- Kategori
- Dünya
BM güvenlik konseyine üye olmak

BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği için adaylardan biri Türkiye...
2009-2010 yılları için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde geçici üye olarak bulunmak isteyen Türkiye, Eylül'de yapılacak seçimler öncesinde temaslarını hızlandırdı ve son olarak Dışişleri Bakanı Ali Babacan New York'a gitti. Türkiye'nin adaylığı son iki yıldır gündemimizde, ayrıntılar konusunda ise pek fikrimiz yok...
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, BM'nin en etkili ve en güçlü organıdır. Savaş ve barış konuları bu konseyde ele alınır. 15 üyeli konseyde beş daimi, on geçici üye vardır. Beş daimi üye; -Birleşmiş Milletler'in kurucuları olan- ABD, Çin, Rusya, İngiltere ve Fransa'dır. Diğer on ülke ise iki yıllık sürelerle aday olur ve iki yıl sonra yerlerine yeni üyeler alınır.
Oy sistemi ise şöyledir: 15 üyeden dokuzunun kabul etmesi durumunda bir karar alınır. Yalnız, daimi beş üyeden birinin reddetmesi halinde on dört üye kabul etse bile hiçbir karar geçerli olamaz.
Geçici üyeler seçilirken ''kıta temsili'' öne çıkar. Eylül seçimlerinde bir Afrika, bir Asya, iki Batı Avrupa ve Okyanusya, bir de Asya ülkesi seçilecektir. Türkiye de iki koltuktan birini almak için Batı Avrupa ve Okyanusya bölgesi adayıdır. Bizim kıtamızı temsil eden Belçika ve İtalya'nın süreleri bu yıl sonunda dolmakta ve yerlerine seçilecek adaylar 1 Ocak 2009 tarihinde göreve başlayacaklar.
Bu iki koltuk için şu anda üç resmi aday var. Avrupa Birliği'nden Avusturya, İskandinavya ülkesi İzlanda ve AB üyesi olma adayı Türkiye.
Türkiye 1951-52, 1954-55 ve 1961 yıllarında BM Güvenlik Konseyi Geçici Üyeliği yaptı. 2009-10 adaylığını da Temmuz 2003'te açıkladı ve bu yolda ilerlemeye devam ediyor. Üye olmak için salt çoğunluk olan 192 üyenin oyunu almak gerekiyor ve diplomatik kaynaklara göre üçte ikisi garantilenmiş durumda.
Türkiye bu seçim döneminde, genel seçimlerde siyasetçilerimizin yaptığı gibi oy pahasına her türlü garipliği yaptı. Adı sanı duyulmamış (Marshall Adaları, Cook Adaları, vs.) ülkelere gidildi, en az yirmi ülkenin borçları kredilendirildi, görevinden uzaklaştırılması düşünülen ve tüm dünyada nefret toplayan Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir ağırlandı, yeni büyükelçilikler açıldı. Tüm bunlar ne için? İki yıllık geçici Güvenlik Konseyi üyeliği için. Bu üyelik Türkiye'nin yararına olur mu? Hiç sanmıyoruz. Türkiye iki yılda ne Kıbrıs Sorunu'nda, ne de Ermeni Sorunu'nda atağa geçebilir. Ermeni Sorunu'nda Rusya ve Fransa daimi üye olduğu için Ermenistan aleyhine bir girişim söz konusu bile olamaz. Kıbrıs Sorunu'nda da benzer bir tablo var.
Peki Türkiye kendini niye paralıyor? Tek cevabı var. Ortadoğu'da ABD politikalarına, dolaylı olarak da İsrail politikalarına yardımcı olacak bir Güvenlik Konseyi üyesine ihtiyaç olduğu için. İngiltere'nin zaten tarafını belli ettiği, Sarkozy'nin de ''ABD ile kardeş geçinelim.'' niyetinde olduğu dönemde Rusya ve Çin ile iyi ilişkiler kurulması durumunda geriye dört üyenin desteği gerekecektir, bunlardan birinin Türkiye olması durumunda da veto tehdidinin kalkması kolaylaşacaktır.
16 Eylül 2008'de yapılacak oylama öncesinde durumun Türkiye için abartıldığı kadar önemli olmadığını düşünüyorum, bunu büyütecek olan Türkiye değil ABD ve İsrail'dir.