Blogda 'porno' sorunsalı ve asıl 'porno' üzerine bir kaç söz...

 Uzun süredir blog kategorisinde yazmamışım. MB müdavimleri, takip edenler bilir, olaylara gelişmelere ilişkin görüş ve düşüncelerimi paylaşır yoluma devam ederim.

Bu satırların yazarı için asıl olan samimiyettir.

Olaylara, gelişmelere ilişkin görüşlerimi paylaşır yoluma devam ederim. MB benim için sözümü söylediğim Hyde parktır, sorun varsa kendimdedir, eyvallah derim! Üretimlerimi paylaşımlarımı beğenen beğenir, olumlu/olumsuz eşleştirene de yetişmeye özen gösteririm, olanak buldukça, yeri geldiğince herkes yanıtını alır.

 Blog amelesi/emekçisi  olarak görüş ve düşüncelerimi paylaştığım için övgülerin yanında kuşkusuz eleştiriler de aldım. Kendimden bahsetmeyi zul saydığım için pek paylaşmam. Devlet-i aliyenin önemli(!) koltuklarını işgal edenler benden düşüncelerime karşı kalkıştıkları taarruzdan sonra gerekli yanıtı alınca adlarını sanal alemin sonsuzluğuna uğurlayıp rumuz arkasına saklanmayı yeğlediler. Adları bende saklı, önemli değil, başınızı ağrıtmayayım…

En son Ocak  2012’de blog kategorisini işgal etmişim. Kıt aklımla eleştirilerimi/beklentilerimi sıralayıp aylardır kendimce önemli gördüğüm konularda okurun bir fikre varması için özveriyle elimden geleni yapmışım. Hayatın olağan akışı gereği beğenen/beğenmeyen olacak kuşkusuz. Eyvallah!

Konfiçyüs der ki, “Erdemli olanların söyleyecek sözleri vardır, ama söyleyecek sözleri olanların tümünde erdem yoktur. İnsancıl olanlar cesaretlidir, ama cesaretli olanların tümü insancıl değildir.”, nokta.

Demem o ki, Konfiçyüs’ü haklı çıkaracak zaman tünelinden geçiyoruz. Zamanımızın fotoğrafını başta kabullenmek lazım; “Cesur olanların tümü insancıl değildir!” var mı itirazı olan!

Kabul etmek gerekir ki zamanın gazetecileri, maaşlı elemanlarına göre biz blog yazarları daha özgürüz! Gazete, köşe yazarı gibi ekmeğin kesileceğine dair kaygılarımız yok en başında. Hepimizin kendince bir yaşamı dünyası var, hiç kuşku yok!

Blog yazarlarını bağlayan, kısıtlayan sadece vicdanları, aklı.

Bu bağlamda olması gereken sadece aklı ve vicdanı önceleyerek;  kahrolası düzende yanlışa yanlış, doğruya doğru demek.

Yazar, kendini, dünya görüşünü, bakışını, dünyayı algılayış biçiminin/biçeminin prangalarına hapsederse kendini, nasıl özgür olabilir?

Kahrolası zaman tünelinden geçerken asıl gereksiniminimiz samimiyet.

Aidiyetimiz ne olursa olsun doğruya doğru demek vicdan borcumuz!

Asıl olan odur ki, hepimiz evimize ekmek götürmek zorunda olan mahkumlarız! Düzen, düzenin efendileri, egemen olanlar varsın utanmazca masallarını anlatsınlar, MB hayır demeli; şerhini düşmeli! (MB derken yazarları kast ediyorum, editörlerimiz eleştirilerimden muaftır konjöktür gereği.)

Yanlışa yanlış, doğruya doğru demeli…

İzleyebildiğim kadarıyla MB’de, blog kategorisinde  “porno” eksenli yazılar/eleştiriler paylaşıldı.

Sahi nedir “porno”!

Kadını meta/obje  gören, kadın bedenini sömüren, erkek egemen anlayış ile senaryolar kurgulayan ve bu senaryoları b.ktan kapitalizmin gereği olarak paraya tahvil eden/sömüren kan emici bir sektör!...

Çetrefil, içinden çıkılmaz bir eksene doğru evrildi yazı. Fakat malum “porno endüstrisi” en azından daha namuslu gibi geliyor. İnsanların değerlerini istismar ederek, egemenin/düzenin çıkarına kullanmak daha itici, daha bir “porno” gibi geliyor bana, haksız mıyım?

Kurulu düzende ahlak bekçiliğine soyunanların ikiyüzlülüğünü ifşa etmek boynumuzun borcu. Hani vicdan dedik ya, blog yazarı için temel noktaları kurgularken yazının girişinde.

Of !!! bu konular çetrefilli/alengirli konular!

Doğruyu söyleyenin dokuz köyden kovulduğu zamanımızda insanı adeta içine çekip yok edecek bataklık zemininde top koşturmak zor. Ben de blog kategorisinde aylardır yazmamanın verdiği acemilikle ipin ucunu epey kaçırdım. Bu yazıyı nasıl toparlayacağım üzerine bir fikrim yok.. Laf ola torba dola diye geçiştirmek de istemiyorum. İstemiyorum derken dönüp yazdıklarıma baktım aslında meramımı anlatmışım, top çevirmenin âlemi yok; iyisi mi herkesi vicdanı ile baş başa bırakmak, sesimi duyan var mı?