- Kategori
- Gündelik Yaşam
Biraz saygı
İçinde bulunduğumuz enformasyon çağının en önemli özelliğidir hızlı gelişme ve hızlı değişim. Her alanda yaşanan bu hızlı gelişmeler şüphesiz hayatımıza çok çeşitli rahatlıklar sunuyor. Ancak çağımızın bize sunduğu bütün bu kolaylıkların ve rahtlıkların yanında bazı olumsuzlukları da olduğu; insani değerlerimizin en önemlisi olan insana saygı anlayışında aşınmalara sebep olduğu gerçeğini göz ardı etmemek gerek. Hemen her gün şahit olduğumuz olaylar, insanlar arasındaki ilişkilerin sınırlarını giderek daraltıyor. Komşuluk ilişkilerinde gereken saygı ve samimiyet yok. Hala apartman hayatının kurallarını bilmeyen insanların sayısı pek de az değil. Her türlü vasıtayla yolculuk etme adabı, yolda yürüme adabı, sosyal ilişkiler, iş ilişkileri vs. yani yaşantımızın aslında büyük bölümünü oluşturan bir çok parçada temeli insana saygıya dayanan eksiklikler.. Ve yine tamamen insana saygı temellerine dayanan trafik kurallarına uyma sorunları.. Aynı otobüste yolculuk yapan insanların bir kısmı saygıya değil kavgaya meyilli. Büyüklere saygıyı bırakın, işi büyükleriyle alay etme noktasına getiren gençler hiç de azımsanacak gibi değil. Günlük hayatımızda yaşadığımız, önemsiz gibi görünen (aslında çok önemli) bir çok olaya bağlı olarak kabahatler yasamız var. Bu yasalar ne kadar uygulanıyor? Ya da niye uygulamıyoruz? Neymiş efendim, işlerlik kazandırılmıyormuş… Yaptığımız bir şeyin kabahat olduğunu, yanlış olduğunu anlamamız için ille yasa mı çıkması gerekiyordu? Doğruyu yanlışı ayırt etmekten aciz miyiz? Sürekli devlet mi hatırlatacaktı bize yanlışlarımızı? Hadi devlet hatırlatsın, hatırlattı da. İşlerlik kazandırılmasını da devletten bekliyoruz. Peki niye biz kendiliğimizden uymuyoruz bu yasalara? İşte bu kabahatlerden bazıları : Başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültü yapmak. Sarhoş olarak, başkalarının huzur ve sükunu nu bozacak şekilde davranmak. Mal ve hizmet satmak için başkalarını rahatsız etmek. Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmadan meydan, cadde, sokak ve yayaların geçtiği kaldırımları işgal etmek ve buralarda mal satmak. Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmadıkça meydan, cadde, sokak ve yaya kaldırımları üzerine inşaat malzemesi yığmak. Kapalı alanlarda sigara içmek. Çevreyi kirletmek. Vs… Yasaya rağmen hala bir çok insan devam etmiyor mu bu yanlışlara? Yasaları çiğnemeyi kar sayanlar, açıkgözlük sayanlar medeniyet, insanlık ve saygı sözlerinden ne anlıyorlar acaba?
İyi insan olmak için ya çok çaba sarf etmiyoruz ya da hiç çaba sarf etmiyoruz. Hoş görü ve samimiyetimiz giderek azalıyor. İnsanlar gittikçe yalnızlaşıyorlar. Aslında hayatımızı karşılıklı sevgi ve saygı temeli üzerine oturtup, diyalog köprülerini her zaman açık tutmak bu kadar zor mu? Kendimize beklediğimiz anlayış ve saygıya başkalarının da ihtiyacı olduğunu kabul etmek bu kadar zor mu? Yalnızlıktan, içe dönüklükten sıyrılıp insan ilişkilerimizi geliştirmeye çalışmak ve işe bir tebessüm, bir “merhaba” ile başlamak bu kadar zor mu? Konuşmalarımızda ve davranışlarımızda biraz daha dikkatli olmak bu kadar zor mu?
Bilgi toplumları arasındaki yerimizi almamızda insani değerlere sıkıca sarılmamızın çok önemli bir rolü olacağı asla unutulmamalıdır.
Erol Güldiken