Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '09

 
Kategori
Siyaset
 

Bir partinin kapatılması, tüm partilerin kapatılması gibidir!

Bir partinin kapatılması, tüm partilerin kapatılması gibidir!
 

Türkiyede parti kapatma eylemi Cumhuriyetin kuruluş yıllarında başlar. CHP, tek partiçiliğine karşı ilk muhalalif hareket, Kurtuluş Savaşının kahramanlarından biri olan Kazım Karabekir ve arkadaşlarının kurduğu Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasıdır. (17 Kasım 1924)

Partinin tüzüğü ve partiyi kuran insanlar, aslında CHP'nin savunduğu ilkelerden uzak insanlar değil. Cumhuriyetçilik, hakçılık, laiklik... hepsi Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasında da geçerli.. Sadece bir fark var; bu yeni muhalefet partisi halkın dini inançlarına da saygılı olacağını ifade ediyor.

Ancak partinin ömrü kısa olur, kurulduktan bir yıl sonra kapatılır..Nedeni de bugün parti kapatmaların temel nedeni olan, "bölücülük ve irtica" suçlamaları. Parti, daha bir yıllıkken, Şeyh Said isyanıyla bağdaştırılır. Üstelik partinin başında Kazım Karabekir Paşa gibi, Doğu cephesinde ve Cumhuriyetin kuruluşunda büyük katkı vermiş bir insan olduğu halde. (5 Haziran 1925)

İkinci deneme, Tek Parti iktidarının kontrolsüz gidişine son vermek, bir parça da İsmet Paşa'nın törpülenmesi amacıyla bizzat Atatürk tarafından kurdurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası"dır. Kurucusu yine dönemin önemli isimlerinden biri olan Ali Fethi Beydir.(12Ağustos 1930)

Önceki örneğinde olduğu gibi Serbest Cumhuriyet Fırkası da adında "cumhuriyet" bulunan ve Cumhuriyetin temel ilkelerine bağlı bir partidir. Şu farkla ki, Ali Fethi Bey gibi Paristen dönmüş biri, gelişen dünya şartlarında ekonomik özgürlüğü ve serbetliği savunuyor. Yani, Serbest Cumhuriyet Fırkası, Türkiyedeki CHP'nin elinde tuttuğu "tekelci" ekonomik yapıyı tehdit ediyor.

Bizzat Atatürk tarafından kurdurulduğu halde, bu partinin de ömrü kısa oluyor. Özellikle İzmir halkının CHP yönetiminden bunalmışlığın sonucu olarak, bu partiye gösterdiği büyük ilgi, CHP'nin kodamanlarını korkutuyor ve parti aleyhine Atatürk'e ispiyonlar başlıyor. Sonuç; yeni parti daha ayaklarını yere basmadan kapanışını ilan ediyor. (17 Kasım 1930)

Demokrasinin temel kuralı şu olmalıdır: "Bir partinin kapanışı, bütün partilerin kapanması gibidir".. Bu temel ilke böyle kabul edilmiş ve benimsenmiş olsa, aradan geçen bunca yıla rağmen, bugün hala partiler kapatılıyor olamazdı. Bunu herkesten önce, siyasiler kendileri engelleyici tedbirleri alarak sağlarlardı.

Oysa, hepimiz biliyoruz ki, son örneği olan DTP'ye gelinceye kadar bu ülkede 60 küsür parti kapatılmıştır. Bu ülkenin demokrasisi aslında bir "mezarlık demokrasisi" haline getirilmiştir.

DTP'yi Anayasa Mahkemesi kapatmadı. Mahkeme başkanı Haşim Kılıç'ın da bağıra bağıra söylediği gibi, siyasi partilerin kapatan Anayasa Mahkemesi değil, Anayasa'dır. Buna rağmen, 12 Eylül darbesinin ürünü "darbe anayasası" bir türlü değiştirelememiştir. Değiştirmenin önündeki en büyük engel de, tarihte olduğu gibi yine CHP'nin ta kendisidir.

Demek oluyor ki, DTP'yi kapatan, aslında CHP'dir.. Bu zihniyet, AKP'yi de kapatmak için can atıyor. Şimdilik "muhalefet kardeşliği" içerisinde olsalar da ilk fırsatta MHP'yi "partiler mezarlığına" götürmekten geri durmaz.. Çünkü, onun mayasında "Tek Partilik" vardır.

Ben hep söylüyorum; CHP bugünün çağdaş demokrasisinin partisi değildir. Örnekleri Avrupada çoktan "siyasi kadavra" olmuş, faşizan dönemlerin partisidir. Gölgesinde ne bir ot, ne bir canlı yaşayamaz..

Bu ülke, CHP zihniyetinden kurtulmadıkça; CHP'yi kendi hazırladığı " partiler mezarlığına" gömmedikçe rahat yüzü göremez... Bu "definin" gerçekleştiği gün, yolumuz açık ve ufkumuz aydınlık olacaktır.

Bunu görelim de, ruhuna bir "fatiha" okumaya bile razıyız...

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..