- Kategori
- Gündelik Yaşam
Bu rezalete müstahakım, hakkettim!

Biz biliyoz da mı yazıyoz?
Kahvaltıda illa ki maydanoz yiyen insana çok büyük saygım var, neyse bunu başka bir blogda ele alırız. Neticede çayır-çimen de olsa roka-tere de olsa yeşillik seven insan kendi içinde güzel bir insan. Yalnız roka-tere benzeri yeşilliği yeşili çıkana kadar yıkayıp, sirkeye yatıran insanın teni vernel kokuyor onu söylemek isterim. Blog, başka bir girizgâh bulamadığım için böyle bir şey yazma ihtiyacı duydum, “yazılmasa da olurdu dediğini” ama çok şaşırmadığını tahmin ediyorum.
Blog, benim şimdi biraz tuhaf korkularım var. Misal İstanbul’dan aşırı korkuyorum. Tamam büyük şehir her yabancı biraz ürker filan ama benimki öyle değil, paranoya sınırlarını zorlayan bir korku. Benim İstanbul’da yaşayan arkadaşlarım ara sıra -hatta bu korkumu fark ettikten sonra sık sık- beni İstanbul’a davet ediyolar. “Gel sen yediriz, içiriz, giydiriz, nevizade’ye filan götürüz” diyolar. Fakat ben gidemiyorum ne bileyim ben sanki benim orda organlarımı filan çalarlar gibime geliyo, aşırı korkuyorum. Misal, ben böbreklerimi filan çok seven insanım, iki böbreğin ikisi de bir ama sağ böbreğimi biraz daha fazla seviyorum yani onunla daha bi iyi anlaşıyoruz, daha bi hukukumuz var gibime geliyor. O nedenle İstanbul’a hiç gidesim gelmiyor gelemiyor.
Pudra şekerli kurabiye yerken boğulma tehlikesi geçirebilen insana bakış açım çok farklı, ben o insana bilim adamlarının olgunlaşmamış (ham da denir) cennet hurması yedirip deney yapması taraftarıyım. Ölmezse bile sakat kalıcağına hiç kuşkum yok, şımarık zengin O.
Kış mevsiminde inceden dekolte yapan hatun daha bir dikkat çekici oluyor, yazın bu tür enstantaneleri bol bulamaç görmeye alışmış er kişi beyni, kışın karşılaştığı bu nadir cazibe karşısında şöyle bir duralıyor. Uzun süre hareketsiz duralıyan er kişiye, dekolteli hatun’un “ne bakıyon be hiç mi kadın görmedin” diyerek ayar vermesi hoş olmayan bir davranış olduğundan, bu durumdaki arkadaşları “hadi oğlum sardır evde bakarsın” diyerek olay mahallinden uzaklaştırmak gerekiyor. Sevabı da var bunun.
Çok net söyleyebilirim ki: hararetle baktığın, “bi kere versin canımı alsın” dediğin hatunun kendiliğinden gelip sana çıkma teklif etme ihtimali, bir penguenin Kahramanmaraş’a yaz tatiline gidip dondurma yalaması ihtimaline eşittir. (Animal Planet kıvançla sundu.)
Beleşçi bir insan değilimdir ancak nerde bir açıkta duran marlboro lights görsem en az bir tane yakmayı görev bilirim.
Psikopat bir insan da değilimdir ama çocukluğumda karınca öldürüp gömdüğüm ve başına çekirdek kabuğundan mezar taşı yaptığım da olmuştur.
Bir ay kadar önce iş yerindeki dolabımda unuttuğum (bir kez ısırılmış olarak) eti browni intense, kendince yeni yaşam formları üretmiş (kurtçuk). Bu kıpırdak yaşam formları beni tanrıları sanıyorlar, atmaya da kıyamıyorum kerataları. Duyarlı bir hayvan sever denk gelirse kendilerini hediye etmek istiyorum. (Edit Not: Bir önceki cümlende geçen anından, anında pişman olduğun için bunu yazmışın, sinsi.)
Belarus diye bir memleket var. Sinsi ve bir o kadar nursuz belalı Rusların yaşadığı bir yer ismi gibi. Yani bana yaptığı çağrışım öyle, yoksa Belarus halkına ve Belarus’un bölünmez bütünlüğüne saygım sonsuz kuşkusuz.
Adı “Songül” olan bir hatunun da hafiften balık etli olmaması hiç mümkün değil gibi, aynen adı “Nilgün” olan hatunun inceden kalantor olmamasının olanaksız olduğu gibi. Nerde bir Songül varsa orda bir şikemperver (Editöre Not: Küfür değildir, lütfen makaslamayınız) insan var ve onun gerdanı tavuk göğsü aklığında, ayak parmakları kırmızı ojeli.
Evde tek başına yaşayan 70 yaşındaki süpersonik komşum Bahattin amcanın, evinden hiç dışarı çıkmayan nursuz kedisi hamile kalmış, Bahattin amcayı her gördüğümde içime içime gülmekten kendimi alıkoyamıyorum.
Onca yıl gördüm de 2010 kadar sevimsizini, nursuzunu görmedim, bi mazi ol bit artık 2010! git kendine daha çok sövdürmeden 2010!
Romanımsı-1
O kızın telefon numarasını cebren ve hile ile de olsa ele geçirdim. Yaklaşık 9 saat 19 dakika sonra sildim. Kırılmaktan korktum. Aradan dört gün geçti. O kızın telefon numarasını tekrar ele geçirdim, kendimi örgütsel döküman gizleyen yasa dışı bir adam gibi hissettim, buna rağmen beynimi bir sms atmaktan alıkoyamadım, yapamadım, durunamadım. Cevap vermedi henüz. Kendimi pörsümüş lahana turşusu gibi hissediyorum.
Ben Buldum.
Eş dost sohbetinde gülmek kolay da, sonrasında içindeki boşluğa rağmen nefes almak zul geliyor. Boğuluyorsun. İçindeki boşluğu saçma ilgi ve ilişkilere yönlendirmekten başka seçenek de yok gibi. En zor kısmı ise, tüm bunları tane tane anlatmadan anlayabilecek insanların azlığı. Eğer bu insanlardan bir tane bulabilirsen şanslısın. O, sen düştüğünde ya da boka battığında dahi emin ol hâlâ elini uzatıyor olacak. O, sen en salak heveslerini anlatırken bile narin dudaklarıyla anlamlıca gülümsemeyi becerebilecek. Bir an hiç yoktan yere dudağına minik bir öpücük kondurduğunda bile, o öpüşü; şaşkınlığını gizleyip bir haylaz oğlan çocuğunun öpüşündeki masumiyet tadında anlayabilecek. Şu hayatta her şeyin olabilir ama O’nundan yoksa hiçbir şeyin yok demektir.
Eroir
Sönmüş bir gezegenim gökte
Şenliği kaybolmuş bir yalnızım.
Gövdemde yaşayan bir evren var
Tanrısı olmaktan çekildiğim bir evren.
Acılarımı, kinlerimi, hırslarımı
Heveslerimi, sevinçlerimi yolan bir evren.
Bir rezalete müstahakım
Bir kez de olsa dibi görme hakkım var.
Kaybetmiş adamların dostluğuyla
Kötü yola düşmüş kadınların sohbetleri de olmasa
Adımı anan, bir zamanım da arayan yok.
Dert edinmem bile.
Beni acıtan bu mide ağrısı
Kuşkusuz aşk acısının yarısı
Avare adamlara yarenlik ederim
Ucuz şaraplarını alıveririm
Severler beni bir ihtiyar şefkatiyle
Dinlerler hatta bir bahtiyar ciddiyetiyle.
Unuturlar fakat her seferinde
Teselli de ederler aşırı gereğinde.
Gök tanrıya inanırız hep birlikte
Şenliğe tapınırız sayemde.
Bu da geçer deriz
Bu da geçer
Geçmiyor aslında birader.
Sidik kokar etrafım şarap keskinliğinde
Ölüler beni yoklar sabah serinliğinde
Beni kanatan bu iyimser sanat gösterisi.
Her şeye eyvallah da, geceler boktan
Seni de düşünmek var ya!
Apansızın ve ansızın yoktan.
Beni acıtan bu gerçek dilimden.
Ben Buldum
Özlü Laf: Hepimiz ölümü beklerken vakit öldürüyoruz sadece. Çirkin olduğunuzda bilirsiniz ki, sizi seven, gerçekten seviyordur. -Charles Bukowski
Sevgilerimle.