Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '13

 
Kategori
Mizah
 

Bir kediyi çok sevmek...

Bir kediyi çok sevmek...
 

Şirin, sevimli dostlarımız: Kediler


Yaramazlık yaptığı için kulağından tutup pencereden sallamak, ama biraz sonra ağlayarak camdan bakmasına dayanamayıp tekrar içeri almaktır, bir kediyi çok sevmek....

Çok güzel bir yiyeceği iştahla yerken, bakışlarına dayanamayıp, yediğin şeyin en güzel yerinden vermektir kimi zaman.

Kedi sevmeyen bir anneye sahip olupta, annenin kediyle ilgili ürettiği her türlü olumsuz teori ve düşünceye ustalıkla karşı çıkmaktır bazen de... Bir tane tüyünün bile döküldüğüne şahit olmadığım kedinin, tüylerinin bir gün beni öldüreceğine inanan bir anneyle aynı evde yaşamaktır aynı zamanda, bir kediyi çok sevmek....

Doğruyu söyler tabi ki anne, kızını korumak istemektedir. Ama yılınır mı? Hayır! Ve çeşitli üretilen fikirlerle, ağızdan girip burundan çıkılarak, az daha anneye kediyi sevdirecek hale getirilir.

Bahçeli bir evimiz olduğu için, yaşam tarzımız kedi beslemeye müsait. Üç tane çok tatlı kedimiz var Allah bağışlasın. Birinin adı hanım kızım, öbürü tombul kuş ve birde anne kedi. Onun adı yok, öyle kalmış, anne olmuş diye.

Kedileri çok severim, Ama bunların bir türü var ki, kedi demeye bin şahit ister. Bu acayip hayvansılar, her köşe bucakta gezinen, damlarda cirit atan, masum kız kedilerin peşinde acımasızca koşturan çöp kedileridir. Bunlardan birini görünce, terliği kapıp benim de onun peşinden koşturasım geliyor. Bir de mart ayı geldiğinde, bir ciyaklamaları var ki, insanı canından bezdirir.

Kedisiz bir hayatı sürdürmek çok zor geliyor bana. Bir yere tatile gitsem, iki günde özlerim onları. Ama ilerde onlarsız yaşamaya katlanmam gerekecek belki de. Çünkü muhtemelen, ilerde olacak müstakbel kocam, belki de kedi sevmeyecek ya da onları evde istemeyecek. E ben de boş durur muyum, önce sevgili kocacığımı bin bir şekilde ikna etmeye çalışacak  kabul etmezse de en olmadı, gidip parklardaki şirin kedileri sevmeye devam edeceğim.

Ama bu tatlı hayvancağızları bu kadar çok sevmeme rağmen, bazen beni dellendirdikleri de olmuyor değil. İşte o zaman, eğer beni anlayabilselerdi, onlara şöyle seslenmek isterdim:

'Bak kedi,

İnsanlar bazen şööyle koltuğa yaylanıp oturmak, biraz hava almak için camı açmak isteyebilirler. Şunu bil ki, açılan camdan bir anda ok gibi içeri atlayıp sahip korkutulmaz.

Sana yemek vermeye bahçeye çıktığımda, ayaklarıma dolanmana gerek yok. Bir saniye önce yemek yemeye koşmak için, benim takılıp düşmemin umrunda olmaması çok enteresan.

Çekirdek, fıstık, çerez yemez kediler. Onlar insanlar içindir. Bak hiç dinliyor mu?

Mutfak senin babanın çiftliği değil, oraya istediğin zaman girip çıkamazsın.'

Yine de her seferinde kendinizi sevdirmeyi nasıl başarıyorsunuz, vallahi anlamak mümkün değil...

 
Toplam blog
: 30
: 12123
Kayıt tarihi
: 30.01.13
 
 

Anadolu Üniversitesi Tarih 4. sınıfta okuyorum. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi İktisat 4. sın..