Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '10

 
Kategori
Sinema
 

Bir çocuk, bir adam ve Çin... Bertolucci'nin unutulmaz yapıtı... "Son İmparator"

Bir çocuk, bir adam ve Çin... Bertolucci'nin unutulmaz yapıtı... "Son İmparator"
 

Bernardo Bertolucci’nin 1987 yapımı “Son İmparator” filmine yıllar sonra da olsa bazen selam çakmak ve gerçeğe dayanan o önemli hikayenin görkemli anlatısını ara sıra izlememiş olanlara tavsiye etmek gerek.

Son İmparator, hemen hemen tamamında Asyalı oyuncuların oynadığı, Uzakdoğu sinemasının minimal olmayan hikaye anlatımındaki zaafını Hollywood yapımı oluşuyla, Hollywood’un minimal ve “derin” hikaye anlatımındaki zaaflarını da İtalyan işi olması ve Bertolucci damgasıyla çözmüş, bu bileşimiyle bile eşine az rastlanabilecek bir film.

Filimn ilk bölümü son çin imparatoru Pu-yi’nin üç yaşındaki tahta çıkışını ve çocuk imparatorluk dönemini anlatır. Bu dönemin anlatımı hem görsellik, hem de duygusal anlam itibariyle filme temel şeklini verir, yaşlı başlı adamlara “mürekkep iç” deyip mürekkep içirebilen, başında dört dönülen, garip bir gelenekler sistemi çerçevesinde bir dediği iki edilmeyen, ama bir taraftan da tıkılı kaldığı “Yasak Şehir”de büyük bir baskı içinde yaşayan çocuk bu bölümde filmin en akılda kalan sahnelerini yaratır.

Senaryo iki farklı tarih ekseninde gelişir. Bunların biri, imparatorun bu görkemli çocukluk döneminden, Mançurya, Japon işbirliği ve yakalanışına uzanan hikaye, diğeri ise hapiste başlayan, hayatının son dönemdir.

Gerek genç imparatorun milliyetçilerin iktidara gelmesiyle Mançurya’ya kaçışı ve Japonların yönetiminde kurulan manchukuo’da imparatorluğu günlerinde yaşadıkları, gerekse hapiste ona karşı takınılan tavırın ideolojik söylemi Çin’in uzun bir dönemki tarihinin anlamlandırılışına dair önemli ipuçları verir. İmparatorluğun eriyişi, milliyetçi iktidar, milliyetçi-komünist mücadelesi, ikinci dünya savaşında Japon-çin-rus ilişkileri ve Mao; hepsi Bertolucci’nin hikayesi ve görselliğinin Pu-yi ye yaşattığı serüvende yer bulur ve bu önemli hikayeyi kurarlar. Çin’in tarihindeki çeşitli değişim dönemlerini aktaran filmin gösterime girdiği dönem bu tarih içinde (milliyetçi ve komünist dönemler de esas vurgunun içinde bulunsa bile) en dikkat çeken noktası Çin-Japon ilişkileriydi. Bugün dünyadaki en uygar uluslardan biri olduğu şüphe götürmeyecek Japonların İkinci Dünya Savaşı’nda kapıldıkları akılalmaz milliyetçi dalganın, bütün asya’ya hakim olma planlarının ve biyolojik deneylerden sayı bakımından korkunç rakamlara ulaşan toplu kıyımlara Mançurya ve daha güney bölgelerde yaptıklarının görüntüsü, ana karaktere verilecek suçluluk payını hiç düşünmeden, hatta ana karakteri ve filmin anlatmak istediği hikayeyi önemsemeden, farkında olmayanlara etkili bir tarih dersi veriyordu.

Filmin hikayesini yalnızca siyasi çalkantılar oluşturmaz. Çin geleneklerinin farklılıklarını tanıtan aşk ilişkileri de senaryonun etkinliğine etkinlik katar. Esas adam Pu-yi filmin belki tamamında kendisiyle özdeşleşilebilecek bir karakter gibi sunulur; bu özdeşleştirme çabası siyasi meselelerde ara ara gerçek durumdan kopukluk ve abartı gösterse de iki kadını idare eden bir adamın durumunun da seyircinin gözünde normalleştirilmesi hususunda başarı kazanır.

Oscar’larını genelde görsel alanlarda kazanmış filmin oyunculukları da birkaç yan karakter dışında gayet başarılı. 3 yaşındaki Pu-yi; Richard Voo, genç Pu-yi; John Lone (Amerikan isimli bir Hong Kong’lu), hapishanedekiler, Pu-Yi’nin karısı ve metresini oynayanlar rollerinin hakkını vermiş. Ryuichi Sakamoto ve David Byrne’ın yaptığı müzikler ise hiç sıradan değil. Dinleyenler, anlayacaktır.

Son İmparator üç buçuk saate yakın süresi olan bir film. Televizyonlarımızda gösterilirken de sürekli kırpılır. Televizyonda izleyecekseniz kırpılmalara sabır göstermeniz gerekecektir; bu sabrı göstereceğinizden ve kırpılmış hali tam versiyonın yanında yeterli görebileceğinizden emin değilseniz DVD’den izlemek daha doğru bir tercih olur.

Not: Bu filmle Çin hükümeti ilk kez Yasak Şehir’de film çekimine izin vermiş. Bunda milliyetçi dönemin de, Mao döneminin de yanlı bir eleştiriye tabii tutulmaması elbette baş etkendir. Ancak Japonların bu filme aynı sevgiyle yaklaşmalarını beklemek de olanaksız.

 
Toplam blog
: 108
: 2011
Kayıt tarihi
: 22.06.07
 
 

İsmim Burak Çapraz. Buraya başladığımda 21'dim, öğrenciydim. Bir okul bitti ama hala öğrenciyim. İl..