- Kategori
- Gezi - Tatil
Birgi'yi mutlaka görmelisiniz

Geçtiğimiz hafta sonu, İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nin düzenlediği bir geziye katıldık. Hava öylesine sıcaktı ki, bir ara geziye gitmemeyi bile düşündük. Ama gezi Ödemiş, Birgi ve Gölcük'e düzenlendiği için o sıcağa katlanmaya değer dedik ve yola çıktık.
Ödemiş, İzmir'e 1.5 saat uzaklıkta, patatesi ve dokumaları ile ünlü büyük bir ilçe. Birgi de, Ödemiş'in küçük bir beldesi. Gölcük ise, 2150 metre yükseklikte kurulu, çevresi çam ormanları ile çevrili krater gölü çevresindeki bir dağ köyü.
Gezmeyince çevrenizdeki güzellikleri göremiyorsunuz. Yıllardır İzmir'de yaşıyorum, Ödemiş'e de birkaç kez gittim ama Birgi'yi görmemiştim. Birgi Belediye Başkanı M. Cumhur Şener, bize rehberlik yapıp beldedeki tarihi yerleri gezdirince, bugüne kadar neleri kaçırmış olduğumu da görmüş oldum.
Tarihi yapısıyla adeta bir kentsel müze görünümündeki Birgi, tarihi ve kültürel yapısının bozulmaması için kentsel sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmış bir belde. ÇEKÜL Vakfı ve Mimar Sinan Üniversitesi'nin çabalarıyla tarihi evlerin restorasyonu yapılıyor. Korunması gereken o kadar çok ev ve cami ve medrese var ki, hepsi de bir dünya mirası kadar önemli.
İlk yerleşimin M. Ö. 3 binli yıllara kadar indiği biliniyor. Bölgede Hypaiapa antik kentinin kalıntıları, Lidya, Pers, Bergama, Roma ve Bizans dönemine ait izler var. 14. yüzyılda Türkler tarafından ele geçiriliyor ve Birgi adını alıyor. 19. yüzyıl başlarında yapılan Çakırağa Konağı, 1554 yılında Sultan 2. Selim'in hocası Ataullah Efendi tarafından inşa edilen Birgibi Mehmet Efendi Medresesi, Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından 1308-1312 yıllarında inşa edilen Ulu Camii, 1310 yılında yine Aydınoğlu Mehmet Bey'in kız kardeşi için yaptırılan Sultan Şah türbesi, , 1663 yılında inşa edilen Derviş Ağa Camii, 1762 yılından kalma Karaoğlu Camii ve çeşmesi ile Bizans döneminden kalma taş ve harç kullanılarak yapılan Kule, hala ilk günkü ihtişamlarını koruyorlar.
Yöredeki evlerin hemen hemen hepsi çivi, yapıştırıcı gibi malzemeler kullanılmadan taş ve harç ile yapılmışlar. Ahşap ve taş binalar, aradan geçen yıllara rağmen sağlamlıklarını koruyor ve hala yöre insanlarını içinde barındırıyorlar.
Yöre halkı geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlıyor. Lezzetli incirleri, şekerlemesi de yapılan kestanesi ve cevizi çok ünlü. İrimağzı olarak adlandırılan bölgede yetiştirilen incirler kalite, nitelik ve aroma bakımından dünyada ilk sırada yer alıyor. Piknik yerleri ve çay bahçeleri ile de çok ünlü olan Birgi, yakınındaki beldelere göre sıcak yaz günlerinde bile daha serin bir iklime sahip. Yatılı olarak kalmak isteyenler için, otantik el işleriyle döşenmiş pansiyonlar mevcut ve fiyatları da diğer turistik yörelere göre bir hayli uygun.
Kentin gürültüsünden ve sıcağından kaçmak isteyenler için hem dolu dolu tarihi bir müze, hem de lezzetli yöre yemekleri, sebze ve meyveleri ile oldukça cazip bir tatil yeri olan Birgi'de tatil yapılır diyorum. Hatta daha da ileriye gidip, burada yaşanılır diye düşünüyorum. Bu düşüncemi Belediye Başkanı Cumhur Şener'e söylediğimde, "Buranın oksijen dolu havasıyla, insan ömrü uzuyor. Sağlıklı ve dinç kalıyorsunuz. Size hemen satın alabileceğiniz bir taş ev bulalım" dedi ve inanın ben de düşünmeye başladım. Ömrümün uzaması için değil, huzurlu, sakin ve doğası bozulmamış bir yer bulduğum için yakın bir gelecekte yerleşebileceğim bir belde olduğuna inanıyorum.
Tatilimi nerede geçireceğim diye soranlara, hararetle öneririm.