Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '13

 
Kategori
İlişkiler
 

Bir ipte iki artist oynamaz!

Bir ipte iki artist oynamaz!
 

Kadın, her alanda erkeği yenecek. Dünya bin yıllardır o tarafa doğru dönüyor.


Yüzyıllardır söylene gelir. " Bir ipte iki cambaz oynamaz! " Ala!... Öyledir tabi... Nasıl oynasınlar ki? Üzerinde oynadıkları, ip nihayetinde... Bi koparsa, üstündekilerin Allah yardımcısı olsun!

Ve en bilinen gerçeklerdendir; artist evliliklerinin, duygusal beraberliklerinin çok uzun süreli olmadığı...

Nasıl olsun ki? Her ikisi de kamera karşısında, seyirci önünde rol keserek para kazanıyor. Ve mesleki deformasyon denen, bilimsel bir gerçek var ortada. Uzun süre aynı işi yapanların, belli bir süre sonra işleriyle özel yaşantıları; gerçek kişilikleriyle sosyal rolleri birbirine karışıyor. Bir komutanın kışla dışında, bir öğretmenin okul haricinde aynı öğreteci, buyurgan davranış ve alışkanlıkları devam ettirmesi gibi...

E tabi, insan artist olunca, o artistliğin uzantıları, film setleriyle tiyatro sahnelerinin dışına da sarkabilir haliyle. Mesleki deformasyonumuz sağ olsun!

Adam artist... Sevgilisi de öyle... Ne olacak şimdi?

Günlük hayatta, davranışlarını abartılı bulduğumuz kişilere, en tanıdık terslenme hallerimizdendir " Artistlik yapma! " fırçası atmak.

İyi de... En masum diyalogların bile iki tarafı da artistse, ne yapacağız?

Artist, rolü bizim karşımızda kestiğinde, gayet olağan karşılarız. Onun işi bu. Kadın bu şekilde para kazanıyor. Ne yapsın?

Ama işte, " Şurdan iki ekmek kap gel bakalım! " diyen de, o emri alan da oyuncuysa, seyreyle gümbürtüyü!

- Kim? Ben mi?

- Yok baban?

- Babamı ne karıştırıyorsun lan bu işe?

Türünden bir gerilim yükselirken, iki kişiden biri alttan alabilir. Artishane bir tavırla U dönüşü yapabilir. Ya da karşılıklı atışmalar sürüp gider.

Karşısında üzgün ya da sevinçli tavırlarıyla birbirinden farklı ruh halleri yaşayan; tiyatrocuysa mesela; sevgilisi de meslektaşı; kim kime kendini nasıl inandırabilir?

Aynı yaşamı paylaşan iki oyuncunun, en büyük sorunu, gerçeklerle rollerin; triplerle doğal davranışların nerede başlayıp nerede bittiğidir büyük ihtimalle...

Ya da girdikleri sosyal ortamlarda, kimin daha ön planda olacağı, gizliden veya açıktan yaşanacak bir ego yarışı; kim kimden ne kadar rol çalmış atışması; gün gelir, içinden çıkılmaz sorunlara dönüşür; iki tarafın da artist olduğu durumlarda.

Yaşamını rol keserek kazananların, zaman zaman gerçek hayattan kopmaları; gayet doğaldır. Partnerlerden biri sıradan olduğunda, artistin kendini dengelemesi çok daha kolaylaşır. 

Ancak, kadın uçuşta... Neden? Oyuncu... Erkek sürekli oynamakta... Neden? Sanatçı... Peki her ikisi de uçan halısına binmiş, gökyüzünde arz-ı endam ederken; arayı kim bulacak, dengeyi kim sağlayacak? Menejerlerle yönetmenler değil herhalde!

Kadın, başı adamın omzunda; gözyaşı döküyor. Adamın iç sesi: " Bizimki yine rol kesiyor! "

Adam, olanca hiddetiyle sarsılıp, bağırıp çağırırken; kadın içinden " Benimkinin Cüneyt'liği tuttu yine! " şeklinde elinde olmayan bir mesleki algıyla yaklaştığında olan bitene; en gerçek durumlarda bile benzer tavırlar takınılıyorsa karşılıklı... Genel bir önemsememe, hafife alma, tepeden bakma yarışı giderek büyürken; ikisi de birbirinden ünlü mü ünlü çiftimiz arasında; önce duygusal, sonra da gerçek bir kopuş kaçınılmaz olur.

Çok nadiren de olsa, iki ünlüden biri, geride durmaya razı olursa ya da aralarındaki şöhret, güç, itibar farklılığı; mesleki başarı çizgisi bir oyucudan yana ağır basıyorsa; o duygusal birliktelik uzun süreli olabilir. Pınar Altuğ - Yağmur Atacan birlikteliğinde olduğu gibi... Ki, bu gibi en ideal görünen durumlarda bile; ikiliden birinin artistlik damarı tuttuğunda; yandı gülüm keten helva!

Ama mesela, bi de Halit Ergenç - Bergüzar Korel ikilisine bakalım.

Birlikte oynadıkları bir dizide başlayan beraberlikleri, evlilikle taçlandı... Bi de üstüne, şeker mi şeker bir oğulları oldu... Gayet yolunda giden bir evlilikleri var. En azından öyle bir görüntü...

Öte yandan, biri; Karadayı'da; öteki Muhteşem Yüzyıl'da oyunculuğun kitabını yeniden yazıyor. İkisi de o derece başarılı yani. Kim kimden daha büyük, kim kimden daha artist; belli değil!...

Peki bu ikiliden hangisi daha geride durmaya razı olacak? Hangisi diğerini tölere edecek, dengeleyecek? Ego yarışı her gündeme geldiğinde, sürekli olarak makul bir yol bulunabilecek mi acaba? Hem de bir ömür boynca?

Felaket tellallığı yapmak istemem ama... İkisi de birbirinden başarılı olduğu sürece; duygusal beraberlikleri de diken üstünde... En azından, birinden biri, mesleki başarısını tartışılmaz bir biçimde diğerinin üzerine çıkarıncaya kadar.

Böyle bir yarıştan, Bergüzar galip çıkar. Her ne kadar Halit Ergenç, Bergüzar Korel'den daha iyi bir oyuncu olsa da... Erkeğe göre daha yumuşak ekran yüzüne sahip, daha ince duygusal duyarlılıklar sergileyebilen kadın oyuncular; daha uzun süreli daha ihtişamlı şöhretlerin sahibi olabiliyorlar.

Çoğunlukla bedensel gücü ve zindeliğine dayanarak ayakta kaldığı bir dünyada; yaşlandıkça çaptan düşecek erkek; ama öyle ama böyle ipten düşecek.

Sizin anlayacağınız, iki artist bir ipte oynayamayacak!

Erkek kaba kuvvete başvurmadığı sürece, onunla girdiği her kişilik kavgasını, her duygusal savaşı kazanan kadın; Bergüzar Korel özelinde bir zafere daha ulaşacak anlaşılan... Kadın artist, erkek meslektaşını; yuvanın dişi kuşu, evinin erkeğini mat edecek.

Üzgünüm ama... Tarihi süreç böyle söylüyor. Kadın; her alanda erkeği yenecek. Dikkatle bakanların gördüğü gibi, dünya bin yıllardır o tarafa doğru dönüyor.

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.

 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..