Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

16 Mayıs '14

 
Kategori
Öykü
 

Bir mağdencinin oğlu olmak

Bir mağdencinin oğlu olmak
 

Baba gitme!


Sabahın erken saatlerinde hazırlanır ve işe gitmek için yola koyulurdu. Yine o erken saatlerden birindeydi. Çizmelerini giydi ve eşine gülümsedi. Kapı koluna uzanan eli, kapıyı açamadan, içeriden ağlamaklı bir ses yükseldi “Baba, gitme!”

Duraksadı genç adam ve pijamalarıylsa uyku sersemliği içinde yalpalayarak kendisine doğru koşan küçük oğlunu kucaklamak için yere çömeldi. Küçücük kollar sarıldı boynuna, burnunu çeke çeke yine “gitme” dedi  usulca.

“Gitmem lazım oğlum, biliyorsun babalar işe gider” dedi kararlı bir ses tonuyla. Küçük eller bıraktı, sarıldığı geniş omuzları. Kömür karası gözlerini, babasının gözlerine dikti ve “ ama korkuyorum” diyebildi akan burnunu pijamasının koluyla silerken.

Annesi bir kağıt mendil bulmak için mutfağa koştuğunda “ne var ki korkacak” diye sordu genç adam “her zamanki gibi işe gidiyorum oğlum.”

Mutfaktan bir kağıtla dönen annesinin burnunu temizlemesini sabırsızlıkla bekleyen küçük çocuk “ bir rüya gördüm, bu seferki başka” diyebildi, tekrar ağlamaya başlamadan önce.

“Baban işe geç kalıyor, haydi bakalım rahat bırak da gitsin” dedi annesi kolundan çekmeye çalışırken. Karısına “biraz bekle” der gibi baktı genç adam ve “ne gördün, anlat bakalım” diyerek gözlerinin içine baktı oğlunun.

“ Seni madende gördüm, çöküyordu, altında kaldın” diyebildi, hıçkırıkları arasında çocuk.

Karısı bu sözleri duyunca elini ağzına götürdü ve sessiz bir çığlık attı. Genç adam, bir elini uzatıp karısının elini tutarak oğluna “ bak şöyle yapalım, sen şimdi güzelce uyu, ben işten gelince seninle uçurtma yapalım. Ne dersin?”

“Ama ya sana bir şey olursa!” “Olmayacak, söz!, Babana güven, sağ sağlim geleceğim ve seninle oyun oynayacağız. Tamam mı?”

Bu sözleri duyan kömür karası gözlerde ilk kez ışıldama oldu ve yüzünde bir gülümseme belirdi. “Tamam o zaman, söz verdin ama unutma!” diyerek tekrar babasına sarıldı küçük çocuk.

Annesi “haydi yatağa, önce yüzünü yıkayalım ama” diyerek çocuğu banyoya götürdü. Çocuğun yatmasını bekledi genç adam. Karısı endişeyle yanına geldiğinde o da son derece düşünceli görünüyordu.

“Merak etme” dedi karısına “ bu sefer her şey farklı olacak” ve karısının bir şey demesine fırsat bırakmadan kapıyı açıp gitti.

Acı haber tez duyulur, öğleden sonra kapıyı yumruklayan komşuları madende kaza olduğunu haber verdiler. Telaş içinde madenin olduğu yere koştu işçilerin yakınları.

Oraya vardıklarında, ambulanslar ve kurtarma ekipleri ile doluydu her yer. Ve kömür karası adamlarla. İçlerinden biri oradan oraya koşuyor, birilerini kucağında taşıyor, ambulansa yaralıyı teslim edip, tekrar madene geri gidiyordu.

Hemen kocasını tanıdı genç kadın. Hayatında hiç bu kadar rahatladığını hatırlamıyordu. Telaşlı koşuşturmanın ardından, onu da ambulansla götürmek üzereyken, karısını gördü ve “İyiyim” dedi sadece.

O gün maden gerçekten de göçük tehlikesi atlatmıştı. Televizyon kanallarında  “genç bir maden işçisinin kazadan hemen önce yetkilileri ve arkadaşlarını uyardığı ve alınan önlemler sonucu, kazanın can kaybı olmadan atlatıldığı” haberi veriliyordu.

Hastanede ropörtaja giden muhabirlerin “nasıl anladınız kaza olacağını?” sorusuna, “oğlum rüyasında görmüş” diye cevap verdi, hafif yaralarla olayı atlatan genç adam.

“Maden işçiliği babadan oğula geçer bizde, ben de oğlumun yaşında rüyamda babamın madendeki patlamada öleceğini görmüştüm. Babama söyledim ama beni dinlemedi maalesef. Ben oğlumu dinledim” diye anlatıyordu, yatağın yanında oturan kömür gözlü oğluna sarılarak. “Ben oğlumu dinledim.”

Çimen Erengezgin 

 
Toplam blog
: 164
: 608
Kayıt tarihi
: 08.09.11
 
 

Yazar ve Yoga Eğitmeni ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara