- Kategori
- Resim
Bu şehrin sokakları, asılı durur resimleri, Gülnur Efendioğlu
Ressam Gülnur Efendioğlu
İzlenimler, Gizemli Bir Söyleşi, Nabide KILINÇ
BU ŞEHRİN SOKAKLARI , ASILI DURUR RESİMLERİ, RESSAM GÜLNUR EFENDİOĞLU
Bu şehrin sokaklarında, Muğla’da yaşıyoruz. Bu şehir insanı, canlı ve doğayla, tarihle, kültürle iç içe sarar. Bu şehir, insanın başını döndürür.
Bu şehre neler yakışıyor? Bu şehirde kimler yaşıyor? Sanatçıları, şairleri, yazarları, ressamları, mimarları, fotoğrafçıları, arastadaki sanatkarları ile, helvacısı, macuncusu, fotoğrafçısı ile, delisi ile hoşgörüsü ile capcanlı yaşanıyor bu şehir.
Bu şehrin sokakları neler? Sokaklarında ne olmalı? Nasıl yaşamalı Muğla evlerinin arasında sokaklarda buluşan komşuları? Kuzulu kapılarının ardında ne hayatlar , ne sevgiler, ne acılar, ne hüzünler, ne düğünlerle yaşanmış bu şehir.
Kültürü, hoşgörüsü, sevgisi, saygısı ile mütevazi, sade ve içten, candan...
Bu şehrin sokaklarında dolaşan ressamları. Resimlerini yaşayarak çizerler. Şairler şiirlerini yaşayarak yazarlar, sokaklarında Muğla’ya aşklarını dökerler. Mimarlar eski evlerinden etkilenirler. Sanatçıları şarkılarını bu şehrin sokaklarında, bestelerler.
Bu şehirde bir ressamlar sokağı olmalı, bir şairler sokağı. Sokaklarında sanatçılar, ressamlar, şairler evlerinin içinde yaşayan insanlarıyla hep buluşmalı, hep kaynaşmalı.
Hep buluştuğu, kaynaştığı gibi.
Bunun için neler yapmış? Muğla Belediye Başkanlığı. Muğla Valiliği. Elele vermiş. Bir uçtan Muğla Valiliği, bir uçtan Belediye Başkanlığı. Restorasyon hamlesi ile Kültür Turizmi yaratmış Kültür evi, Hacıkadı evi, Özbekler evi’ni kazandırmış. Bu şehrin insanı çarşıya çıktığında soluklanıp, bu şehrin sac böreğinden yemeden gitmiyor, kaynaşıyor.
Kültür Şenliği’nde söyleşiyi dinlerken, bu şehirde bir fotoğrafçı yaşardı, dendi. Seyyar fotoğrafçı Hamdi amca. o yılların insanlarına, şehrine ölümsüz fotoğraflarıyla, anlarına tanıklık eden Hamdi amca Muğla’nın “en güzel hatırası” olarak anıldı. Avukat Sevinç ablanın(Göçügenci) yıllarını CHP’ ne delegelerine, köklerine, köylerine siyasetini ve hizmetini , toplum düzeyinde götüren ve gerçekleştiren Avukat Sevinç ablanın (Göçügenci’nin) babası Hamdi amca.
Hamdi amca, sadece seyyar fotoğrafçı mıydı? Hayır diyor Sevinç abla. O mühür kazırdı (okuma yazma bilmeyenler için resmi muamelelerde kullanılmak üzere, mühür kazırdı). Eski yazı okurdu.
Kendime yakın gördüğüm için, bu kadar bahsetmek istedim . Sevinç hanımefendi ile aile olarak tanışıyor ve görüşüyoruz.
Her şey çok güzel, bu şehirde. Neler neler öğreniyoruz, sokaklarında dolaşıyor, bembeyaz badanalı duvarlarının ve çiçeklerinin arasında geziniyor, dinleniyoruz, bu şehirde.
İyi ki yaşandı, Kültür şenliği. Muğla Belediye Başkanımız Dr. Osman Gürün yaşattı, bu güzelim duyguları, düşünceleri, bu şehri...
Bu şehre aşık bir başka ressamımız var. Gülnur Efendioğlu.
Gülnur hanımla karşılaşmam Muğla Sanatseverler Derneği ile oldu. Bizi bu dernek bir araya getirdi. Sadettin (Özbek)beyefendinin sanatı, dostluğu kucakladı .
Tanıştık, kendi beğendiğim ve seçtiğim iki güzel tablosunu hediye etti bana, biri hani şu geceleri kurbağaların gevezelik ettiği ırmakları, her gün yeni bir melodiyi mırıldanan koylarında suyun şırıltısını duyduğunuz Gökova. Diğeri Esençay tablosu.
Esençay Gülnur hanımın eşinin öğretmenlik yaptığı yer. Kültür şenliği günü resimlerinden bir tanesi yine hissettiğim güzellikte idi, sordum? Esençay eşimin kaldığı ev, dedi.
Balıkesir’in Gönen Sarıköy beldesinde doğmuş. Kütahya Eğitim Enstitüsü’nü bitirmiş. 21 yıl öğretmenlik yapmış.
2000 yılından bu yana kendi özel atölyesinde yağlı boya resim çalışmaları yapıyor.
Şadırvan’ın orada atölyesi. Şadırvan’ı sıcak kahve sohbetinde resimlemiş, yine Kültür Şenliği’nde tablolarının arasındaydı.
O günkü, resimler gördüğüm en canlı, en ışıklı ve en hoş, en yaşanılır resimlerdi. Gülnur Efendioğlu bu şehri resimleriyle capcanlı yaşattı. Bu şehre resimleriyle çok emek vermiş.
Beğeniler ve duygular bu şehri, resimlerle tanıklık etti. Ellerine sağlık. Bu şehri resimleriyle sırılsıklam ıslattı. Topraklarına , taşlarına düştü “fırçalar ve renkler”, “tuval bu şehre yakıştı”.
Gülnur Hanımın resim sergileri pek çok yerde açılmış. Ancak ben bunları yazmayacağım. Belki 20 kez açılmış sergi.
Ben kendi anlatımından resimlerini ve duygularını yazmak istiyorum şimdi;
“Karı-koca olarak eğitimci yaşamımız, bulunduğumuz illerin en uzak, en sarp, en ulaşılmaz köylerinde öğretmenlik yaparak geçti.
Kırlarında büyüdüğüm doğayı severdim. Öğretmenlik yaptığım o yolsuz, susuz köylerde yılmayıp mücadele ettikçe, baş eğmeyip direndikçe, daha da çok sevdim.
Çocuklarımı, öğrencilerimi, onların anne babalarını kazandıkça, daha da büyüdü sevgim, daha da çoğaldı...Yüce yüce ağaçları, çamları, çınarları...Ağaç gölgesi serinlikleri...Altındaki çardakları...Bir kenara bağlanmış eşeği, yün eğiren nineyi... Kapıyı, çatıyı, avluyu, ocağı... Dumanı tüten bacayı fark ettim. Tüm bunları çok sevdim...Yeniden durup durup sevdim. Onları resmettim kağıtlara. Onları boyadım. Ninelerin nasırlı ellerini, çileli yüzlerini çizdim, tuvallere...
Beyni güzel, ruhu güzel, bileği kuvvetli, değerli bir ressam, vardı. İsmi Abdullah Taktak. Benim gibi pek çok kişiye hocalık yaptı. Atölyesini açtı... Gün batımı renklerini, dağlarının kızıl boyasını, tarlaların kurşuni yansımasını öğrendik. İnsanımızı anlatmayı, çevremizi tanıtmayı, iş edindik. Kutsal bir görev gibi sürüyor, işimiz. Bu topraklar, bu ülke ve bizim insanımız...”
Gülnur Efendioğlu bu güzel şehirde şadırvan’da çiziyor şehri... Bu şehir bir ressamını daha tarihe yazacak, bağrına geçirecek, resimleyecek. Bu resimlere bakarken bir yudum kahvenizi için, sohbet edin dostlarla, şadırvanın resimlenen öyküsünü birlikte yaşayın.
Bu şehir seni sevecek...Kolay gelsin....
( Önceki “Muğla Kültür Şenliği Yaşandı” yazımda, Nail Çakırhan (Doludizgin) konulu program Muğla Sanatseverler Derneği tarafından Gazi Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde gösterime sunuldu. Nail Çakırhan’ın hayatını ve şiirlerini konu alan çalışmanın metin yazarı Akyaka Kültür ve Sanat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Başkanı Selçuk İnaç’tır. Düzeltir, özür dilerim.)