Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

08 Temmuz '10

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Bu günden 2023 Senesi ve Türkiye

Bu günden 2023 Senesi ve Türkiye
 

Çocukluğumuzun renkli zamanlarında ki o zamanlar henüz daha yaşımın on ila onbeş arası olduğu zamanlardı, yaz aylarında mahallemizin Alamancıları sökün ederdi mahallenin dört bir yanına ve onlardan duyduklarımızdan mütevellit, her an ve her dakika siyah beyaz camda film izleyeceğimize dair kelamlar edilirdi. Pek tabiki ben deniz her şeyi çok biliyor olduğumdan! bu absürd düşünceye vücudumun her yanı ile içten içe gülerdim. Buna inanan safto cahillerde evin yolunu bir dem tutup, güya söylenenler doğru mudur gibisinden bir tescilleme hareketine girişirdi. Yaşadıkları hayal kırıklığı sonrası koştur koştur yanımıza gelen bu safto çocukluk arkadaşlarım, hemen oyuna dalmanın yollarını arayıp, kıyısından köşesinden oyunun bir ucundan tutarlardı.

Daha çok zaman geçmemiştiki Samsunspor’un, Fenerbahçe’yi dörtlediği zamanlar geldi ve bir ara bu maçlardan birisini renkli camdan izleme şansına nail olmuştum. Evimize yeni alınmış olan renkli televizyonun büyüsünede nasılda kapılmıştm. Ve o maçta Samsunspor, Fenerbahçe’ye yine dört çekmiş ve ben deniz üzüntülere yelken açmıştım. Maç sonrası sahanın içi arenaya dönmüştü. Fenerbahçe’nin baş müdavim futbolcuları, Samsunsporlu meslektaşlarını, kendilerine dört attıkları gerekçesi ile pişmana sürüklemişlerdi. Hani şu Müjdat, Abdülkerim, Önder, Küçük Hasan, Arap İsmail gibi futbolcuların hakim olduğu dönemlerdi. Aradan çok zamanda geçmedi hani. Her yan renkli televizyonlarla doldu ve renkli televizyonlar bir yanada, şu gelmiş olduğumuz durum vaziyet minvalinde, her şey kabak gibi ortada. Bilgisayar, internet, bitmek bilmeyen iletişim ve paylaşım dünyası, LCD televizyonlar, Play Stationlar, bilmem kaç boyutlu sinemalar ve daha neler neler. Hani daha çocukluk dönemlerindeki, siyah beyaz fotoğrafların hüzün kokan halleri bile zihinlerimizden silinmemişken, eniğinden cücüğüne herkesin elinde bir adet cep telefonu ve içinde bilumum fonksiyonun bulunduğu teknolojik ayrıntılar hayatımızın vazgeçilmezi halini almış durumda. Şimdi oturup 2023 senesinde Türkiye’nin hallerini tartışacağız. Benim yarına dair ne tür bir fikre sahip olacağım dahi tam olarak netleşmemişken, yarın ne türden bir yeni teknoloji ile tanışacağımı kestiremezken, 2023 yılında memleketimizin halinin nic olacağına dair kelamlar etmem pekde o kadar ciddiye alınmamalı hani. Lakin hani bir takım öngörülerimde yok değil. Bugün tartıştığımız her bir şeyin anlamını yitireceği kesindir; bilesiniz. “Demokrasi” diye diye kendimizi yırttığımız şu günlere, 2023 senesi geldiğinde geriye dönüp baktığımızda şimdiki zamanlara, emin olunuz bir hayli kahkahalar atarak güleceğimize dair bahse girerim. Zira internet arşivimiz bu gün neler neler yazıp, dedikodusunu yapmaya nail olduğumuz hadiseleri bir bir arşivlemektedir. Hanya, Konya o zaman belli olur. Ama şu hususta pek bir eminimki; gelecekte geçmiş zamanlara dair pek bir güleceğiz. E hali ile bu günden yarına ülkenin hali ne olacak dersek, kıyamet kopmazda o tarihlere erişebilirsek, bu gün tartıştığımız her bir şeyin yerini, yeni yeni tartışmaların alacağına bahse girerim…!))) Bu konudan kesinkes eminim.)))

Ülkemizin haline gelince, emin olduğum bir şey varsa, oda Ertuğrul Özkök’ün bu gün tartışmaya açmış olduğu bölünme hadisesine istinaden, bölünmeyeceğimize dair kesin kes kanaat getirmekteyim. Memleketin ne kadar bölünmez bütünlüğünden yana olan eşrafı vede efradı varsa, akıllarını başlarına devşirerek, erdemin demokrasiden yana olduğu keşfini geçde olsa yapmış olacaklardır ve insanların önüne özgürlükleri gevelemeden, eğip bükmeden koyup her bir bireyin kendisini kimliği ile birlikte ifade edebileceği zeminleri yaratacaklardır. Kim ne derse desin, bu süreç sancılıda olsada, suyun akışına karşı durmanın mümkünatı yoktur. Önümüzdeki o koca onüç yılın sonunda Kürt sorunu, PKK gibi hadiseler tartışma alanından çekilmese bile, en azından çekilme emareleri kendisini iyiden iyiye hissettirir. Ve bizler insanlığın asli sorunu olan gelir adaletsizliğini nasıl ortadan kaldırabiliriz yollu o ulu tartışmaya kendimizi hararetli tarafından kaptırırız. Ha bu arada şayet bir büyük İstanbul depremi yaşamaz isek, bu söylediklerim belki olabilir. Ama ya o depremi yaşarsak, işte o zaman vay halimize. Depremin yaralarını sarmakla geçiririz sonraki yılları. İşte o zaman 2023 falan hak getire.

Teknolojinin o baş döndüren ve büyüleyici düzeydeki gelişim hızından hareketle, kimi sosyal hadiselerin adım adım tartışma alanlardan çekilebilme ihtimali bile bir hayli yüksektir. Kaldıki, henüz o feodal kalıntılarımızın her yanımızı ve toplumun her bir hücresine buram buram hakimiyeti söz konusuyken, buna rağmen teknolojik değişimlerde emin olun hiç kimse bizim toplumun eline su dökemez. Zira namazı bile cep telefonu arka cepte çalarken kılan bir milletin evlatlarıyız. Siz böyle bir toplumun geri kalabileceğine dair her hangi bir imkân ve ihtimali görüyor musunuz? Belki 2023’lü yıllar geldiğinde memleketin önemli sayılabilecek bir nüfusu, yemeği çatal ve bıçakla yemeyi öğrenir ve işte o zaman alkışlar eşliğinde ne kadar çağdaşlamış olduğumuzu kutlarız. Zira bizki, çağdaşlığı bu gibi şeylerde aradığımız için, gelecek bu konuda toplumumuzun o pek bir kılık kıyafet aydınlarının hizmetine gark olacaktır. Neticede toplum çağdaş olacak, neticede yeni yeni kıyafet modelleri orta yerlere serilecek ve belkide yeni yeni tesettür kıyafetleri hayatımızın her anını süsleyecektir.

2023 yılının pek tabiki en önemli hadisesi Cumhuriyetimizin 100. doğum günü olması. Bir asırlık süreçte nerelerden nerelere geldiğimiz tartışılacak. Bir asır boyunca nasılda modern bir toplum olduğumuza dair demler vurulacak ve gözler Anadolu’nun ücra köylerine çevrildiğinde, kent varoşlarına zihinler kilitlendiğinde, aslında hangi durumda olduğumuzunda resmi alenen orta yerlere serilmiş olacak. Kemalist aydınlarımız 1923 yılından başlayan o büyük ve muazzam vede güzide dönüşümü ballandıra ballandıra anlatacaklar ve tek parti dönemini her dem kutsayacaklar, ama çok partili döneme geçişle birlikte her bir hedefin rüyaya nasılda dönüştüğünün bahsini yapacaklar. Memnuniyetle kendilerini dinleriz ama bütün melanetlerin faturasınında çok partili dönem olmadığını bir bir anlatmaya çalışırız. Sanırım bizim bu başucu tartışma hadisemiz sadece 2023 yılının muhabbeti olmaz. Sonraki asırlardada benzer mevzuuları tartışmaya devam ederiz. Uzayda tatile gideceğimiz günler geldiğinde, bu tartışmayı uzayın derinliklerine doğru taşırız. Biz o günleri göremeyecek olsakda, bizden sonraki kuşaklar bu tartışmadan pek bir haz duyacaklardır. Zira insana yaşama sevinci veriyor bu tip itişmeler.

Ve özlemlerimiz…)))

Kızımın okuduğu okuldaki rehberlik öğretmeni bir veli toplantısında biz velilere öğütler veriyordu ve şimdiki çocukların, bizim geçmiş zamanlarımızdaki oyunlarımızı öğrendiklerinde, bu oyunları ne denli sıkıcı bulduklarına dair düşüncelerinden bahsediyordu. Ve bizlere “Bu oyunları çocuklarımıza anlatın, onlara öğretin ve bunlardan zevk almalarını sağlayın” demişti. Bende içimden tebessümle gülüyordum. Çocuklar internetin olmadığı bir dünyayı gayet sıkıcı buluyorlarmış. Çok kanallı televizyon vede playstation oyunlarının olmadığı bir hayatı gayet zevksiz olarak değerlendiriyorlarmış. Tabiki bu öğretmenimize kimi hususlarda katılmakla birlikte, ben biliyorumki bizim misketlerimiz kadar şimdiki teknolojik ürünler değerli değildi. Ama suyun akışına müdahale etmek ne mümkün. Oturup şimdi geçiş zamanlara “ah o zamanlardaki oyunlar vardı ya” diye hüzün kokan hallerimizi mi gösterelim. Zati bıktık şu “Eski ramazanlar, eski bayramlar vardı ya” muhabbetinden. Her ramazanda ekranların en süslü muhabbetine dönüşüyor şu “Eski bayramlar” edebiyatı. Devir değişti. Dedik ya “Kıç cebinde telefonu çalarken namaz kılan bir millet olduk” diye. Bu büyük değişimide anlayamıyorsak, 2023 üzerine ne konuşacağız?

Değil 2023 senesi, 2123 seneside gelse bize bir şey olmaz, bilesiniz. Dünya batsa, suya sele karşısa dahi biz yeni kurulacak olan dünyada kendimize bir yer mutlaka ediniriz. Zira biz böyyük Türk Milletiyiz.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara