Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ekim '07

 
Kategori
Futbol
 

Bir alkış da Beşiktaş'a lütfen

Bir alkış da Beşiktaş'a lütfen
 

Bu maç hakkında ne yazılır bilemiyorum. Neresinden başlanır? Ülkece sinirlerimizin yay gibi gerildiği, dost bildiklerimizin “maskeli balo bitti” dediği günler yaşıyoruz. Herkes öfkeli, herkes isyan yüklü. Elbette Beşiktaş aşkını “hayata isyan” temeline oturtan siyah-beyazlı tribünler de bu durumdan nasibini aldı. Ve bugün o tribünler içindeki isyanını, kalbindeki acısını, şehidine sıkılan kahpe kurşunları tek vücut olup sahaya kustular. Bağırdıkça açıldılar, açıldıkça bağırdılar. Hem de öyle bir destek, öyle bir bağırmak ki nefessiz kalmacasına… “Futbol 22 kişinin bir topun peşinden koştuğu anlamsız bir spor” diyenlerdenseniz bile lütfen bu desteğe güçlü bir alkış tutun. Tıpkı Fenerbahçe’nin Inter’i evire çevire yendiği maçtan sonra yazdığım gibi, zaman birlik olma zamanı. Zaman omuz verme zamanı…

“Beşiktaş bu grupta puan bile alamaz” görüşlerinin ağırlık kazanmaya başladığı böyle bir dönemde Kara Kartallar aldığı galibiyetle Liverpool’u grubun son sırasına, verdikleri muhteşem destekle de tribündekiler konuk taraftarları koltuklarına oturtuverdiler. Dünyanın sayılı taraftar gruplarından biri olan Liverpool taraftarlarını ağızları açık görmek demek ki bizlere kısmetmiş. Hatta o kadar etkisinde kalmış olacaklar ki maç sonunda tribünlerin yaptığı tezahüratlara Çarşı ile paslaşarak cevap verdiler. Fazla anlatmak gereksiz çünkü yarın sabahtan itibaren anlatmaya çalıştıklarımı İngiliz medyasında göreceksiniz.

Hatırlayacağınız gibi zaman zaman bu köşeden hem Fatih Terim’i hem de Ertuğrul Sağlam’ı çift ön libero ve çift santrforlu 4–4–2 oynadıkları için eleştirmiştik. Şahsi fikrim olarak söyleyebilirim ki, Beşiktaş Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam son üç maçta Beşiktaş’ın kadro yapısını artık çözdüğünü gösterdi. Sağlam, bu gece de Liverpool karşısına çift ön liberolu ancak tek santrforlu 4–2–3–1 dizilişinde çıkınca ilk onbirde Delgado’ya da yer açmış oldu. Böylelikle Beşiktaş’ın oyunun belirli bölümlerinde topa basıp oyunu soğutmasını da sağladı.

Esasen Liverpool maçı oyunun her dakikasında işlerin Beşiktaş’ın istediği şekilde geliştiği enteresan bir maç oldu. Maç sonunda skor tabelasında 2-1’lik bir Beşiktaş galibiyeti yazıyorsa da maç içinde dönem dönem Beşiktaş’ın kendi sahasına hapsolduğunu gördük. Bu durumun oluşmasında iki ana etken sayabiliriz. Birincisi elbette siyah-beyazlıların henüz 13.dakikada Serdar Özkan’ın ayağından bulduğu gol. Rakip “Şampiyonlar Ligi Şampiyonu” apoletli Liverpool olunca bu golün psikolojik etkilerinden dolayı futbolcuları suçlayamayız. İkinci unsur ise şüphesiz kalite farkı. Kâğıt üzerinde 300 milyon Euro değer biçilen Liverpool özellikle çıplak gözle izlendiğinde nasıl makine düzeni içerisinde işleyen bir ekip olduğunu adeta insanın gözüne sokuyor. Bilhassa Gerard’ın Euro cinsinden bol sıfırlı değerini sonuna kadar hak eden bir futbolcu olduğunu çok rahat gözlemleyebiliyorsunuz.

Saydığım sebepler yüzünden oyunun büyük kısmını kendi yarı sahasında oynayan Beşiktaş, aynı zamanda ayağa oynayarak ve hızlı çıkarak çok tehlikeli pozisyonlar geliştirdi. Yarın maça dair yapılacak yorumlarda Beşiktaş’ın mahkûm oynadığı şeklinde düşünceler okuyabilirsiniz. Bu kısmen doğru ancak, Liverpool İtalya’da bir İtalyan takımı ile oynasaydı da bu tablo tekrarlanacaktı. Beşiktaş’ın eksiği defans yapamaması idi onu da bu gece topu sıkça şişirmekle olsa bile başardı. İkinci yarıda Bobo’nun ayağından kazanılan nefis kontratak golü skoru perçinlerken aynı zamanda çaresizce risk alan Benitez’e de faturayı kesti. Oysa Benitez’in takımı adına yapması gereken Crouch’u 83’te değil hiç olmazsa 63’te oyuna almaktı.

Bu önemli galibiyetle birlikte Beşiktaş’ın Avrupa’ya devam yolundaki umutları yeniden yeşerdi. Dileyelim bu galibiyet geçmişte Chelsea, Barcelona ve PSG maçlarında olduğu gibi anlık bir zafer olarak kalmasın. Şu an görünen en büyük handikap grupta Liverpool’un 4 olması. Bu Beşiktaş açısından işleri zorlaştırıyor. Bunun dışında Beşiktaş bu mücadelesiyle kor düşmüş yüreklerimize daha çok su serper ve her defasında Türkiye’nin alkışını hak eder.
 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..