Bin Muhteşem Güneş

Uçurtma Avcısı'ndan sonra herkesin mutlaka bunu da okumalısın dedigi ve o gün edindiğim ama okumak için kendime zaman tanıdığım bir kitap. Uçurtma Avcısı kitabından sonra dağılan düşüncelerimi başka bir iki kitabı daha okuyarak değiştirdikten sonra alıp elime okumaya başladığım ve başlamam ile bitirmem arasında sadece bir kaç gün olan bir kitap.

Khaled Hosseini iyi bir yazar. Sade. Net. Sürükleyici. Edebi açıdan daha fazla değerlendirmek için kendimi yetkin görmüyorum sadece okurken neler hissettiğimi anlatabilirim.

Biraz önyargılı bir insanım. Filmlerin ikincilerini oldum olası beğenmem. GORA dan sonra AROG gibi...Bu kitaba başlarken de aynı etki vardı bende. Aynı duyguları kullanarak benzer hikayeler biraz satış amaçlıdır diye düşünüyordum. Nitekim kitabın sonuna kadar bu düşünce hep hakimdi. Ama Meryem ve Leyla'nın hikayesi bir gerçekti ya da gerçek gibiydi. Hikaye açısından duygu dolu bir roman. Ama Uçurtma Avcısı'nın damağımda bıraktığı tadı bıraktığını söyleyemeyeceğim. Dediğim gibi belki önyargımdan. Belki Meryem'i yazarın bitirdiği yerde olmasını istemediğimden. Leyla'nın çok güzel oluşuna, Meryem'e haksızlık edildiğini düşünmemden. Raşit'ten nefret etmemden. Bir kadın olarak daha iç acıtıcı bir hikaye olmasından. Diğer kitapta benzer sahneler olmasından. (Uçurtma Avcısında Sohrab'ın intihar girişimi ve Bu kitapta Leyla'nın anestezisiz sezeryan doğumu gibi...)

Yine de;

Okunduğu anda içimdeki burukluğu, duygu karmaşasını ve yine onların evinde yaşadığım bu kısa ama hızlı günlerimden biraz uzaklaşmak durumunda kalınacak kadar gerçekçi bir hikaye. Güzel bir anlatım. Bilmediğimiz, aslında bildiğimiz ama bir masal gibi gelen gerçek olan bir hikaye...

Uçurtma Avcısı'ndaki hikayeyi sevdiyseniz mutlaka beğeneceğiniz bir hikaye...