- Kategori
- Anılar
Bir Almanya Acısı
Ayların en kör topalı bence Şubat ayıdır. Günleri bile pek düzenli değildir. Şubat ayının bence en güzel yönü cemrelerin bu ayda düşme olayıdır.
Ben bu ayı hiç te sevmiyorum. Bu Şubat ayında bizler ailece büyük acılar yaşadık. Yüce Mevla’m böyle bir acıyı düşmanıma yaşatmasın, Şubat’ı neden sevmediğimi anlatayım. Şöyle ki: 1973 – 1981 arası Diyarbakır’dayım. Merkez Orta Okulu’nda hem Türkçe öğretmeni ve hem de Müdür yardımcısıyım. Ailece mutlu günler yaşıyoruz. Geniş bir çevremiz vardır. Bu hikâyenin bir başka yönü vardır. Benim ağabeyim Mehmet Şerif Güler Almanya‘da işçi olarak çalışıyor. 1970 yılında Almanya’ya işçi olarak gitmişti. Bol da para kazanıyordu. O zaman Mark vardı…Markın boynu kopsun..
Bir gün babam Diyarbakır’a yanıma gelmişti. Babama şöyle demiştim. Babacığım sizler nasılsınız, çoluk çocuğun durumu nasıldır? Babam sağ eliyle mübarek sakalını sıvazladıktan sonra aynen şöyle dedi: “Oğlum, çok şükür maddi bir sıkıntımız yok, çocukların bir kısmı Kızıltepe’de, bir kısmı da Almanya’da babasının yanında okuyorlar. Oğlum M. Şerif de bize bol bol mark gönderiyor. Daire aldık, tarla aldık, araba aldık. Ancak ne var ki durum hiç te iyi değildir. Ben durumumuzu hiç te iyi görmüyorum." Diyarbakır’da yanımızda iki gün filan kaldı, bir yıl önce de Kezban annemi de öbür âleme göndermiştik. İyi ki güzel anneciğim, M, Şerif’in ölümünü görmedi… Yoksa ağlamaktan kör olurdu…
Bir ara ağabeyimden bir mektup aldım, Aynen şöyle diyordu: ”Sevgili kardeşim Abdülkadir, Şubat tatilinde seni ve babamı Almanya’ya bekliyoruz, Uçak paranızı da göndereceğim. Hazırlıklarınızı yapınız“ diyordu. Bunun üzerine pasaportlarımızı aldık. Ağabeyime bir haber gönderdik. Her şey hazır dedik… Ne yazık ki bir hafta sonra bizler gitmeden, cenazesi Lufthansa uçağıyla Almanya’dan Diyarbakır’a geldi… Dünyamız yıkıldı, Diyarbakır hava alanı mahşere döndü… Vefat tarihi 12 Şubat 1981 günü idi… Sonradan gördüm ki babam, o vefat etmeden önce, kötü bir rüya gördüğünü anlatıyordu. (onun için Diyarbakır’a geldiği günlerde durumumuz hiç iyi değildir “diyordu, ben buna bir mana veremiyordum.)
Ailece acılı zor günler yaşadık. Yedi evladı vardı. Üçü erkek, dördü kız. Çocukların hepsi büyüdü, evlendiler çoluk, çocuğa karıştılar. Zaman akıp gidiyor, aradan tam 38 yıl geçti. Yarım asra yakın acılı zaman dilimi.
İşte ağabeyim M. Şerif Güler’in cenazesi Almanya’dan geldiği günlerde bir şiir yazmıştım. Acısı hâlâ benim içinde kaynayıp gidiyor. İşte o günlerin anısına yazdığım destani ağıt şiirimi sizlerle paylaşıyor ve sevgili ağabeyim M. Şerif Güler’i rahmetle anmak istiyorum.
ALMANYA ACISI
Yıldırım tel geldi şu Almanya’dan
Kardeşin hastadır gel diye yazmış
Moralim bozuktu dünkü rüyadan
Kardeşin yoldadır tel diye yazmış.
Ani bayılmışım teli alınca
Ağabeyim ölmüş yalnız kalınca
Herkes ağlamış bu haberi salınca
Bu nasıl kadermiş el diye yazmış.
İşçi diye Almanya’ya gitmişti
Neyi varsa bir kenara itmişti
Meğer ölüm varmış, vakit bitmişti
Ölüme çare yok bil diye yazmış
Bir pazar günü düştük yollara
Uçak geliyor ve Diyarbakır'a
Lufthansa uçağı indi alana
Annemin yanına al diye yazmış
Kol kola girerek tabutu aldık
Bir matem ki nasıl giryana daldık
Köylere, kentlere haberler saldık
Bu kara haberi sal diye yazmış.
Âşık GEYLANİ’YIM bahtım karadır
Kaç bahar geçiyor gönlüm yaradır
Ağlamak, sızlamak geçmez paradır
Mezarın başında kal diye yazmış.
Kızıltepeli Âşık GEYLANİ
18 Şubat 1981/ Diyarbakır.