Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Eylül '10

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Bir Yaşam Manifestosu ve Ötanazi

Bir Yaşam  Manifestosu ve  Ötanazi
 

ezgi umut


Yaklaşık üç yıldan fazla oluyor bu konuyu gündeme getirişim. 2 Haziran 2007 de BİR ALP REEL YAŞAMIŞTI adlı bloğu yazdım. Ötanazi sözcüğünü hiç kullanmamakla birlikte, komada olan hastaların da hakları olduğu konusunu vurgulamaya çalışmıştım.


Bilgisayarın başına geçtiğinde amacım 19 yıl komada kaldıktan sonra uyanan bir Polonya vatandaşı hakkındaki haber üzerine, ilk okur okumaz aklıma geliverenleri dökmekti ekrana. (1) demiştim:


Jan Grzebski, kazayı 1988'de geçirmiş. POLONYA'DA vagon çarpması sonucu komaya giren demiryolu işçisi, 19 yıl sonra uyanmış.(1)
Bu haberi okuyunca yıllar yıllar önce Ankara’daydı sanırım komada uzun bir müddet kaldıktan sonra fişi çekilerek yaşamına son verilen genç; ALP REEL geldi hatırıma. Bir doktor adayı mıydı yoksa ben mi yakıştırıyorum. Cereyan çarpıyor ve komaya giriyor. Zavallı Alp REEL’in komadan kurtulması için nefeslerimizi tutmuş tüm Türkiye onun kurtulması haberini beklemiştik günlerce.
O zamanlar televizyon yoktu, yönlediren akıl karıştıran programlar yoktu. Benim içimde hep bir umut vardı. Hep uyanacak, diye umdum. Uyanınca ailesini yakınlarını tanıyabilecek miydi? Ne romantik bir buluşma olacaktı diye komadaki hasta adına ne hayaller kurmuştum. Ben de çocuktum o zamanlar. Sonra yıllar yıllar sonra fişinin çekildiğini yazdılar.


Alp Reel’in gazetede çıkan fotoğraflarına bakıp bir de şunu düşünürdüm. Acaba konuşulanları duyuyor mu?


19 yıl sonra yaşama dönen Grzebski, "Her şeyi duydum, her şeyi gördüm. Doktorlar bana bir iki ay ömür biçmişti" demiş. Tabi ki Grebzski’nin duymuş görmüş olması rahmetli Alp için geçerli mi değil mi onu bilemem ama önemli bir haber olduğu açıkça ortada.


Bir taraftan her şeyin para ile ölçüldüğü, insan yaşamının hiçbir değerinin bırakılmadığı bu yeni dünya düzeninde; demiryolu işçisinin 19 yıldan sonra komadan uyanması bence bir YAŞAM MANİFESTOSU dur.

İnsanın insana, doğaya, hükümetlere, Birleşmiş Milletlere verdiği bir YAŞAM MANİFESTOSU:
Demek ki doğru bir müdahale özenli bir bakım insan yaşamını uyuyarak da olsa devam ettirebilmekte ve sonunda uyanabilmektedir...
O bloğumdan bir bölümü aktararak başlamalıyım diye düşündüm. Polonyalı işçinin yıllar süren koma sürecinden uyanıp da söyledikleri, anlattıkları komadaki hastaların hakları konusunu gündeme getirmeme neden olmuştu.

Ötanazi nedir? sağolsın WİKİ hemen yetişti imdadımıza.


"Ötanazi (Yunanca: ????????? - ??, eu, "iyi,güzel"; ???????, thanatos, "ölüm"), bir kişinin veya bir hayvanın yaşamını, yaşamlarının dayanılamayacak durumda olarak algılanması sebebiyle, acısız veya çok az acıtan bir ölümcül enjeksiyon yaparak, yüksek dozda ilaç vererek veya kişiyi yaşam destek ünitesinden ayırarak sonlandırmak. Ötanazi uygulaması bu üçü dışında farklı formlarda da olabilir; örneğin pasif ötanaziye kişinin tedavi edilebilecek ama ölümcül bir bulaşıcı hastalığının tedavi edilmeyerek kişinin, pasif olarak, ölümüne yol açılması dahildir."(2)


Polonyalı işçi şanslıymış. Ötanazi ile fişini çekebilirlerdi.


Şimdi burada duralım. Yukardaki tanımlamaya baktığımızda ülkemizde açık semptomlardan teşhişe ulaşılamayan hastalıklarda, hastaya sanki pasif ötanazi uygulanıyormuş diyebilir miyiz? Öyle ya hastalık belirtileri orada ama doktoru hafif yemekler ye bir şeyciğin kalmaz diyerek bir mide kanseri hastalığını atlayabiliyorsa, ya da ölümcül hastalığı teşhis edilmiş hasta şu veya bu nedenle sağaltım umulan ya da ömrünün geri kalan bölümünün biraz daha kaliteli geçmesini sağlama olasılığı olan ilaç ve operasyonlardan yoksun kalıyorsa bu da bir çeşit pasif ötanazi değil midir?Ya da ölümcül hastalıklara yol açtığını bile bile sigara içmek de bir çeşit pasif ötanaziye girer mi?


Artık birey olarak insanın değeri kalmadı. Alp Reel 'in yaşadığı yıllarda biraz vardı. Her şeyin değerinin para/ mal, para/ saat, para/gün ile ölçülür oldu. Maliyeti şu kadar. Tamam aileden onay alalım ve fişini çekelim.

Ne tuhaf bir dünyaya dönüştü gezegenimiz. Bir yanda yaşam çabası veren komada insanlar öte yanda kendisiyle birlikte yanında bulunanları da öldürmeye çekinmeyen intihar bombacıları ve emperyalist yayılmacıların yeni dünya düzenindeki temelinde açgözlülük yatan kanlı savaşları.

Burada ötanaziyi tartışıyor olmak bile bu bağlamda acıtıyor. Yaşamak herkesin hakkı.

Ötanazi belki tek şartla. Bilinci yerinde olan ölümcül hastalığın acılarına ( fizyolojik) artık dayanamayacağına kendisi bilinçli olarak kanaat getiren kişiler için düşünülebilir (mi?) Burada kişinin özgür iradesi söz konusu. Başkalarının onun hakkında karar vermesi ise , yıllar sonra uyanan Polonyalı örneğini düşündüğümüzde, çok büyük haksızlık gibi gelmiyor mu size de?

O zaman yaşamın bu kirliliklerine duyulan psikolojik acılar ne olacak?


ezgiumut 2010 9 13


http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=44195

(1) http://www.milliyet.com.tr/2007/06/02/yasam/yas11.html
(2) http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%96tanazi

 

 
Toplam blog
: 566
: 1338
Kayıt tarihi
: 11.07.06
 
 

Edebiyatla ilgileniyorum. Ayrıca amatörce belgesel film çalışmaları yapıyorum ve kültürel etkinlikle..