Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

14 Eylül '08

 
Kategori
Blog
 

Blog' a hoşgeldin diyemiyorum...

Blog' a hoşgeldin diyemiyorum...
 

Her şeye rağmen sessiz sedasız ayrılıp <ı>gittin aramızdan. Bahçe kapısının anahtarını bile bırakmadan. Canım saksıların, canım çiçeklerini solmaya kıydın. Ne bir nefes, ne bir ses. Kayıpsın, kayıp. Kayıpları oynadın, hem de dört dörtlük. işittik. Cümle kapsını bile açık bırakmışsın. Yangından kaçar gibi o kıyafetle sokağa fırladın gittin. Arkana dönüp bakmadın bile. Odan <ı>dağınık, çiçekler <ı>solgun, gönüller <ı>kırık sevenlerini de <ı>ortada bıraktın.

İnsan, <ı>alıştıra alıştıra gelir. Pat diye gittin, pat diye gelinmezdi öyle. O yüzden, bir anda sevinemedim gelişine. Şaşkınlığım var.

Sen sevindin geri döndüğüne. Dostların da sevindi. Geride küstürdüğün diğer sevenlerinden bak, <ı>çıt yok! Hiç düşündün mü?!

Elini değil bu blog’ da, başka<ı> satıhlarda bile kimse tutamazdı. Bir gemi limana girerken, çıkarken bile üçer defa düdük çalar. Sen o geminin hem tayfası, hem çarkcıbaşısı, hem de kaptanı idin. Pupa yelken giderken, aynı yelkene sahip olan tekneler yetişemezdi sana. <ı>Aykırı rüzgarlarla bile hızını artıran, hep sen olurdun. <ı>Güçsüzlüklerini hissettirdiğin kimselerin, ayağını çelmelemelerine, güler geçerdin.

Ulu orta herkese selam vermeyen sen, bakıyorum şimdi şen şakraksın. Samimi misin bunda? Yorumlara uzun uzun, sevecen, <ı>heyecanlı cevap yazmazdın da. Heyecanın, pişmanlıktan mı? <ı>Keşke! Keşke!..

İnsan gidiyorken, bir kahvenin kırk yıl hatırını sayar. Evi barkı, kapısı açık terk ederken bu ‘<ı>vefa’ duygusuna kapıldın mı hiç? Aklına geldi mi yani? Diğerlerinden ayrı bir veda beklerdik.Yazılarının içeriği de dahil, sana inanmıştık. Karşılığı, bedeli bu <ı>vefasızlık mı olmalıydı?

<ı>Hikaye tadında yazıların var. <ı>Önemlisin’ demiştin bana bir yazında. Hatırlıyorsundur. Sana, oradan sempatim doğdu. Onun içindir bu yazı.

Yokluğunda, önünden, ardından <ı>laflar ettim. Elma da, armut da desem, <ı>çık ortaya dedimdi. Kızgınlığımı defalarca belli etmiştim. Bunlar hep sana vardı. <ı>Tık bile demedin. Kaya gibi sessiz kaldın. Herkese ve herkeslere. En yakınına bile cevap vermedin. İnadına inadına bu <ı>suskunluğun vardı. Bunu sorgulamıyorum neden böyle diye. <ı>Bana düşmez. Ama suskundun. ‘Vefa’ adına suskun kaldın. Bu bir eylem miydi? Beni ilgilendirmiyor. Böyle bir<ı> psikozla değişik bir imaj mı düşledin? O da olamaz. Nedir pekiyi?! Bu sualler, seni sevenlerden birinin sualleridir. Hakiki dostlar, böyle sorar işte. Hiç yakınmayasın sakın!

Bu blog’da timsah gözyaşı dökerek ayrılanlar çok oldu. Sen o işe, <ı>tenezzül etmedin. Genel bir duruş gösterdin. Bu, en iyi <ı>duruştu. İçinde: acıları, gıcıkları, safsataları, tırmalamaları vardı. Bir yerlere mesajlar vardı bu suskunlukta. Belki yanlış düşünüyorum.

Polise mi gitseydik ailemizin bir ferdi <ı>kayıp diye?!

Gökten bir <ı>yıldız kaydı. Gökyüzünde bıraktığı boşluk, başka gökyüzüler’ inde de yeri belli oluyordu. Oralarda bile yıldızdın. Favoriydin. MB’ dan aldığın hızı, oralarda da yapabiliyordun. Takip ediyorduk seni, haz duyuyorduk. Ama sen, bizi ve bizleri <ı>aklına bile getirmedin tam bir yıla yakın.

<ı>

Sevildiğini bu kadar bilen insandın. Bildiğin halde bu <ı>vefasızlık niye?

<ı>

İlk defa uzun uzun yorumlar alıyorsun bak. Ki sen bu kadar uzun yorumlar yapmazdın <ı>milattan evvel. Yorum sayfanı bile, resimler hanesini de kapattıydın. Di mi? Şimdi ise bunların içinde olmayan dostların da gözünün önüne geliyordur. Niye yoklar? Hiç düşündün mü?

Samimiyetinden, duygusallığından, dürüstlüğünden kimse şüphe edemez. Ama sen, onlara sessiz kaldın! Seni, yokluğunda birbirimize sorduk. Herkes: ‘Sen ne biliyorsan, biz de o kadar biliyoruz’ dediler.

Hiçbir şey olmamış gibi, ben de yazabilirdim ‘ <ı>Gözümüz yollarda <ı>kaldı. İyi ettin de <ı>geldin’ diyerek. Diyemiyorum. Dersem, <ı>mürailik olur! Vefa denen bir şey var hayatta. Gönüller kırık. O kırıklıklara yağmur yağıyor şimdi. Biz, yazılarını beğendiğimiz kimselerin dostluğuna da güvenmek isteriz. <ı>Ucu açık kalan sevgiler, samimiyet dışıdır, pek makbul değildir deriz. Belki hodkam’ız. Fazla şey istiyoruz. Eğer böyle düşünülürse, yazımızı geri alıp, özür de dileriz.

Ama bir şartla geri alırız: Her şeyden önce, kocaman bir özür dilenirse. Bu sevgi daldan eğme değil, kökten sürme bir sevgi çünkü. Sevginin <ı>mukaddesliğine inanmış olduğumuz içindir.

Kayıp zamanlarında, yine yıldızımızdın. Hatta erkek mi, kadın mı diyenlerden biri: ‘ O bir kadındır. Erkek olsa, bu kadar<ı> kapris yapmaz’ dediydi. Yorumlarda böyle yazdı arkadaş..

E-Posta adresini biliyorum. Bunları, o adresine yazabilirdim. Ki, yazdığım halde, cevap da alamadım. Şimdi yine aynı kulvarlardayız. Benim için bazılarımız, ‘<ı>Hit almak için blog’a yazmış’ diyebilir. Bir aydır, hit almayayım diye, kasten, yorum sayfam kapalı, şekil 1 de görüldüğü gibi.

O halde niçin yazıyorum. Benim durumumda olanların duygularına <ı>tercüman olmaktır arzum. Hepsi bu. Esasında yazmayacaktım. Benden tek kelam gelmeyince anlayacaktın. İnsansın, duyarlısın. İçinden bir <ı>sızı geçecekti muhakkak. O sızıyı da <ı>tattırmak istemem!

<ı>

Bu yazı, sevenin sevenine duyduğu vefaya, <ı>özlem ağıtıdır. İçinde bir tutam<ı> hüsran, bir tutam yıpranmış<ı> dostluk, bir turam <ı>sevgi açığı, bir tutam<ı> kızgınlık var. Ki, birbirimizi de tanımıyoruz.

Sen gittin gideli, 3500’ü geçti sayımız.( Sn.Çiğdem Toraman’ın kulakları çınlasın) Bu sayfalarda bizi buluşturan MB’ un <ı>fazileti ile hepimiz ayaktayız. Seveceniz, kenetlenmişiz. Bak, başka gemilerde de seyahatimiz oldu. Gemi battı batacak, kaptanları herkesten önce <ı>tüydü gemiden. Tahta parçalarına tutunan kazazedelere de seslendik, gelin MB’a diye. Herkes kızmıştı ‘ Harcın bittiğini, paydos borusunun öttürüleceğinden <ı>haberimiz olmadı diye yakınanlar oldu. Di mi?!

<ı>

Demek ki bir eylem yapılacaksa, önceden haber verilirdi. İşte MB’un muhkemliği burada. <ı>Aile olmanın fazileti burada. Senden bu vefa duygusunu sorgulamamın altında <ı>bu duygu yatıyor.

Diyeceklerim bunlar. Şahsına sevgi duyuyoruz<ı>, ‘şahsiyetin’ için. Yazılarına saygı duyuyoruz ‘<ı>ustalığın’ için. Vefana saygı duymak istiyoruz, ‘<ı>ortaya koyman’ için.

Saygılar sunuyoruz, ‘<ı>saygın ‘ olduğun için.

Hoş geldin diyemiyoruz<ı>, ‘kırık’ olduğumuz için…

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara