Blog yazarlığı - Arşivcilik

Arşivcilik Ugarit’ler tarafından bulunmuştur. Türkiye'de ise Osmanlı Devleti'nin ilk dönemlerinde başlamıştır. Aslında arşivcilik başlı başına bir makale konusudur. Yine de kısa bir bilgi sunmakta yarar var.

Arşivcilik insanlık tarihi kadar eskidir. Arşiv: İnsanların yaşadıklarını, tarihlerini ve inançlarını bir yerlere kaydettikleri, daha sonra değerlendirme ihtiyacı duyduklarını materyallerin saklanmasıdır. İlkçağda insanlar mağara duvarlarına yaşantılarıyla ilgili resimler çizmişlerdir. Sümerler tarafından yazının icadı ile de bunları resim yerine yazıya dökmüşlerdir. Yazılar önceleri taşlara, tabletlere ve hayvan derilerine yazılırken kâğıdın bulunmasıyla arşiv malzemesi üretilmeye başlamıştır. Günümüzde hızla gelişen teknoloji çağı ile birlikte 1970 yıllardan sonra bilgisayarın yaygınlaşmasıyla arşivcilik önemli güç kazanmış, önemli mesafe kaydetmiştir.

Günümüzün evrensel ölçekteki bir bölüm arşivleri; dini, dili, ırkı farklı insanların katkılarıyla bilgisayar ortamında oluşturuyor.

Arşivler bir milletin tarihini ve kültürünü ortaya koyan belgelerdir. Arşivler, devletin, kamu kuruluşlarının, özel şirketlerin, sivil toplum örgütlerinin, kişilerin, kısacası toplumun her kesiminin; tarihi, hukuki, idari, ekonomik, ilmi gelişimini gözler önüne seren yazılı, görsel- işitsel, ikonografik, kartografik vb. belgelerden oluşur.

Arşivler aynı zamanda kişilerin, kurumların, devletlerin ticari, hukuki haklarını düzenlediği gibi, bilimin gelişiminde de vazgeçilmez birincil kaynaklardır. Geçmişimizi bu belgelerle öğrenip, tüm dünyaya gerektiğinde tarihi gerçekleri bu belgelerle ispatlıyoruz.

Ülkemizde arşivcilik maalesef gereken düzeyde gelişmemiş, anlaşılamamış ve hak ettiği ilgiyi görmemiştir. Bu nedenle resmi kurumlarda, özel kurumlarda, gerekse aile ve bireylerde bulunan çok değerli dokümanlar yok olup gitmiştir. Her birimizin aile albümleri, belgeleri, yazdıklarımız, ses ve görüntü cihazlarına kaydettiklerimiz birer arşiv belgesidir. Unutulmamalıdır ki siyasal, ekonomik, tarihsel, sosyal, kültürel velhasıl bütün alanlardaki tartışmaların, sorunların çözüm anahtarı olan arşivlere gidilir. Sözün bittiği yer arşiviler olur. ( Emeni iddiaları, Kıbrıs, Batı Trakya, Kerkük, Musul vb.)

Sevgili Blog yazarları, hangi konuda yazarsanız yazın, hangi fotoğrafı kullanırsanız kullanın, hangi yorumda bulunursanız bulunun; doğru, yararlı, değerli bir iş yapıyorsunuz. Farkında olun ya da olmayın, bu ülkenin insanları olarak bizler Milliyet Blog’un özgür ve sevgi dolu çatısı altında geleceğin arşivini birlikte oluşturuyoruz. Bilgilerimizi, tespitlerimizi, tecrübelerimizi, görüşlerimizi belgeliyoruz. Araştırmacılarımıza kaynak yaratıyoruz. Yazılarınızdaki çeşitlilik, bakış açıları, üslup, ayrıntılar Blog arşivine farklı zenginlik katıyor. Bu çeşitliliği dengeli beslenmeye benzetiyorum. O nedenle yazılan her yazıyı, mesajı, yorumu, soruyu önemsiyor, değerli buluyorum. İnanıyorum ki burada bulunan yazılardan yola çıkılarak çok ilginç ve değerli eserler, ürünler yaratılacaktır. Karanlıklar ışıklanacak, bilinmezler bilinecek. Birikimlerimiz HATIRDA DEĞİL, SATIRDA KALSIN İŞE YARASIN . Ayrıca toplumsal hafıza kaybının önlenmesine önemli katkı sunuyoruz.

Farkında mısınız? Geleceğe çok anlamlı, gerekli, ışık tutacak miras bırakıyoruz. Böylece bir taraftan dünya insanı oluyoruz, bir taraftan gelişerek değişiyoruz. Nette yazarak ölümsüzleşiyoruz. Araştırmacılar, akademisyenler, gazeteciler, belgeselciler, yazarlar buradaki yazılardan çok yararlanacaklar.

Değerli Blog yazarları; özellikle özgün, araştırmaya dayalı yazılar yazmaya, fotoğraflar yayınlamaya devam…

Yazarken arşivlerimize/arşivlerinize de katkı sunduğunuzu unutmayın yeter. ORTAK PAYDAMIZI ORTAK YARARA DÖNÜŞTÜRMEYE DEVAM.