- Kategori
- Mizah
Burcu

Karakalem çalışması
Adı Burcu'dur.
Biraz abartılı olsa da onun için en uygun fiziksel tarif şudur:
Kendisi, aşağı yukarı bir cep telefonu boyutlarındadır.
Dikkatli bakılmadığında, odadaki varlığını farketmek zordur. Misafireten geldiğinizde gösterilen yere çökmeden önce, etrafa iyice bakmanız önerilir. Dikkat etmezseniz üzerine oturabilirsiniz.
Eğer böyle bir yanlışlık yaparsanız, altınızdan güçlü bir ciyaklama sesi geleceğini sanmayınız. Gelmez? Çünkü sesi de kendisi gibi zayıftır.
Onun ruhsal yapısının ebadıyla doğru orantılı olduğunu zannediyorsanız aldanıyorsunuz demektir. Hiç de öyle sessiz, sakin bir karaktere sahip değildir. Çünkü cüssesiyle asabiyeti ters orantılıdır. Yani oldukça sinirlidir. Hakkının yendiğini düşündüğü durumlarda muhatabıyla ölesiye didişir ve asla geri adım atmaz.
Bu asabi huyuna karşın Burcu ailesine, komşularına hizmet, yardım ve iyilik konusunda, (boyundan çok büyük işlere imza atacak kadar) isteklidir. Kendisinden yardım talep ettiğinizde bir dediğinizi iki etmez; hemen gelir. Yemek yapmaktan ev temizliğine kadar her çeşit işte, desteğini asla esirgemez ve karşılığında da hiçbir şey beklemez.
Bu zamanda böyle insan var mıdır, derseniz cevabım "evet"tir. Şahsen ben, dünyada insan denilen varlık bulunduğu sürece, "iyi insanın" da olacağını düşünüyorum...
Yalnız burada dikkat etmemiz gereken bir husus var. Eğer Burcu'yu önceden uyarmazsanız, iki kişi için bir hafta yetecek kadar pilav yapabilir. Bu cömertliğinin sebebi tam olarak bilinmiyor. Belki de "bir günlük yerine, bir haftalık pilav yapmak zaman ve tüpgaz açısından daha ekonomiktir" diye düşünüyordur.
Burcu, üç yıldan beri üniversite sınavını kazanmak için fazla mesai yapıyor. Bu durum onun sinirlerini geriyor ve asabiyet katsayısını yükseltiyor. Ne var ki, kızarak sınav kazanılmıyor. Bu yüzden o da başarma umudunu, bir sonraki seneye erteleyip duruyor.
Bir yıl öncesine kadar kılık kıyafetine, süsüne pek dikkat ederdi. Saçlarını makineyle düzleştirir, giyinir kuşanır, cep telefonu elinde, silgi alma bahanesiyle çarşıya giderdi. Kırtasiyeci, silgilerin yerini bulamıyor olmalıydı ki Burcu, çarşıdan bir türlü gelmek bilmezdi.
Rivayetlere göre, bir gün baba, onu suç üstü yapmıştı. Odasına kapandığı bir ders saatinde, arkadaşlarıyla telefon muhabbeti yaparken yakalamıştı. Halbuki herkes onun problemlerle boğuştuğunu zannediyordu. Bu suçüstü durumundan sonra, çarşıdan geç dönmesinin de kırtasiyeciyle değil, arkadaşlara takılmasıyla ilgili olduğu anlaşılmıştı.
Derhal cep telefonuna el konuldu, pili gövdesinden ayrıldı ve çocukların erişemeyeceği bir yere kaldırıldı. İşte o zamandan sonra Burcu hayata küstü. Giyinmeyi ve süslenmeyi bıraktı. Saçlarını makineyle düzleştirmekten vazgeçti. Perişan ve darmadağınık bir insancık haline geldi. Sanki bir tsunamiye ya da tayfuna maruz kalmıştı...
Aradan epey bir zaman geçti.
Derken Burcu, toprağa düşen bir tohumun zamanla çatlayıp yeşermesi gibi, yeniden ve yavaş yavaş canlanmaya başladı. Giderek kendini toparladı ve eski haline geri döndü. Fakat bu dönüş, ilkinden biraz farklıydı. Artık saçlarını düzleştirmesi gerekmiyordu. Çünkü onları örtmüştü.
Şahmaran Hacamat. Portreler: 6 Başlık 0 Alt başlık 00
Resim: http://www.uslanmam.com/guzel-sanatlar-bolumu/73070-karakalem-calismalar.html