Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bir Pazar sabahı kabusu

Bir Pazar sabahı kabusu
 

HAYIRLARA VESİLE OLUR İNŞAALLAH


- Artık canım yazmak istemiyor…

- Yazma o zaman.

- Nasıl yani, niye diye sormayacak mısın?

- Niye?

- Kendim yazıp, kendim okuyormuşum da, hiç kimsenin umurunda değilmiş gibi bir hisse kapılıyorum çoğunlukla.

- Yaz, yaz ben okuyorum. Fakat biraz daha spor, konser, kadın-erkek ilişkileri, magazin hatta biraz da cinsellik yaz.

- Ya tamam onları da yazarım, hatta yazıyorum da, ama ben daha çok siyasi analiz yaptığım yazılarımın okunup ses getirmesini istiyor ve bekliyorum.

- !!??

- Bak sen bile yorum yapmıyorsun. Halbuki ben mesela ‘MÜBAREK ŞEHİRLERİMİZ’ başlıklı yazımın patlayacağını sanıyordum.

- Tamam tamam, hemen alınma. En kısa zamanda okuyacağım.

- Ya arkadaşım nasıl bu kadar duyarsız oldun anlayamıyorum. Adını anmanın yasalarımıza göre suç sayıldığı teröristin umut kapısı olduğunu görmüyor musun? Sanki o kadar insanımızın ölümünden TSK ve subaylarımız sorumlu. Eski katillerin tanıklığıyla komutanlar, rektörler, milletvekilleri, yazarlar, gazeteciler, yurtseverler hatta bir siyasi parti başkanı içerde. Bunlara rağmen bir de üstüne üstlük neredeyse İmralı yeni kıblemiz (hâşâ) olup çıktı başımıza.

- E normal…

- Nasıl normal kardeşim, çıldırtma insanı.

- Normal tabi. Sırf biri doğdu diye, yaşadı diye, hatta şiir okudu diye bazı şehirleri mübarek ilan edersen, üstelik bu ilanı hükümetin en modern, en Avrupalı yüzüne yaptırırsan, birileri de adamın yattığı adayı Kıble! yapar.

- (Çok mutluyum Allah’ım yazımı okumuş) Sonra?

- Sonrası malum. Çok yakında ‘İmralı Kuşçusu’ ve ‘Kelebek (Ada’dan kaçış)’ isimli romanları, keleş şeklinde bibloları ve ‘Serok Tespihleri’ni piyasada satılırken görürsen şaşırmayacaksın.

- Hay ağzına sağlık, işte tamam da bunları anlatmaya çalışıyorum. Saddam’ı, Kaddafi’yi, Bin Ladin’i tarafsız bir biçimde yargılamak yerine hunharca katleden Amerika İmralı canisini niye öldürülmemek kaydıyla bize teslim etti, bunları düşünmek lazım.

- (Sırıtarak) Düşün, düşün sonu yok bu işin…

- Vaz mı geçelim? Teslim mi olalım? Senin milliyetini, milliyetçiliğini ayaklar altına alıp, kutsal saydığımız her şeyi aşağılıyorlar görmüyor musun? Milli takım forması nedir? Kutsaldır. Onun kaptanına bile ‘Aslında ben Türk değilim’ dedirtiyorlar. Rahatsız olmuyor musun?

- Biraz rahatsız oluyorum sonra geçiyor…

- Nasıl geçiyor?

- Biraz Acun biraz Drogba, biraz Fatmagül biraz kömür, biraz Hürrem biraz makarna, idare ediyoruz işte.

- Ülke ve geleceğimiz elden giderken…

- Ya yazar kardeş, sen de tutturmuşsun ülke, ülke diye. Bu millet istedikten sonra elden gider elbet, yeter ki Fener şampiyon olsun.

- Cumhuriyet?

- Yenisini kurarız.

- Özgürlük, tam bağımsızlık?

- (Umursamaz bir tavır ve ses tonuyla) Biii şey olmaaaz. Bak zaten Cumhurbaşkanımızın ve başbakanımızın hanımlarının başı örtülü, Cuma namazlarına da gidiyorlar.

- Devlet idaresi ile ne ilgisi var?

- Ne bileyim, ilgisi vardır herhalde. Baksana, Başbakanımız ulemaya danışın diyor, melelere maaş bağlanıyor, Bakanımızın biri ‘dini kanaat önderleri’ ile toplantı yapıyor, il milli eğitim müdürleri veli toplantısını artık camide yapıyor.

- Ya çağdaşlık?

- Ya yazar kardeş senin de hiçbir şeyden haberin yok. Artık moda Türkiye. Avrupa bile sürekli bize özeniyor, gündemi Başbakanımız belirliyor.

- Kardeşim o işler öyle değil. Bu düzen hep kurmaca, evet Cumhuriyetin yenisini kurabilirsin belki ama onun ismi kafatasçılık! sayılacağı için artık TÜRKİYE olamaz. Olsa olsa, Anadolu Federe Devleti olur. O da bize uymaz.

- Abi, Cim bom Avrupa’da kupayı alsında…

- YETER?!!!

Ter içinde ve eşimin dediğine göre ‘SENİ KANDIRIYORLAR’ diye bağırarak uyanmışım. Hava aydınlanmıştı. Kalktım, kuruyan boğazımı ıslatmak için bir bardak su içtim. Yüzümü yıkayıp balkona çıktım. Balkondaki çiçeklere günaydın dedim, bazılarının yapraklarının üstündeki tozları elimle sildim. Güneş, yazdan kalma bir günün habercisi gibi parıldıyor ve gördüğüm karabasanı unutmamı salık veriyordu sanki. ‘Biraz önce şahit olduklarımın bir rüya olması ne kadar güzel Allah’ım’ diye düşünerek radyoyu açtım. Sekiz haberlerini veriyordu: ‘’Adaya giden İmralı heyeti yaptığı açıklamada, Sayın Abdu…’’

Günaydın’ dedim kendime ve güzel ülkemin, güzel insanlarına. 

 

 
Toplam blog
: 159
: 1303
Kayıt tarihi
: 19.06.12
 
 

1963 yılında Balıkesir'in şirin ilçesi Erdek'te doğdum. Yüksek lisans eğitimimi Dokuz Eylül Ünive..