- Kategori
- Kent Yaşamı
Biz de "kaymak" istiyoruz

Erzurum, tarihinin en büyük fırsatıyla karşı karşıya. 2011 kış olimpiyatları ile dünyanın bir çok ülkesinde adı bilinen bir kent halini alma şansı var.
Aklımızdan çıkarmamamız gereken bir konu UNIVERSIADE organizasyonu olan olimpiyatların dünyada normal olimpiyatlar kadar ilgi görmediğidir. Bir düşünün mesela Torino, Saltlake, Pekin, Sidney ya da Atina’yı hatırlıyoruz. Ancak daha bu yıl yapılan UNIVERSIADE kış olimpiyatlarının dünyanın hangi şehrinde yapıldığını çoğumuz bilmiyoruz. Çünkü diğer spor organizasyonları gibi çok fazla talep görmüyor.
Bu örneğe baktığımızda bu tür organizasyonların doğrudan şehrin değil de ülkenin tanıtımında rol oynadığını söyleyebiliriz. Tanıtım başka bir konu. Erzurum'da öyle bir hava estirildi ki sanki dünyada en çok tanınan şehirler listesine girecekmişiz ve bunun ücretini de peşin olarak almaya başlayacakmışız gibi bir hal var. Düşünün bir kere kararın açıklandığı gece burada bayram havası vardı. Esnaf şimdiden 2011'de ne tür çalışmalar yapılabileceği ile ilgili hayaller kurmaya başladığını tahmin edersiniz.
Fakat memleketimin insanı her zamanki gibi yine yanıldı yine aldatıldı. Şehrimizin farklı yerlerinde yabancı dev sermayeli firmalar şimdiden gerekli alt yapıyı oluşturmaya; işletmelerinin binalarını kurmaya başladılar. Doğrudan havaalanından kayak tesislerine çıkan yollar yapılmaya başlandı. Bütün bu çalışmaları görünce işkillenmemek mümkün değil. Dünyada yapılan bütün büyük organizasyonlarda (Hac da buna dahildir.) Amerikan şirketlerinin ne denli ciddi bir kazanç sağladığı yadırganamaz bir gerçektir.
Yazdıklarıma bakıp Amerikan karşıtı biri olduğumu düşünebilirsiniz. Asıl karşı olduğum yabancı sermayenin ülkemizde kendine her durumda pazar alanı açıyor olmasıdır. Bunun hangi ülke olduğu çok ta önemli değil.
Anlayacağınız buradan bize ekmek yok gibi görünüyor. Müsabakaları seyretmek için biletlere vereceğimiz paralar da cabası. Şu tarz ifadeleri şimdiden duyar gibiyim: “Tüm Erzurumluları bekliyoruz. Bu ülkemiz için oldukça önemli bir yarışma.”
İyi de bunları neden anlatıyorsun? diye sorabilirsiniz. Amacım artık kendi ülkemizde yaptığımız bir çalışmadan kendi memleketimizin -şehri geçtim ülkemizin- insanlarının da ekmek yemesi gerekliliğini vurgulamak. Bizim pazarımızda kaymağı başkaları yemesin. En azından ciddi anlamda doldurabileceğimiz kalifiye olduğumuz alanları başkalarına bırakmayalım.
Nasıl mı?
Daha vaktimiz varken ciddi planlar yaparak ve yerli girişimcilere gerekli devlet desteğini vererek. Bu ifadelerin altında yatan düşünce “her şeyi devletten beklemek” düşüncesi değildir. Sadece dışardan gelenlere ağzını açıp bakarken önümüzden ekmeğimizi götürmelerine göz yummayalım diyorum. Bu konuda devlet de kendi insanının gözü kulağı olsun.