- Kategori
- Ekolojik Yaşam
Bu dünya bizim

Bu dünya hepimizin...
Bu dünya bizim, bu dünya hepimizin, bu dünya bizim geleceğimizin.
Yaşadığımız dünyayı yeşertmek, yeşil tutmak, canlandırmak, canlı tutmak, korumak, kollamak ve gelecek nesillere en korunabilmiş haliyle teslim etmek görevimizdir. Neyi, ne kadar doğru yapıyoruz. Ekolojik dengeyi korumak için yaptıklarımız ve yapmadıklarımız nelerdir. Bunu hiç düşündünüzmü bilmiyorum, ama ben sıkça düşünürüm.
Şimdi siz diyeceksiniz ki;
- Düşünmek başka, uygulamak başka birşey, peki sen neyi ne kadar uyguluyorsun?
Çevreme baktığım zaman pekçok yakınımdan ya da arkadaşımdan daha duyarlıyım bu konuda.En azından kendimi bildiğimden bu yana lüzumsuz yanan lambalara hep dikkat ederim, bu anlamda ailece hep tasarrufluyuzdur, küçük de olsa bu da bir özendir. Suyu dikkatli kullanmaya çalışırım, önem ve öncelik sırası verdiğim durumlar haricinde suyun kullanımına azami dikkat ederim. Sebze, meyve atıklarını çöpe atmak yerine bahçeme gömerim, (bu olayın belki tasarrufla direk ilgisi olmayabilir ama bahçemde yetişen sebzelerin lezzeti ve doğallığı açısından önemli) Fakat bugün tesadüfen okuduğum bir blog yazısından http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=184674 sonra düşündüm ki, daha yapmadığım fakat istediğim taktirde yapabileceğim o kadar çok şey var ki. Bunlar öncelikle benim aile bütçeme sonrasında doğaya ve dolayısıyla yaşadığım dünyaya son derece katkı sağlayacak şeyler.
İsraf haramdır. Evet haramdır...
Annem der ki her zaman;
-Yenmedi, beğenilmedi diye masadan alıp çöpe sıyırdığın her yemeği, ekmeği, nimeti atarken, sanki o tabağın içinden sıyırıp attıklarını para gibi gör, düşün ki o zaman bir tabak parayı çöpe atar mısın?
Gerçekten de bir tabak parayı çöpe atar mıyım?
***
Zaman zaman düşünürüm, evde yaptığım bir yemeğin maliyeti ne kadar ise, zayi ettiğimiz her yiyecek, çöpe attığım o kadar Türk Lirası. O benim emeğimin karşılığı ve yersiz kullanım sonucu çöpe atılmış, yazık...Boşa akan musluklar, sürekli çalışan televizyon, lüzumsuz yanan lambalar, hesaplanmadan alınıp çürüyüp, kokup bozulan ve çöpe giden meyve- sebzeler. Bu örneklere daha onlarcasını eklemek mümkün.
Bu anlamda konuya baktığımda;
-Acaba kazancımızın kaçta kaçını kendi ellerimle çöpe atıyorum? diye düşünmeden edemiyorum.
Dolayısıyla hem kendi bütçemi gereksiz ve yersiz kullanıyorum, bilinçsiz tüketici olarak zarar veriyorum, hem de bir ürünün benim kullanımıma kadar olan devlete maliyetini düşününce kendimi hain gibi görüyorum.
***
Anacığımın hep birşey istedi benden, evimin bahçe duvarının dışarısında kalan, yani direk olarak bizim olmayan yerlere de meyve ağacı dikmemizdi isteği, gerekçesi de; kurtlar kuşlar yer, gelen geçen yer, ayrıca da yeşil solursunuz kızım... Dokuz tane ağaç var şimdi sadece evin dışında yan tarafta, gerçekten, kurtlar kuşlar , çocuklar var etrafında ve yeşil soluyoruz daima...
Restaurantlarda, otellerde düşünmeden servisten tabağımıza aldığımız envai çeşit yiyecek, kıyısından ucundan şöyle bir tırtıklanıp, tabakta bıraktığımız servet. Yemekler, tatlılar, salatalar...Ne oluyor o yiyeceklere, sanırım hepimiz biliyoruz, görüyoruz, daha biz yemek salonunu terketmeden, dev çöp poşetleri takılmış servis arabalarının içine sıyrılıp çöpe gidiyor. Bu, hem o tesise, hem ülke ekonomisine bir külfet, hem de nimet için ihanettir.
Sadece bireysel olarak düşünmekle çok da uzun yol katedebilmek biraz zor. Toplumsal bilinçlenme şart. Devletin bazı kurumları, örneğin Belediyeler bu konuda daha geniş kapsamlı çalışmalar yapmalı bence. Kişiler bilinçlendirmeli. Bu yıl sınava giren küçük kızım Pencere Çiçeği'nin sınavının sonrasındaki günlerde Belediye Başkanlığı'nın açmış olduğu atık toplama merkezine yedi dev poşet, sadece üniversite hazırlık kitap, dergi gibi kağıt atık götürdüm ve acaba kaç ağaç kurtuldu ve de doğaya ne kadar yarar sağladım diye düşündüm.
Atık kağıt nedir?
Atık kâğıt herhangi bir kullanım alanında fonksiyonunu tamamlayan ve atılan her türlü kâğıt, karton ve mukavvalardır.Atık kağıdın çevre bilincinin geliştirilerek çöpe atılmasının önlenmesi, öncelikle katı atıkları taşımak ve ayrıştırmak için yapılan masrafları azaltmakta ve bu ayrıştırma işleminin temininden önce çöplüklerde çalışan insanların sağlığı açısından önem taşımaktadır. Ayrıca, çöpleri bertaraf edecek sistemlerinde doğaya zarar verdiği ayrı bir gerçektir.Kişilerin bilinçlendirilerek kağıtların çöpe karıştırılmadan ayrı ayrı yerlerde biriktirmesi ve kağıt gibi geri dönüşebilen cam, metal, demir, kumaş, naylon, plastik gibi diğer atıklarında yine çöpe atılmadan ayrı olarak toplanma imkanlarının sağlanması gerekmektedir. Belli yerlere üzerlerinde CAM, PLASTİK, KAĞIT yazan çöp kutuları yerleştirimelidir.
Yazılı ve görsel basın da daha duyarlı, daha etkili ve daha kapsamlı yayınlar yaparak, halkın bilinç düzeyi daha üst seviyeye çıkarmaya çalışılmalıdır. Seviyesi ve düzeyi her daim tartışılan saçma sapan bir sürü program yapıp, izleyiciyi başkaca seçenek bırakmayarak izlemek zorunda kalacakları programlardan arındırma yoluna da gidilmiş olacaktır böylece. Çöpe atmadığımız ve değerlendirmeye tekrar alınan atık kağıtlar pekçok şekilde kullanmamız için bize geri dönecektir, ve bu arada kaç ağaca daha yaşam hakkı verilmiş olacaktır.
Bunun yanında geri dönüşüm hikayesi sınırsız olan bir atık da cam. Çöpe attığımız her cam, şişe vs. toplayıcılar tarafındanan ayıklanıp, plastik ve kağıdın tam tersi olarak defalarca kullanıma sunulabilir. Cam kaplar tekrar tekrar işlendiğinde kalite kaybına uğramadan, değerinden herhangi birşey yitirmeden bizler için tekrar işgörecektir.
***
Geri Kazanım Konusunda Bunları Biliyor musunuz?Bir ton kullanışmış kağıt, geri kazanıldığında 16 adet çam ağacının, bir ton kullanılmış gazete kâğıdı kullanıldığında ise 8 adet çam ağacının kesilmesi önlenmiş olacaktır.
Yaşadığımız dünyayı yeşertmek, yeşil tutmak, canlandırmak, canlı tutmak, korumak, kollamak ve gelecek nesillere en korunabilmiş haliyle teslim etmek görevimizdir. Neyi, ne kadar doğru yapıyoruz. Ekolojik dengeyi korumak için yaptıklarımız ve yapmadıklarımız nelerdir. Bunu hiç düşündünüzmü bilmiyorum, ama ben sıkça düşünürüm.
Şimdi siz diyeceksiniz ki;
- Düşünmek başka, uygulamak başka birşey, peki sen neyi ne kadar uyguluyorsun?
Çevreme baktığım zaman pekçok yakınımdan ya da arkadaşımdan daha duyarlıyım bu konuda.En azından kendimi bildiğimden bu yana lüzumsuz yanan lambalara hep dikkat ederim, bu anlamda ailece hep tasarrufluyuzdur, küçük de olsa bu da bir özendir. Suyu dikkatli kullanmaya çalışırım, önem ve öncelik sırası verdiğim durumlar haricinde suyun kullanımına azami dikkat ederim. Sebze, meyve atıklarını çöpe atmak yerine bahçeme gömerim, (bu olayın belki tasarrufla direk ilgisi olmayabilir ama bahçemde yetişen sebzelerin lezzeti ve doğallığı açısından önemli) Fakat bugün tesadüfen okuduğum bir blog yazısından http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=184674 sonra düşündüm ki, daha yapmadığım fakat istediğim taktirde yapabileceğim o kadar çok şey var ki. Bunlar öncelikle benim aile bütçeme sonrasında doğaya ve dolayısıyla yaşadığım dünyaya son derece katkı sağlayacak şeyler.
İsraf haramdır. Evet haramdır...
Annem der ki her zaman;
-Yenmedi, beğenilmedi diye masadan alıp çöpe sıyırdığın her yemeği, ekmeği, nimeti atarken, sanki o tabağın içinden sıyırıp attıklarını para gibi gör, düşün ki o zaman bir tabak parayı çöpe atar mısın?
Gerçekten de bir tabak parayı çöpe atar mıyım?
***
Zaman zaman düşünürüm, evde yaptığım bir yemeğin maliyeti ne kadar ise, zayi ettiğimiz her yiyecek, çöpe attığım o kadar Türk Lirası. O benim emeğimin karşılığı ve yersiz kullanım sonucu çöpe atılmış, yazık...Boşa akan musluklar, sürekli çalışan televizyon, lüzumsuz yanan lambalar, hesaplanmadan alınıp çürüyüp, kokup bozulan ve çöpe giden meyve- sebzeler. Bu örneklere daha onlarcasını eklemek mümkün.
Bu anlamda konuya baktığımda;
-Acaba kazancımızın kaçta kaçını kendi ellerimle çöpe atıyorum? diye düşünmeden edemiyorum.
Dolayısıyla hem kendi bütçemi gereksiz ve yersiz kullanıyorum, bilinçsiz tüketici olarak zarar veriyorum, hem de bir ürünün benim kullanımıma kadar olan devlete maliyetini düşününce kendimi hain gibi görüyorum.
***
Anacığımın hep birşey istedi benden, evimin bahçe duvarının dışarısında kalan, yani direk olarak bizim olmayan yerlere de meyve ağacı dikmemizdi isteği, gerekçesi de; kurtlar kuşlar yer, gelen geçen yer, ayrıca da yeşil solursunuz kızım... Dokuz tane ağaç var şimdi sadece evin dışında yan tarafta, gerçekten, kurtlar kuşlar , çocuklar var etrafında ve yeşil soluyoruz daima...
Restaurantlarda, otellerde düşünmeden servisten tabağımıza aldığımız envai çeşit yiyecek, kıyısından ucundan şöyle bir tırtıklanıp, tabakta bıraktığımız servet. Yemekler, tatlılar, salatalar...Ne oluyor o yiyeceklere, sanırım hepimiz biliyoruz, görüyoruz, daha biz yemek salonunu terketmeden, dev çöp poşetleri takılmış servis arabalarının içine sıyrılıp çöpe gidiyor. Bu, hem o tesise, hem ülke ekonomisine bir külfet, hem de nimet için ihanettir.
Sadece bireysel olarak düşünmekle çok da uzun yol katedebilmek biraz zor. Toplumsal bilinçlenme şart. Devletin bazı kurumları, örneğin Belediyeler bu konuda daha geniş kapsamlı çalışmalar yapmalı bence. Kişiler bilinçlendirmeli. Bu yıl sınava giren küçük kızım Pencere Çiçeği'nin sınavının sonrasındaki günlerde Belediye Başkanlığı'nın açmış olduğu atık toplama merkezine yedi dev poşet, sadece üniversite hazırlık kitap, dergi gibi kağıt atık götürdüm ve acaba kaç ağaç kurtuldu ve de doğaya ne kadar yarar sağladım diye düşündüm.
Atık kağıt nedir?
Atık kâğıt herhangi bir kullanım alanında fonksiyonunu tamamlayan ve atılan her türlü kâğıt, karton ve mukavvalardır.Atık kağıdın çevre bilincinin geliştirilerek çöpe atılmasının önlenmesi, öncelikle katı atıkları taşımak ve ayrıştırmak için yapılan masrafları azaltmakta ve bu ayrıştırma işleminin temininden önce çöplüklerde çalışan insanların sağlığı açısından önem taşımaktadır. Ayrıca, çöpleri bertaraf edecek sistemlerinde doğaya zarar verdiği ayrı bir gerçektir.Kişilerin bilinçlendirilerek kağıtların çöpe karıştırılmadan ayrı ayrı yerlerde biriktirmesi ve kağıt gibi geri dönüşebilen cam, metal, demir, kumaş, naylon, plastik gibi diğer atıklarında yine çöpe atılmadan ayrı olarak toplanma imkanlarının sağlanması gerekmektedir. Belli yerlere üzerlerinde CAM, PLASTİK, KAĞIT yazan çöp kutuları yerleştirimelidir.
Yazılı ve görsel basın da daha duyarlı, daha etkili ve daha kapsamlı yayınlar yaparak, halkın bilinç düzeyi daha üst seviyeye çıkarmaya çalışılmalıdır. Seviyesi ve düzeyi her daim tartışılan saçma sapan bir sürü program yapıp, izleyiciyi başkaca seçenek bırakmayarak izlemek zorunda kalacakları programlardan arındırma yoluna da gidilmiş olacaktır böylece. Çöpe atmadığımız ve değerlendirmeye tekrar alınan atık kağıtlar pekçok şekilde kullanmamız için bize geri dönecektir, ve bu arada kaç ağaca daha yaşam hakkı verilmiş olacaktır.
Bunun yanında geri dönüşüm hikayesi sınırsız olan bir atık da cam. Çöpe attığımız her cam, şişe vs. toplayıcılar tarafındanan ayıklanıp, plastik ve kağıdın tam tersi olarak defalarca kullanıma sunulabilir. Cam kaplar tekrar tekrar işlendiğinde kalite kaybına uğramadan, değerinden herhangi birşey yitirmeden bizler için tekrar işgörecektir.
***
Geri Kazanım Konusunda Bunları Biliyor musunuz?
***
Bu örnekleri sıralayarak çoğaltmak mümkün, önemli olan ne kadar uygulayabildiğimizdir. Yaptığımız her duyarlı davranış bize geri dönecektir. Aile ekonomisine, çevreye ve doğaya zarar vermeme bilinciyle yetiştirdiğimiz çocuklarımız da kendi gelecek nesillerinin koruyucu olacaktır, diye bitirmek istiyorum.
Sevgilerimle...
Daha Fazla Bilgi için: http://www.cevreorman.gov.tr/atik_01.htm