Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '08

 
Kategori
Futbol
 

Bu kez Beşiktaş

Bu kez Beşiktaş
 

Yıldırım Demirören ile Mustafa Denizli’nin ortak bir şans noktası olduğunu düşünüyorum. Ama bu süreğen bir şans değil, yalnızca ölümden, son nefesten bir adım öncesinde ortaya çıkan bir şans.

Yıldırım Demirören başkanlık süresinde birkaç kez istifanın eşiğine geldi. Ama son dakikada yaşanan birkaç gelişme – bir derbi galibiyeti, bir Avrupa maçı galibiyeti, kötü bir ligin üzerine alınan federasyon kupası vs –onu giyotinden kurtaran adımlar oldu. Mustafa Denizli’nin de kötü gidişlerin üzerine onu kurtaran son dakika çalımlarının örnekleri çoktur.

Bu maç o maç olabilir mi? Bence muhtemeldir. Çünkü bu maçın mağlubiyeti Yıldırım Demirören için sonun başlangıcı olacaktır. Sezona yine iddialı giren, kendince başarısız sonuçlar üzerine tüm suçu teknik heyette görüp köylü kurnazlığı ile perde arkasında iş çevirmeye çalışan, ardından Ertuğrul Sağlam’dan yediği tokadın acısını Denizli ile çıkarmaya çalışan başkan için zor bir kavşak. Eğer bu maç kaybedilirse, ligin ikinci derbisi de yenilgi ile sonuçlanması olacak ve ligde son dört haftanın üçünde mağlubiyet alan, dolayısı ile ligde iddiasını yitiren bir takımın başkanı durumuna düşecek. Hem de artık elinde teknik direktör değiştirme jokeri kalmayan bir başkan.

Mustafa Denizli için, gitme ve kalma çizgisinde bir maç değil. Çünkü Türk teknik direktörlerinin en savunma silahı olan “bu takımı ben kurmadım ki” söylemine sahip. Ancak onun içinde gerek Beşiktaş’da, gerekse de Türk futbolundaki inandırıcılığının testi niteliğinde bir maç olarak görebiliriz. Özellikle Fenerbahçe maçında sergilediği yetersizliğin üzerine alınacak kötü bir mağlubiyet daha, futbol kamuoyunda Mustafa Denizli’nin yaratıcı, üretken, farklılığını ortaya koyan, ağırlığını hissettiren döneminin sona erdiği şeklinde yorumlanacak.

Beşiktaş takımının kadrosu aslında bu ligde şampiyon olabilecek düzeye, tecrübeye ve donanıma sahip olmasa da, iddiasını sürekli koruyacak bir yapıya sahip. Belkide şöyle söylemek daha doğru olur; Beşiktaş takımı yeterli donanıma sahip olmasada doğru müdahalelerle şampiyon olabilir. Aksi takdirde her zaman olduğu gibi üçüncülüğü ya da en kötü ihtimalle dördüncülüğü garanti olan bir "büyük".

Orta sahada ve hücum hattında ortalamanın üzerinde değere ve beceriye sahip futbolcular var. Ancak ne Ertuğrul Sağlam ne de Mustafa Denizli bu malzemeden iyi bir ürün çıkaramadılar. Ancak iyi bir takım yaratmak için, bazen tek tek futbolculardan ve iyi bir antrenörden fazlasına ihtiyaç vardır. O da, takıma ve teknik heyete müdahale etmeyen, sürekli kelle peşinde koşmayan, menajerlik mevkii ile takım içinde hafiyelik yapmayan, sürekli yanlış tercihlerde bulunmayan, ortaya çıkan başarısızlıkları daha da yanlış kararlarla örtmeye çalışmayan, aksine takımda olan herkese güven veren, bir değer hissettiren bir yönetim birimi de olmazsa olmazlar arasındadır.

Beşiktaş’ın en büyük eksiğinin yönetim birimi olduğuna şüphesi yok. Çünkü bugün maça çıkacak olan futbolcular kendilerinden çok yönetime karşı bir güvensizlik içinde sahaya çıkacaklar.

Maçın teknik yönüne gelecek olursak, bu sene Galatasaray takımının ligin en iyi takımı olduğunu düşünüyorum. Daha öncede söylemiştim, yönetim bazı futbolcu tercihlerinde kumar oynadı ve şu ana kadar bu riski başarıya çevirmişler gibi görünüyor. Ancak mevcut yapının da fazlası ile kırılgan olduğunu tüm futbolseverler gibi Galatasaraylılarda çok iyi biliyorlar. Son maçların formda adamı Lincoln’ün bu seviyesini ne kadar koruyabileceği oldukça şüpheli. Arda’da Avrupa Şampiyonasının ardından uzun süre sürdürdüğü formsuzluğu yavaş yavaş üzerinden atıyor. Ancak yükselen form grafiği, üzerinde her geçen gün ilgi yoğunlaşmasına neden olurken, diğer yandan ünü altında ezilen kişiliğinin yarattığı dengesizliğe vesile oluyor.

Beşiktaş ile Galatasaray takımlarının yapısı ve takım dizilişlerinin birbirine yakın olduğunu görmek mümkün. Defans uyumu oluşmamış, orta sahaları istikrarsız ve hücum yönleri güçlü ama dengesiz iki takım görünümündeler. İki takım arasında bu dengeyi bozan en önemli unsur ise bence Galatasaray’dan Ayhan. Ayhan Blackburn Rovers’in Tugay’ı olma yolunda ilerliyor bence. Yaşlandıkça ve tecrübe kazandıkça, daha az güçle daha büyük futbol oynamayı öğreniyor. Galatasaray’a kendi sahip olduğundan daha fazla değer katıyor.


Ancak Galtasaray adına en büyük eksikli ise, artık Galatasaray Beşiktaş derbilerinde Hakan Şükür'ün oynayamayacak olması. Hakan Şükür futbolculuk hayatında hep Beşiktaş'ın belası oldu ve futbol hayatının en kolay gollerini Beşiktaş'a karşı attı. Bu eksikliğinde bugün belirleyici olacağını dğüşünüyorum.

Futbol bilimi üzerinden yapılan değerlendirme sonucunda maçın favorisinin Galatasaray olduğunu söylemek mümkün. Ancak futbol içinde insan unsurunun fazla olduğu bir etkinlik olduğu için üzerinde kumar oynamaya fazlası ile müsaade eden bilinmezle kaplı. İşte o bilinemeyenleri daha çok Beşiktaş'a hizmet edeceğini düşünüyorum.

Ben maçın oldukça zevkli ve gollü geçeceğini düşünüyorum. Son zamanların en güzel derbilerinden birisi olmaya aday bir maç. Bunda bu kez Mustafa Denizli’nin oyunu kitlemek yönünde bir tercihi olmayacağı tahmini üzerinden yapıyorum.

Yıldırım Demirören’in son nefes öncesi devreye giren şansının, Beşiktaş takımının bu sezon iyi bir maç oynama kontenjanını henüz kullanmamış olmasının ve o kontenjanın bugün devreye girme ihtimalinin, maçı Beşiktaş’a doğru çevirdiğini düşünüyorum. Gollü ve bir farklı bir galibiyetle bitin bir maç bekliyorum. Ancak bir farklı skorla devam eden her maçta olduğu gibi bu kez beraberlik olasılığını da hissediyorum. İdeal sonuçlarım; 2-3, 2-2

Bu sezon, biz Beşiktaşlılarında sevinmeye hakkımız var değil mi?

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..