düşünmektendir, anneannesini kaybettiklerini söylemektedir, usulca…

Gel kızım, geçireceğiz anneanneni ikindi namazında…

Genç kızımız, ne kadar usul söylense de şoktadır, doğal olarak, telefonunu kapattığı anda ise ilk göz göze geldiği sınıf arkadaşı ki, kendisi sınıfın en yakışıklısı olarak bilinmektedir, vardır karşısında ve o çığlık….

Anneannem ölmüş!....

Yakışıklı genç açar kollarını, kız atar kendini ona doğru, gözlerinde yaşlar…

Arkadaşlar, dostlar böyle zamanlarda en çok kucak açarlar…

Aaaa.. O da ne? Bir yumruk mu geliyor ne?

Bir tost mu atıldı yüzüme?

Nedir bu patırdı gürültü?

Allah aşkına ya, dur bir, deli misin nesin?

Anneannem ölmüş, senin umurunda değil…

Beş saniye…

Beş saniye bekleyebilseydi eğer, genç kızımız genç delikanlımızı gördüğünde, ki arkası dönüktü, o yüzden sınıfa girdiğini görmemişti, onu görecek ve gözyaşlarını onun omzunda akıtacaktı, aşkım, aşkım…. Anneannem ölmüş… diye…

Ne yaparsa yapsın gencimiz, o beş saniyeyi asla geri çeviremeyecektir!

Dese ki, aklım karıştı sizi öyle sarmaş dolaş gördüm diye, kızımız diyecektir ki: saçmalama! Bu kadar mı güvenmiyordun bana!

Haklıdır da…

En kötü günümde diyecektir, yanımda olacağına, bin kat daha sıkıntı yarattı bana…

En kötü günümde rezil de etti beni ele güne…

Nasıl güvenirim daha ben buna?

Siz olsaydınız genç kızımızın yerinde, güvenir miydiniz gencimize?

Beş saniye…

Beş saniye sabredebilir miyiz acaba?

Beş saniye sabretsek, kaybetmek yerine kazanır mıyız acaba?

Bir… İki… Üç… Dört… Beş…

Gülgün Karaoğlu

Kasım, 08/07

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..