Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

28 Eylül '17

 
Kategori
Deneme
 

Bir Kare Çekim

Nar tanem, bi tanem, gül kokum, fıstıklı lokum, kaderim, kederim, terk eden, terk edilenim. Tek bir karede çok uzun şeritlerde, kayıtlarda bir yerde kadın yazan bir hanedeyim. Provasız, üzerine beyaz kumaş biçilen, terzisi belli değil, iğnesi hüzünlerden, bir rol biçilenim.

Figüranın figüranı, boya küpüne bulandırılan yok değilsin o kadınlardan !

Rayları döşenmiş, makinisti olmayan bir vagonda, yönü belirsiz, nereye giderse vagon onunla gidecek bir yolcusun görevde.

Vagondan bir plato yapılmış. Senaryolar muhtelif.

Savaş, kavga, açlık, işkence, sömürü, iyiler, kötüler, çok kötüler, çok çok kötüler. Herkes rollerini ezberde.

Fragman afişte.

Yönetmen koltuğu boş görünürde, sihirli şeytanların sesi geliyor bir yerlerden. Hayır her yerden.

Bir uğultu. Taş, toprak, toz bulutu. Kan akıyor boyalardan sahici sahici. Maskelerle yığınlar. Ellerinde iğneler, siyah makaralar hüzün düğmeleri dikiyorlar kumaşlara.

Her renk kumaş açılıyor sergilerde toplar toplar. Modacıları var. Pazarlıyorlar. Figüranlara elbiseler dikiyorlar. Son ütücüler. Ömür biçiliyor biirilerine.

Seni arıyorum bu toz dumanda. Seni, beni . Ben olacak seni.

Bulamıyorum.

Güçsüz elim. Seni görüyorum sıkışmışsın bir yere. Engelleri geçemiyorum.

Film platosu. Çevrilmiş her yer. Sınırsız sınırlardayım.

Canımı arayan, onu korumaya çalışan görevsiz görevliyim o an.

Canım, kanım koruyamadığım birini aramadayım. Araken canımı bir el dokunuyor saavuruyor beni ve tüm canları.

Benim sözüm geçer, benim bu kalabalıkk diyor hiç tanımadığım ve ürktüğüm bir ses. Hekes ürkek ben gibi. Çok zor bir filim çekiliyor. konusu ağır besbelli. Yaşam gibi ölüm gibi. Kadrosu kalabalık ama herkes bir başına. Oysa senaryo çok basit. Replikler bir paragrafta dönüyor. Doğum ölüm arası kısa bir bölüm. Hepimiz buradayız gülüm. Kocaman sandığımız kısa bir ömür. Çekilecak bu film

Herkes başrolde olma hayalinde.

Kimi yazıyor, kimi çiziyor bir şeyler. Kimi her şeyi satma derdinde.

Sıra bekliyorar bu anlamsız kalabalıkta. vakit geçiriyorlar türlü biçimde.

Bütün sesler kayboluyor. Yine o ses,

Başla diyor yönetmen.

sahne 1

Pavlov'un köpekleri  havlıyorlar bir ara. deneydeler o sıra. Acıkmışlar.

Gonk vuruyor yeniden.

Tekrar baştan

sahne 1

Tekrar diyor boş görünen sandalyedeki ses.

Herkesin bir uzun metrajlı ya da kısa diyelim bir filmi çekiliyor aslında.

Film çöplüğüne dönüşüyor plato. kareler üst üste.

Vagon sıkışıyor zaten yönsüzdü durduğu yerde yine.

Tüm figüranlar kendini bulma hevesinde.

Gözlük dağıtıyorlar girişte.

Üç boyutlu film. Yeni gösterime girdi. Alkışlar gırla. Sonu nasıl bitecek acaba?

Nassıl oldu, nasıl geçti ömür!

Biraz yenilgi, biraz mı? çokça yenilgi, kırılmış hayaller, eskiyen bedenler, unutan hafızalar, unutulanlar, tutunamayanlar, tutunduğunu sananlar ama hep aldananlar, hüzünlü yazgı. kaybolanlar umutlardı.

Bir arayışta hayatı. İçinde neler neler, kimler vardı. var gibi yoklardı.

Karakter onurlu olmalıydı.

Esas olan buydu.

Bütün mesele buydu.

İyi adam, kötü adam ya da kadın..

Baş rolde hep insan vardı.

Ağaçlar yanardı.

Kurt ulur, köpek havlar, tavşan kaçardı. Yılan tıslar. Martı özgür uçardı.

Uça rmıydı?

Bi tanem, nar tanem. Bir ama tek narda bin taneydik, tanelerdik gülüm. Mis kokulum. En sevdiğim. Fıstıklı lokumum. Ömrüm.

Makara yeniden sarılıyor.

Ben öldüm gülüm.

Ben ölmüşsem sonunda dünya kalır mı gülüm?

En son kimle kalacak  ya da bitecek bu dünya bilen var mı?

KIYAM- ET

Al gözlüğünü

İZLE İSTERSEN

Gülüm.

Üç boyutlu hep aynı filim.

Ah gülüm, gülüm.

Sevdiklerini kaybetmek ya da onlarda ki hüzün bu dünyada en büyük zulüm.

Gülüm, Gülüm

Yine de gülümse bu dünya değmez üzülmeye.

Film güzelse gül, beğenmedinse yak gülüm.

 

Cahide Yormaz Öz

28.EYLÜL/ Hüzünden/  2017 miş

 
Toplam blog
: 53
: 117
Kayıt tarihi
: 18.10.14
 
 

Gazi Eğitim Enstitüsü İngilizce bölümü ve Dil ve tarih Coğrafya Fakültesi Mezunuyum. MTA da Jeomo..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara