- Kategori
- İlişkiler
Bir metaforla hayat muhasebesi

Yıllar önce sevgili Doğan Cüceloğlu' nun bir konferansına katılmıştım. İnsan ve yaşam üzerine duygu ve düşüncelerini paylaşırken hala aklımda kalan güzel bir soruyla salonda bulunan konukları düşünmeye sevk etmişti. Bu yazıya onun metaforik sorusuyla başlayarak girmek istiyorum:
" Şimdi gözlerinizi kapayın ve kendinizi kendi mezarınızın önünde hissedin. Karşınızdaki mezar taşında adınız, soyadınız, doğum tarihiniz arada (-) işareti ve ölüm tarihiniz var. Ne hissedersiniz? "
Allah okuyan herkese uzun ömür versin ama dilerseniz siz de şu an aynı soruyu birkaç dakikalığına gözlerinizi kapatarak kendinize sorabilirsiniz.
Ve dedi ki: " Hayatınızı ne adınız,soyadınız ne de doğduğunuz ve öldüğünüz tarih anlatır. Hayatınızın anlamı o aradaki (-) işaretinde gizlidir."
Nasıl bir hayat sürdünüz? Bu hayatın ne kadarında siz vardınız? Yaşadığınız hayattan memnun musunuz?
Ve devam etti. " Bu soruya verilebilecek üç cevap vardır" :
Birincisi..." Ben bu hayatın hiçbir yerinde yoktum. Hayatım hep başkalarının isteklerini gerçekleştirmeye çalışmakla, onların düşüncelerini dikkate almakla ve benden beklentilerini karşılamakla geçti. Hayal ettiğim, istediğim hiçbir şeyi yapamadım. Şimdi düşünüyorum da aslında yapmak istediğim, farklı olmasını istediğim ne kadar çok şey varmış. Hayallerimi takip edecek cesarete ya da kararlılığa sahip değilmişim.Kendimi mutlu hissetmiyorum! "
İkincisi... " Bu hayatta yalnız "ben" vardım. Hayatıma kimseyi karıştırmadım. Dilediğim gibi yaşadım. Başkalarının duygu ve düşünceleri, benden beklentileri beni hiç bağlamadı. Bu yüzden uzun süreli ve sağlam temelleri olan aile, arkadaşlık, dostluk gibi ilişkilere hayatımda çok yer olmadı. Kendi isteklerim, kendi arzularım, kendi duygularım önemliydi. Şimdi bakıyorum da, bazı pişmanlıklarım var! "
Üçüncüsü...." Evet, bu hayatta ben vardım, benim sevdiklerim vardı. Kendimi feda etmedim ama sorumluluklarıma da sırtımı çevirmedim. Sevdiklerim ve beni sevenler vardı. Onlarla yaşadığım güzel anılarım... Hayatta her istediğime ulaşamasam da, aldığım nefesin ve yaşadıklarımın kıymetini bildim. Paylaşım dolu, mutlu ve doyumlu bir hayat sürdüm. Evet, bu hayat benim! "
Verdiğimiz cevabın hangisi olduğunu bir tek biz biliyoruz. Objektif bir değerlendirme ve canımızı biraz acıtsa da kendi kendimizle yapacağımız bir yüzleşmeyle hayatımızın bundan sonrasını şekillendirebiliriz. Daha vakit dolmadı, hala (-) nin içindeyiz.
Cüceloğlu Hoca' yı çok severim. Yazıma onunla başladım ve yine anlatımına hayranlık duyduğum bir yazarla, Murathan Mungan' la bitireyim:
“Hepimiz varoluşumuza bir anlam ararız. Kundak ile kefen arasındaki şeyin adı ömürdür, hayat değil. Hayatı biraz da kendimiz yaparız"