Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Carolina Isolabella Özgün

http://blog.milliyet.com.tr/carolinaozgun

25 Kasım '06

 
Kategori
Psikoloji
 

Beyaz kağıt, bir kalem ve zaman

Beyaz kağıt, bir kalem ve zaman
 

Bir yazı yazmak istedim yine, hâl hazırda konusu olmayan, düşünülmeyen, sadece beyaz kâğıda bakar olan bir kalem var elimde. Yazmak istiyorum doyasıya ama ne yazmak istediğimi biliyorum ne de düşünebiliyorum. Bir dolu coşku var içimde sanki bir nehir, güçlü bir nehir; şelalesine doğru çekilen, çağlayan sonra dinginleşen bir nehir. Ben onu çoğu kez zamana benzetirim, her çekim alanında farklı anları yaşatan bir zamana. Bazen öylesine akar olur ki anlar sanki saatler durulur zaman kaybolur ve düşünce yok olur. Boşluk duyumsarım bedenimde ve zihnimde sonra bambaşka alemler ve diyarlarda gezinirim, bir hayal perdesi gibi gözükse de bilirim ki bir devinim benliğimde.

O anlarda bazen bir çocuğun annesinden süt emen halini, bazen bir balığın denizde kaybolmuşluğunu, kimi zaman bir kuşun göklerde uçuşunu ve kimi zaman yoklukta yok oluşu hissederim. O anlarda bir ses bulutunun üstüne çıkar ve okyanus, hava,ateş, iklim, koku, insan ve var olan tüm şeylerin sesini duyarım ve o ses çok ahenkli bir müziktir içinde iyisi de kötüsü de erir. Öylesine güzel bir melodidir ki hem sesi, hem rengi hem kokusu bildik veya tanıdık değildir. Hissederim, işte o zaman sevgiden yaratıldığımızı hissederim, tıpkı şimdi olduğu gibi, çayın deminin, bir papağanın kelimesinin, bir damlanın, bir atın, iğrenç dediğimiz binlerce şeyin özünde hep sevgi hissederim. Orda savaş, kötülük, barış, mutluluk hepsi iç içedir ve oynanan oyunun ne traji komik olduğunu bilirim, son derece ironik olan hayatın ne denli büyük bir masal olduğunu ve ne denli büyük bir sanal dünya olduğunu bulurum.

Düşünceler başladığında geri döner ve yaşama kaldığım yerden devam ederim, öylesine oyuncaklarımla oynarım o oyuncaklar ki adına iş hayatı: kariyer demişler, politika ve siyaset demişler, aşk ve evlilik demişler, gezmek ve eğlenmek demişler, tiyatro ve sinema demişler, dostluk ve düşmanlık demişler, ev hayatı ve görevler demişler, demişler de demişler…..

Bilememişler ki hepsi bir oyun, diyememişler ki hepsi aldanmaca ve aslında tekiz ve biriz yaşamda. Benden başka dediklerim benim oyuncaklarımmış meğer, beni bana kazandıran satranç taşlarıymış meğer, beni bana yansıtan aynalarmış meğer, heplikte hiçliği bulmakmış meğer. Artık sözlerin önemi kalmamış bende, davranışları gözlemler olmuşum, epeydir söylememe rağmen ötesinde buluşmuşum, yanımda olmayanı duyar ve bilir olmuşum, sezer ve yaşar olmuşum. Her dem ve her anda herkes ve her yer olmuşum, şimdi bu beyaz sayfanın üstünde gezgin, birazdan başka bir elde bir yazı sonrasında bağırlarda kor ve ardından içte bir öz. Ne yazmak istediğimi bildim, ne anlatmak istediğimi, sadece kalemimle gezindim, belki bir nefeste belirdim, belki bir ezelde ebettim, inan bende bilemedim.

Şimdi sadece bitirdim, kalemimi devirdim, gönlüme değindim, seslere eğildim ve sevgiyi özümde hissettim. Gerçi dönünce sanala döneceğim belki bu hakikatten geçeceğim bir gerçeğe aldanacağım ama hep geri geleceğim, bitmekten ve başlamaktan vazgeçmeyeceğim.

Şimdi dediğimi şimdi bileceğim zamanı hep yitireceğim çünkü onu hep böyle yeneceğim.

 
Toplam blog
: 144
: 676
Kayıt tarihi
: 21.09.06
 
 

İstanbul'da yaşayan bir levantenim, yeni özler, sözler, gözler tanımayı, farklı bakış açılarını p..