Bilgisayarınız Aslı'ya aşık

20 yıl önce Almanya'da ''Bilgisayar hastaları'' vardı. Bunlara ''Computer Heini'' derlerdi. Yani gece gündüz bilgisayarının başından ayrılmayan, yemek yemeye, su içmeye vakit bulamayan, çoğu kez bilgisayar başında uyuyan insanlar.

Şimdilerde durum biraz değişti.'' Bilgisayar hastaları'' yerlerini ''İnternet hastaları''na bıraktılar. Hele kendi web siteleri olanlar, Forum sitelerine yazanlar bilgisayarlarının başından ayrılamıyorlar. ''Acaba açtığım forum sayfasına kimler yazdı?'' veya ''yorum yaptığım foruma ne şekilde cevaplar geldi?'' Bu soruların cevabı ilgili sitelere girip bakmakla alınıyor.

Milliyet BLOG da bağımlılık yaratıyor. Hele daha önce bir yerlerde yazmamış, internet ortamında forum sitelerine girmemiş insanlar için daha ilgi çekici. Gönderilen yazıların ne zaman yayına alınacağını merakla bekleyenler yanında bir de güvenli üyeler var. ''Ben bir yazı gönderdim, hemen yayına girdi, onaylanması gerekmiyor. Dur bir yazı daha, hatta birkaç tane daha göndereyim de her tarafta anlı sanlı ismim dalgalansın, bazıları da gıcık olsun.'' düşüncesinde, bunların bir kısmı. Bu sebepten yıllar önce yazdıkları, bugün aktüalitesini yitirmiş ne kadar yazı varsa sıralıyorlar. Önemli olan yazmak. Ben ve benim gibileri bunları eleştiriyoruz ama bazı iyi niyetli melekler de var aramızda. Onlar için her şey mubah. ''Bırakın yazsınlar. Ne var bunda?'' Zaten tutan yok, bırakılmışlar ve yazıyorlar.

Geçen yıl internette okuyup da arşivime aldığım bir aşk mektubunu sizlerle paylaşmak istedim. Yazı bana ait değil. İnternetten aldım. Bilgisayarın Aslı'ya aşkını anlatıyor:

Sevgili Aslı,
Seni ram'inin alamayacağı kadar çok seviyorum. Zipsiz, zapsız, olduğun gibi...
Seni ilk goördüğüm anda formatlandım. Bana öyle bir sistem transfer ettin ki, hiçbir komut artık beni senden ayıramaz. Seninle çoklu ortamlar da dahil, her ortamda mutlu olabileceğimi biliyorum.

Senin megahertz'in beni de ateşliyor. Bakışların beni taa derinden scan ediyor. Sana çok güveniyorum, bu mektubumu başkasına forward etmeyeceğini de çok iyi biliyorum.

Ben, seninle evleneceğim Aslı. Evleninceye kadar da söz; sana hiçbir şey etmeyeceğim. Evlenmeden önce Dr. NORTON'dan randevu aldım, ikimiz de usulen bir virus taramasından geçeceğiz. Merak etme bilmediğim software'lerle hiç ilişkim olmadı.

Senin için hardware'i tas gibi diyorlar, ancak biliyorsun ki benim için software güzelliği hardware güzelliğinden önde gelir. Aslı, seninle biz çok dvd'ler seyredeceğiz. Sana evlilik yıldönümünde 24 hızlı rewritable dvd alacağım. Pembe slotlu kasamiz, içinde nurtopu gibi hard disklerimiz olacak. Tatillerimizde ikimiz de birer windows gezgini olacağız. Daha sonra da ver elini internet.

Sana güzel görünmek için öyle cok çalışacağım ki, üç hafta sonra karşına yirmibir inch plazma ekran gibi çıkacağım. Ondan sonra istersen beni duvarına bile asabilirsin. Akşamları dizlerinin üzerinde bir laptop gibi yatacağım. Asla uyku moduna geçmeyeceğim Aslı.

Biz seninle ışıkları kapatıp kucaklarımızda klavye sabahlara kadar chat edeceğiz. Ancak ilk yıllarda senden biraz tasarruflu olmanı isteyeceğim, onun icin screen saver, standbye modu vs. anlarsın ya biraz dikkatli olmanı isteyeceğim. Salonumuzun baş köşesine babamın eski 10 megabaytlık bilgisayarını koyacağım. Malûm Şark Köşeleri bana hep çok sıcak gelmiştir, yanına da 5, 25 lik disketler. O biçim nostalji olacak. Hatta yılbaşı akşamları tetris falan oynayabiliriz. Kendimizi hep geliştireceğiz, zaman hangi ram'i gerektiriyorsa uyacağız.

Birbirimizden fikir download'unu bir gurur meselesi yapmayacağız. Aramızda ayrı gayrı olmayacak, herkes birbirinin sörfüne saygı duyacak. O seni istemeye anasını gönderen herifin sitesini crack ettim, anasını da hack edeceğim. Ben geleneklere sadık kalmak istiyorum şeker Aslı'cığım. TV kartını kız tarafı alırmış.

Seni, çeyiz sandığındaki emek emek dodurduğun cd-rom'larla bekliyorum. Ben de sana amazon.com dan beş taşlı bir yüzük siparişi verdim bile. Nikahımızda da real player çalacak... Home page'indekilere de çok selam, her bayt'ını öpüyorum, CPU'm daima seninle...

Saygı ve sevgilerimle.

Allah bizi bilgisayarsız ve internetsiz, bilhassa da Milliyet Blog'suz bırakmasın!

Mustafa Mumcu, 29. 07. 2007 / 15:07