- Kategori
- Gündelik Yaşam
Bir özür yetmez!
Orhan Veli’nin şiirindeki Süleyman Efendi’nin en büyük derdi, ayağındaki nasırdı.
Allah’ın adını bile kundurası vurduğu zaman anarmış.
Bizim de en büyük sıkıntımız, ne yapıp edip gündeme gelmeyi başaran aydınlarımız(!) oldu.
Şimdi yine, ‘bir gurup Türk aydını’ bildiriler hazırlayıp imzalar atıyor.
Ermenilerden özür diliyorlarmış.
Memleketimizin bütün sorunları bitti, yatıp kalkıp şimdi bu imza kampanyasını konuşur olduk.
Yazılı ve görsel basında artık ‘onlar’ var. Onları konuşup, onları tartışıyoruz.
Dedim ya, ne yapıp edip mutlaka gündeme gelmeyi başarıyorlar.
Polisin haksız yere insanları öldürdüğü iddiaları gündeme gelir ama bu ‘aydın’larımızın kılı kıpırdamaz.
İnsanlarımız, sorgusuz sualsız aylardır gözaltında tutulur ama ‘aydın’larımızın haberi olmaz.
“Bir insan –suçlu da olsa- hakim karşısına çıkarılmadan aylarca cezaevinde tutulamaz” demeyi içlerine sindiremezler.
Ama, yüz yıl önce yaşanmış fakat neyin ne olduğu tarihçiler tarafından bile henüz net olarak açıklanamayan olaylar için imza kampanyası başlatırlar.
Sadece seçimden seçime Amerika’da hatırlanan, Ermeni diasporası dışında da kimsenin ilgilenmediği bu konu, en çok bizim ‘aydın’ları üzer.
Hele hele gündemden azıcık düşüp TiVi programlarından ayrı kaldıklarını hissettikleri anda patlatırlar bir ermeni yumurtası. Pişir babam pişir.
Bakın göreceksiniz. Bunun sonu, sadece Ermenilerden özür dilemekle kalmayacak.
Bunun gibi bir sürü konu bulacaklar, bizi içerden vurmak, emellerine(!) ulaşmak için.
Hazırlıklı olun.
Yakında, Çanakkale’de olanlar için İngiliz, Fransız ve Anzaklardan ..
Ege bölgesinde yaşananlar için Yunanlılardan…
Sarıkamış için Ruslardan…
Durmak yok, ihanete devam deyip, Almanlardan, İtalyanlardan da özür dilemek için kampanya başlatırlar.
Ne diyordu şair;
“Kundurası vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allah’ın adını”
Bravo bu ‘aydın’lara.
Beni de imana getirdiler.
Onları her gördüğümde, “Aman Allah’ım. Yine ne yumurtlayacaklar acaba” diyerek rabbimin adını sıkça anar oldum!