Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '15

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Biz gerçekten biz miyiz?

Biz gerçekten biz miyiz?
 

Carl Gustav JUNG


http://hipnozvemutluluk.com/2015/02/biz-gercekten-bizmiyiz/ 

Kendini göremeyenin hayatı bulanıktır. Kendini görebilme cesaretinde bulunanlar ise kendi muratlarına erenlerdir. Sadece DIŞ ALEME BAKAN RÜYA GÖRÜR, İÇİNE BAKANLAR İSE UYANIR, kendini keşfeder.

Carl Gustav JUNG(1875-1961)

Zaman zaman oldukça bilgili ve yetkin olduğunuz konularda öyle kararlar verir öyle şeyler yaparız ki; deyim yerindeyse dibine kadar çuvallar ya da tam tersi hayatımızda ilk kez karşılaştığımız bir durum karşısında öyle kararlar verir öyle eylemlerde bulunuruz ki; o başarının tadını ömrümüz boyunca unutamayız. Ve her iki halde de ”ya ben bunu nasıl da yaptım?” diye düşünür dururuz. Ya da toplumun son derece farklı katmanlarından, farklı kültürel ve sosyal yapılarından gelen insanların, belli bir güdüleme olmadan ortak tepkime vermelerine de şahit olmuşsunuzdur. Bunlar sadece basit bir yüksek bir özgüven meselesi ya da sürü psikolojisi denilerek açıklanabilir mi?. Belki de davranış bilimcilerin buna verecek bir cevapları vardır. Ama ben biraz daha farklı bir yönden konuyu gündeme taşıma niyetindeyim.

Yüzyıllardır tartışılan ve merak edilen bir konudur: Nedir içimizde olan ya da içimize bakmayı başarabildiğimizde nedir gördüğümüz.? Ya da şu içimizden gelen ”ses” Tarih boyunca bunu bulduğunu ya da farkettiğini iddia eden yüzlerce binlerce kişi ve öğretileri olmuştur. Buda’dan, Hz.Mevlana’ya, Yunus’dan Hallacı Mansur’a, Zen öğretisinden Hermetik öğretiye kadar, bu hep konu edilmiştir. Hepside bu “farkındalık”, ”gerçeklik” vs diye isimlendirdikleri veya buldukları şeye diyelim, muhtelif tanımlamalar getirmişler muhtelif adlar takmışlardır. Kimi ilahi bir güce bağlamış, kimisi de bunun sayesinde ilahi olanla bir bağlantı kurduğunu öne sürmüştür. Burada bunların ayrıntısına girmeyeceğiz. Ancak benim de kafamı kurcalayan hep bu olmuştur. Nedir bu içimizdeki ”ben” nedir bu ”gerçeklik” ya da ”farkındalık” genel tanımlaması altında kastedilen ”ŞEY” daha önceki farkındalık ve gerçeklik makalelerimde de bu konuyu tartışmaya açmıştım kendimce. Tam da bu aşamada oldukça ilginç bir o kadarda düşündürücü bazı bilgilere ulaştım (Belki de sizlerin çoğuda bundan haberderdir) ve sizlerle paylaşmak istedim. Bu konularla uğraşırken aklıma şu sorular takılıyordu. Bilim bu kadar ilerlemişken özellikle nöroloji ve bilgisayar programları buna ilişkin beyin aktivitesi gözlemlenememiş miydi hiç? Aradığım yanıtlardan en sağlamı geçenlerde izlediğim bir belgeselde ve bunların yol göstericiliğinde yaptığım araştırmada karşılaştığım birkaç makalede önüme dökülüverdi.

1 – Ohio Üniversitesinde bir psikolog bir deney yapıyor, bu deneyde bir köpek ve gönüllü öğrenciler kullanılıyordu. Deneklere bir frizbi atılıyor ve yakalamaları isteniyordu. Tabi ki köpek bunu bir oyun olarak algılamış ve içsel güdülerine göre tipik hareketlerle frizbiyi yakalayıp getirmişti. İnsanlara ise oyuna başlamadan önce ne yapacakları ve planladıkları soruldu. Herkes kendince stratejisini anlattı ve oyun başladı(Bu arada deneklerin hepsine birer kamera takılmıştı). Daha sonra görüntüler bilgisayara aktarılarak modellendi ve ortaya oldukça ilginç bir sonuç çıktı. İnsanlar ne planlarsa planlasınlar hepsi de birbirinin aynı hareketleri yaptıkları hatta köpeğinkiyle bile uyumlu bir görüntü sergiledikleri ortaya çıktı. Bu deneyi düzenleyen akademisyen programın sonunda şu şekilde görüşünü açıklıyordu ”Bizler bilincimizle ne düşünürsek düşünelim bizi yönlendiren evrensel ve ortak bir düşünce hareketlerimizi güdülüyor.!”

2- Berlin Tıp Fakültesi nden Nörolog John Dylan HAYNES gönüllüler üzerinde karar verme mekanizmalarını inceleyen bir MR görüntüleme deneyi düzenliyor. Bu deneyde deneklere tarama cihazında oldukları sürece belli konularda karar verdiklerinde ellerine verilen butonlara basmaları isteniyor, her basıldığında oluşan sinyaller bilgisayarda modelleniyor ve MR tarama sonuçları ile karşılaştırılıyor. Çıkan sonuçlar hayli ilginç. Karar verme sürecindeki klasik beyin aktiviteleri başlamadan önce beyinde başka bir faaliyet daha tesbit ediliyor. Yani biz bilincimizle düşünüp karar vermeden önce beynimiz kararını vermiş oluyor !

3-  Bilinç üzerine araştırmalarıyla ünlü Benjamin LİBET (1916 – 2007) EEG (beyin dalgaları aktivitelerini gösteren cihaz) dalgaları üzerinde yaptığı çalışmalar sonucunda şu kanıya varıyor ”Hedeflenen şey (karar/eylem vs) ortaya çıkmak için, hareketin başlamasından saniyenin yaklaşık beşte birlik bir zaman dilimi öncesinde beynimizin harekete geçtiğini farkediyor. Yani, belli bir harekete karar vermeden önce beyinde bir aktivite başlıyor ve biz o hareketi yapıyoruz !

Özetlemeye çalışırsak bu deneyler gösteriyorki, bilinçaltımızdan ya da altbeyin den ya da içimizdeki “ben” den adını ne koyarsanız koyun oradan gelen ”komutlara” göre hareket ediyor ve hayatımızı şekillendiriyoruz!!!

Sonuç olarak ”biz yaptığımız şeylerden bahsederken gerçekten bizim yaptığımız” şeylerden mi bahsediyoruz ?? Morgan Freeman’ın o belgeselde söylediği gibi bilincimiz gerçekten özgür mü?.. Ya da biz kendimizi bilinçlimi zannediyoruz!!

Değerli dostlar bu yazıyı hazırlarken alıntı yaptığım ve faydalandığım kaynakları aşağıda veriyorum, sizlerin de bu konuda paylaşmak istediği bilgiler varsa lütfen benimle iletişime geçin minettar kalırım.

Sonsuz sevgi ve saygılarımla,

Kaynakça:

Joe Vitale Zero Limit

Discovery Science Worm Hole serisi

http://en.wikipedia.org/wiki/Benjamin_Libet

https://sites.google.com/site/hayneslab  (Lab)

www.berlin-can.de (Berlin Center for Advanced Neuroimaging)

 

  

 
Toplam blog
: 22
: 278
Kayıt tarihi
: 01.09.14
 
 

1963 Yılında İstanbul'da doğdum. Üniversite Eğitimimden sonra (Marmara Üniversitesi İktisat) yakl..