Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Aralık '13

 
Kategori
İlişkiler
 

Çok bilmiş

Çok bilmiş
 

Bu kadar tatlı olmasan, o parmağı ne yapacağımı bilirim de; yine sakin, yine aklıbaşında halime denk geldin!


Bu toplum, insanlık, ne çekmişse çok bilmişlerden çekmiştir. Kraldan çok kralcı olanlar, bir tek yağ çekmeyi bilir! Güçlüden yana olmak, en kolay olandır çünkü.

Çok bilmiş, sorma gereği bile duymadan, senin adına karar verir! Elinde eğreti bir sopa; ne doğru, ne yanlış; kim haklı, haksız olan kim; haddine mi diye bile düşünmeden, kesiverir ahkamı!... Elinden iş gelmeyenlerin, iş yaparları en kolay çelmeleme şeklidir bu çünkü!

Yaşamda en basiti, hayatta ortaya hiçbir şey koyamayanların, ellerinde şirazesi kaymış bir terazi, kendi kafalarına göre adalet dağıtma keyfiyetidir.

Çok bilmiş, adalet nedir bilmez. Adil olmak, onun umuru değildir. Hakkın derdine başkaları düşsün canım! Çok bilmişte, hak ne gezsin, hukuk ne arasın; karrr-deşiiim! Elinde bir giyotin, ardında çok yaşa ulumasıyla el pençe divan duranlar; angut angut saf tutanlar! ha bire karar verenin gücüne, kudretine yaltaklanırlar! Yalakalık, insanlık yeryüzüne indirildiğinden beri, her devrin en geçer akçesi olmuştur.

Adamın biri, çıkıpta popüler mi popüler, şatafatlı, bol hayranlı bir şaşırmışa dokunmaya kalktığında; çok bilmişin adam koruma ve kollama damarı kabarır aniden! Herifi, kendine rağmen korumaya kalkışır çok bilmiş! E ne de olsa, elinde tuttuğu, Demokles'in kılıcıdır... Kiminin böğrüne saplar, kiminin kellesini uçurur! Hani Çingeneye yetki vermişler, o da gidip babasını kesmiş ya! Bizimki o hesap!

Çok bilmiş, sade kitaba bakar; insiyatif kullanmak işine gelmez; çetrefil işi sevmez çok bilmiş! Durduk yerde başını niye ağrıtsın ki şimdi! Kitap, Olmaz! diyorsa; çiziktiriverirsin yapılanı; oldu da bitti maşallah! O kadar bilen, işi kılıfına da uydurur muhakkak!

İşin en acı yanıysa, gerçekten bilen ne kadar azsa; çok bilmişin o kadar fazla olmasıdır dünyada!

Çok bilmiş, her yerde çıkabilir karşına. Aman ha şaşırma! Evde, sokakta, kahvede, pazarda, gazetede, internette, blogta, dergide; yazarken de, yaşarken de pek bi sıklıkla rastlarsın çok bilmişe!...

Bu tiplerle karşılaştığında, tek bir şey yapmanı öneririm kardeşim. Ya sabır! Fe Süphanallah! deyip; devam et en iyi bildiğin yolda yürümeye...

Küsmek mi? Ne münasebet! O da nereden çıktı şimdi? Küstüğünde, çok bilmişi sevindirirsin bir tek. Sen dönüp şunu söyle yalnızca muhattaplarına:

- Sizi gidi çok bilmişler sizi!... Yutmadım, yemedim numaranızı!... Şartlar bu kadar eşitsiz olduğunda, karşında duran, hakkında karar verme gücüne sahipken; sadece onun kararına tabiysen...

Yürü kendi yolunda... Keser döner, sap döner; gün gelir hesap döner elbet!

Ama sen... Gün gelip, kudretli bir iktidarın sahibi olduğunda... Acı da olsa, gülümse sadece. Seni yola getirmeye çalışanlara inat; kendi yolunu inşa et; Büyük İskender misali...

Ve yanında, yörende yağcıyı, yalakayı barındırma ki; gerçekten yanlış yola girdiğinde; dönmekte geç kalmayasın. Hata yaptığında, özür dilemeyi becerebilesin.

Bu yazı da nereden mi çıktı şimdi? Hii-iiiç! Her zamanki gibi, içimden öyle geldi!

Hem... Sen beni anladın ya! Gerisini boş ver canım. Hayatta her şey yoluna girer. Yeter ki ölüm olmasın.

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır. 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..