Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mayıs '07

 
Kategori
Blog
 

Blogta fırtınalı aşklar

Blogta fırtınalı aşklar
 

Artık açıklamanın zamanı geldi sanırım. Olmayacak böyle. O da zaten "sen bilirsin" dedi. Benim başıma yıktı her şeyi. Huyum kurusun, sevmem imayı, kinayeyi ve cinas yapmayı. "Pat" diye söylerim ne söyleyeceksem. Şeffafımdır ben. Hem sonra kimden çekinip korkacağım ki? Benim adım Solohan mı?

Bilmem öyle çiçekli, böcekli ve de kelebekli yazıları. Beceremem de zaten. Yazmaya kalksam ağzıma yüzüme bulaştırırım. Hani şöyle yeşil kırları, şırıl şırıl akan dereleri ve uzun ağaçları da işin içine katarak tasvirli bir aşk yazısı kaleme alsam, huyumu suyumu artık iyice öğrenmiş klavyem oyunbazanlık yapar ve bana:

"Mööööööööö!" yazdırır.

İnek işte, bildiğiniz inek. O romantik yazının içine eder yani.

Öyle ya, çiçek, böcek, kuşlar, kelebekler... Ağaçlar, dereler ve de yeşil çayırlar olur da inek olmaz mı? Hani yani manzarayı şeetsin diye.

Ne diyeyim? Kör olsun bu aşkın gözü. Bize vakti zamanında "Aşk, geçici bir hastalıktır" diye öğrettiler hem de misaller vererek:

Oğlan kızı istetir... Verdiler, verdiler... Vermezlerse oğlan aşık olur. Gözü yemek falan görmez. Kırbalar dolusu rakı içerek kendini helak eder. Düğünlerde kıyı kenar bir yere ilişir ve "Düğününde ağladım, seyrettim bir kenarda" modümlerine girerek dellenir. "Nikah masasına oturdun işte" türküsünü çalmayan orkestranın uzun saçlı solistini kavgaya davet eder.

Kız desen, içine kapanır haliyle. Radyoda çalan "Hani ya da Recebim" türküsü çalarken hislenir.Anasına surat asar. Bundan kelli ne yıkadığı bulaşıktan ne de yuğduğu çamaşırdan hayır gelir. Pencerenin kenarından ayrılmaz. Etrafa boş gözlerle bakar ve babasına getirdiği çayı dalgınlıkla üstüne döker. Bohçası da hazırdır haa, oğlan, kaçırma sözü vermiştir.

Neyse ki araya hatırlı hısım akrabalar sokulur ve baba razı edilir. El öpmeler falan derken düğün dernek kurulur. Vuslata erer sevgililer. Ve hastalıkları da üç aya kalmaz geçer.

Aşk budur işte!

Ne o öyle sayfalar dolusu aşk yazısı. Kimya formülleri gibi karışık cümleler, oradan buradan apartılmış şiirler. Kafa karıştırmaktan başka bir işe yaramıyor ki!

Evet, biz de aşık olduk ama "pat" diye söyledik kim olduğunu. Milleti merakta bırakmadık. Konuyla ilgili yazılarımı dikkatli bir şekilde (özellikle de yorumlara verdiğim yanıtları) okuyanlar bilirler yani... Bir tek ismini zikretmemişim, müsadesini almadığım için. Hem ben reklamı sevmem pek. Düğün günü kararlaştırılınca davetiyelerde okursunuz ismini. Tüm blog yazarı arkadaşları çağıracağız tabii.

Yer sorununu da çözdük!

Ankara 19 Mayıs Stadında olacak düğünümüz.

Gün be gün artıyor blog yazarları.

Gelmezseniz darılırız valla.
 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..