- Kategori
- Blog
Blog' un omurgası, çatırdıyor mu?

Blog’culuk, İnternet’ in vazgeçilmezleri olma yolunda. Yazılı basının önüne geçme eğilimi var. Yazılanlar silinmiyor. Halbuki gazetelerin 24 saat ömrü var. İnternet gazeteciliğine doğru bir gidiş var. Reklam gelirleri de artıyor.
BLOG DÜNYASI: Blog’ cular şu an ne yapıyor? Habire kavga edip, habire barışıyorlar. <ı>Uhud Muharebesinde kelle savaşı veriyorlar. ‘Benim kanım, seninkinden kırmızı’ inatlaşma salvoları, kalkanlara çarpıp çarpıp dağılıyor.
Başka n’apıyoruz? Kapıları çarpıp gidiyoruz. Bahçesini sulamasın diye, hortumlarını kesiyoruz. İdaremiz n’apıyor? Bu sefer işi sıkı tutmuşa benziyor. ‘ İkişer, üçer yazıları tıraş ediveriyor!
MB’ un kategorileri bir şey mi? Blogger’in daha çok kategorileri var. Blog’ların <ı>efendiliğine soyunanlar mı ararsınız, polisiye senaryo yazma heveslileri mi ararsınız, çamura batanlar, kapıdan kovulup, bacadan girenler, tek blog’la iki, üç yaz geçirenler, tıkbank idareciliğine soyunup, kafa göz yaranlar, havada kapıp tavada yiyenler, tırnak sürterek işi <ı>velveleye verenler, <ı>reenkarnasyon yolu ile yeniden dünyaya gelenler, tek tabanca’lılığını, dukalığını resmen ilan edenler de dahil. Şükür!.
BOL ÇEŞİDİMİZ VAR: MB’ ğu, dörde beşe katlarız kategorilerimizle. İdaremiz, bu kadar çeşitleri, nasıl barındırıyor, baş edebiliyor? Tilkiler dolaşıyor kafalarında, kuyrukları birbirine değmiyor. Yöneticilerimize bir haller oldu. <ı>Bu başarının sırrı, idaremizde. Soralım mı dersiniz?
Bir bakıyorsunuz, ahlar vahlar gökyüzünde<ı> hüzzam dalgalara kapılmış savruluyor. <ı>‘Şırp’ diye bir bakmışsınız, blog’ cunun yazısını silivermişler. Ve ortalık süt liman. Gelsin şampanyalar, barışmalar, karşılıklı asalet unvanları dağıtmalar. <ı>Allah versin. Doğrusu da bu!
Böylesi blog topluluğu ve idaresi, <ı>Türkiye’de tek’ tir. Birlik, beraberlik, güzellikler manzumesi, <ı>MB’ da toplanmış. Eşek, eşeği <ı>ödünç kaşıdığı çağımızda, ne gaa ekmek, o gaa köfte hesabının yapıldığı dünyamızda, sakıncalısı, takıntılısı, cicisi, bicisi, az pişmişi, taşlısı, tuzlusu, söz dinlemeyen asi çocuğunu bir arada barındırmak, hangi idareye nasip olmuştur? Bu, büyük özveri ve demokratlığın icabatından ve de yüksek yönetimin bilincindendir. Bu kesin böyledir. (Cümleye bakın! Kendimi nasıl da<ı> garantiye alıyorum, di mi?!)
KISA ZAMANDA: 4 bin üyeye dayanan MB’ daki yazarlar, <ı>gündemi belirliyorlar. <ı>Dövüşüyorlar, sövüşüyorlar, barışıyorlar, kendi testilerini yapıp, kulplarını da kendileri takıyorlar. Birbirlerini tanımayan bu insanlar, bir aradalar. Havada, karada, denizde, denizaltında, her yerdeler. Dans partileri; kahve günleri, göl gezileri, adalar, modalar sefalar bir arada. Sosyal yardımlar da cabası!
<ı>Oh la la,
<ı>Elinde mayosu,
<ı>Deniz banyosu…
<ı>
<ı>36 kısımlık filmi izliyoruz her sabah bu blog’ larda. <ı>Tekmili birden. Renkli, Üç buutlu. Kapalı gişe oynuyor. Bu film, Türkçe sözlü, Türkçe şarkılı, gurur, aşk, kıskançlık, öfke, şiddet, arzu, özerklik, bağımsızlık, pişmanlık, gerçekçilik, korku hepsi <ı>bir arada.
İçimizde, <ı>anasının kuzusu olanlar da var. Ağızlarını açmazlar garibim. Ne dersen, ‘Peki’ derler. Ha vardır, ha yokturlar. <ı>Ah canım! Bir de kötümserler vardır, inadım inat dercesine. Bunlar sadece tüneli görürler. Uçtaki ışığı göremezler. Ve gelen <ı>trenin altında kalırlar.
<ı>Gideriz burnumuzun dikine,
<ı>Ondan, bundan kime ne?
<ı>Blogger alır sazı eline,
<ı>Kınalar yakar, önüne gelene,
<ı>Sanırsınız Kınalıada’lıdır,
<ı>Oradan hep kınalar yakılır,
<ı>Durumdan hep vazife çıkarılır,
<ı>Aktar dükkanı mı açtın mübarek?
<ı>Sen bizim mahalleden geçersin elbet,
<ı>Oğlum sen bu yola devam et.
<ı>Ha, unutmadan söyleyeyim de
<ı>Kalmasın hep içimde meret,
<ı>Bizim kedi, seninkini döver’
<ı>Yandan Hali’mem yandan,
<ı>Blog’ culuğu severim candan!
<ı>Haydi iyi uykular,
<ı>Deryalar , deryalar…
<ı>
Küslükler uzun ömürlü değildir bizim semtte. Müslüman Mahallesinde salyangoz da satarız. İntihal dediğimiz vak’alara da rastlarız, <ı>hafiyeliğe de soyunur, bulur çıkarırız. Daha n’olsun? Hı?!
Google’ dan, virgülüne kadar yemek tarifi ve makaleler kopyaladığımız da olur. İçine de palavralar serpiştir. Al sana ‘Blog!’
<ı>Sıralansın blog’lar,
<ı>İçinde palavralar,
<ı>Okusun aptallar,
<ı>Hani şakşak’ lar?
<ı>Gelsin tıklar,
<ı>Gitsin tıklar,
<ı>Haydi alkışlar,
<ı>Neremi neremi?
<ı>Yesinler seni
<ı>Seni seni!...
Bloglar abartılıdır. Çok seslidir. Palavraları, <ı> Meşhedi’yi ’yi bile sollar:
‘Bizdeki garıların, hemisinin eli çabuk,
Üç ayda kız doğurur, altı ayda oğlani’
En fakirinin ardından, kamyon taşir cüzdani
BU GURUPTAKİLER: A<ı>ğızdan dolma tüfek gibidirler. Sepetlerinde de pamuk yoktur. Bizim mozaik, türlü çeşitlidir. Mozaiklerimiz çıldırtıcıdır bizim. Biz olaysız yaşayamayız. Tekerlere iyi çomak sokarız. Olaylar kızışsın diye tırnak da kaşırız. Baklayı ağızdan bir türlü çıkarmayanlarımız da vardır. Sorsalar niye böyle diye: ‘<ı>Eşek benim değil mi? Dama kadar binerim!’ denir!
Tık-Tık sevenlerimiz çoktur. Turşusunu kurarlar, yahnisini yaparlar. Kalori miktarını, cetvellerden hesap eden <ı>uzmanlarımız vardır. İçimizde, kendilerini <ı>zirvede sananlar da vardır blog dünyasında. Bunlar, <ı>atlıya eşekliye selam da vermezler ve: ‘Zirveye çıkarken, etrafına selam ver. İnerken onlarla da karşılaşacaksın’ dense, hiç <ı>tınmazlar.
BLOG İÇİN: Birimiz, kategorilere takmış. ‘Buradan <ı>hakaret ediliyor, kaldırılsın’, demeğe getiriliyor. ‘Editörlerden de bunu, ısrarla isteyecek’ miş. İstesin bakalım. Boloğumuzda <ı>tık mühendisleri var. <ı>Tıkbank uzmanları var. Sen, onlardan iyi mi bileceksin BLOG’ da ne yazılır, ne yazılmaz diye? Yazına blog de. Böylece baş sayfada yazın uzun kalır, okunma şansın artar. Tıklara mani mi olacaksın a sevgili dostum? Sizi ‘Şöööyle alalım’ Tıkbank<ı> mudileri duymasın!
ALİ BABANIN ÇİFTLİĞİ: Uğrayın bakalım. <ı>Tavuğun bile kategorisi vardır. ‘Süs tavuğu, gri tavuk, orman tavuğu, köy tavuğu, et tavuğu, çiftlik ve yumurta tavuğu, paçalı tavuk, damızlık tavuk…
Kısaca derim ki ; Herkes, her bir sekmenin ne işe yaradığını bilerek yazısını yazmalı. Kategori icadetmeğe gerek yok! Hakaret etmek isteyene, ‘<ı>Sövme hattı, <ı>övgü hattı, <ı>yalakalık hattı mı açmalı?!
O arkadaş, ‘Blog’lar kaldırılsın’ diyor. Bloğun <ı>omurgası çatırdıyor mu şimdi? Neden kaldırılsın? Dibekçinin ‘<ı>Hık’ çıları da aynen öyle.
Bazen de <ı>Donkişot oluruz. Blog içinden gelen gizli yanık kokusunu, burnunuz bir an için almaz. Bir taşlamaya, bir safsataya, bir <ı>adiliğe<ı> kurban gitmeniz, işten bile değildir. Çapanoğlu’nu, fark edemezsiniz.
‘Nerde hareket,
Orda bereket,
Olmazsa Memet,
Sen bu yola devam et!
Matruşka’ mısın mübarek
Bu işin sonu da kelek,
Sen haline bin şükret,
Anladın mı beni velet!’
Bu halimle ben nidem,
Diyem sana da, ört ki, ölem!