Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Eylül '08

 
Kategori
Güncel
 

Bir darbenin yıldönümünde

Bir darbenin yıldönümünde
 

Kısacık demokrasi tarihimiz ne kadar fazla darbe ve muhtıralarla dolu değil mi?

Önce 60 darbesi sonra 80 ve eski yeni muhtıralar hep demokrasi hayatımızı sekteleyen zaman dilimleri.

Bir ülke darbelerle muhtıralarla demokratikleşir mi, insanlar darbeler sayesinde daha fazla özgür olur mu ?

Kesinlikle hayır.

Hani her zaman söylenir durur ya en kötü demokrasi bile en iyi askeri yönetimden daha iyidir diye. Gerçekten doğrudur çünkü en kötü demokrasilerde bile her ne kadar ağır aksak işlese de bir muhalefet karşı görüş vardır, farklı fikirleri olanlar bu fikirlerini ileri sürebilir, ya askeri dönemlerde farklı fikirlerinizi ileri sürebilir misiniz?

Hiç sanmıyorum.

Yakın zamana kadar ülkemizde önemli görevleri ifa eden insanlar orduyu göreve çağırıyorlardı. Ben de orduyu göreve çağırıyorum. Evet ordu görevini tam manasıyla yapmalı ve yaıyor da zaten, terör örgütü ile mücadele kayıtsız şartsız devam etsin. Çünkü benim ordumun görevi bu.

Ancak yukarıda bahsini ettğim zatı muhteremlerin gözünde ordunun görevi, demokratik yollarla indiremedikleri iktidarı baskı ve darbe yoluyla indirmek.

İktidar partisinin pek çok davranışını eleştiriyorum, sayın başbakanın tavrını ve tutumunu da hiç beğenmiyorum, yaptıkları söyledikleri bana çok yapmacık geliyor vs. ancak benim için bunlar demokratik yarış içerisinde değerlendirilmesi gereken kriterler eğer ülkemin büyük çoğunluğu da benim gibi düşünüyorsa o zaman bu insalara bir daha iktidar görevi vermez.

Eğer millet bu basiretsiz iktidara iki kez görev vermişse bu AKP iktidarının büyük başarısından değil AKP'yi alternatifsiz hale getiren başarısız muhalefetin ucuz politikalarındandır.

Neyse konumuza yani 12 eylül darbesine dönelim.

O yıllarda ben daha doğmamıştım.

Ben doğduğumda da zaten gençler çoktan apolitize olmuşlardı.

Daha düne kadar birbirlerini gözünü kırpmadan katleden insanlar darbenin getirdiği uyuşturucu ortam neticesinde arabesk kültürünün altında beraberce ezildiler.

Beraberce popüler kültürün eline düştüler.

Ellerindeki kitapları beraberce attılar.

Evet darbenin özlediği gençlik yapısı buydu. Onlar gençliğin güncel sorunlara duyarlı olmasına karşıyıdılar. Onlara göre Türk gençliği ne anlardı siyasetten tartışmaktan...

En iyisi bu gençliğin eline silah tutuşturmak lazımdı. Ve aynı el her iki tarafın da eline silahı verdi karşısındakini öldürmesini emretti.

Darbeyi yapanların amacı da bu değil miydi zaten ? Kargaşa içerisindeki gençlik, birbrini gözünü kırpmadan vuran öğrenciler kaos durumundaki halk kitleleri darbe için meşru bir zemin değildi de neydi?

Değilse 'Bizim çocuklar' nasıl iyi iş çıkaracaklardı ? Darbenin meşru ortamı olmadan darbe olur muydu, olsa bile bu iyi iş yapmak olarak kabul edilebilir miydi?

80 askeri darbe sürecine giden süreçte askeri darbeyi yapan paşalar kadar, ülkedeki gerginliğin azalması için en küçük katkıyı yapmayan siyasetçileri de sorgulamak gerekir. Eğer siyasetçiler deokratik olgunluk gösterip sorunları tartışma zemini içerisinde değerlendirebilseydi ülkemiz demokrasisi bundan karlı çıkardı. Ama olmadı.

Askeri darbelerden kazançlı çıkan hiçbir halk kitlesi yoktur.

Askeri darbelerden yalnızca bir anda çok büyük mevkilere yükselen düşük rütbeli askerler karlı çıkar.

12 Eylülde de böyle oldu.

Askeri darbeden halkımız da devletimiz de karlı çıkmadı.

Ne sağcısı ne solcusu ne ülkücüsü ne komünisti vs. hiçbiri bu darbenin kazananı olmadı. Darbeyi yapan o büyük eller onların hepsine birden kıydı.

Sonuçta 12 Eylül askeri darbesi Kenan Evrenin elkoyma bildirisini okuduğu video görüntüsü , katledilen gençlik ve demokrasiye verilen ara ile anımsanacaktır.

Umarız ki ülkemizde artık darbe sözcüğü tarihin tozlu sayfalarına kalkar ve artık demokrasi darbe gölgesinde yaşamak zorunda kalmaz.

Sevgiler.

 
Toplam blog
: 47
: 645
Kayıt tarihi
: 28.09.07
 
 

1987 yılında Konya Ereğli'de doğdum İlköğretim ve Lise öğrenimimi Konya'da tamamladıktan sonra 20..