Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

18 Mart '12

 
Kategori
Güncel
 

Burdur Emekli Sen'in hukuk zaferi

Burdur Emekli Sen'in hukuk zaferi
 

EMEKLİ SEN GENEL BAŞKANI BEYSÜLEN İLE BURDUR EMEKLİ SEN YÖNETİCİLERİ


3 ay önce kurulmuş olan ve daha inşa aşamasında devletin mülki amirlik eliyle baskı ve engellemeleriyle karşılaşmış, Burdur Valiliğince hakkında kapatılma davası açılmış olan Emekli Sen Burdur Şubesi, 16 Mart 2012 tarihinde duruşması yapılan Burdur 2. Asliye Hukuk mahkemesi´de davanın reddine karar verilmesiyle büyük bir hukuk zaferi kazanmıştır.

Duruşmada emeklilerin sendika kurmasını, örgütlenme özgürlüğü kapsamında ve toplumsal bir hak olduğunu belirten 2. Asliye Hukuk Mahkemesi hâkiminin Genel Merkezinin açık ve sendikal faaliyetlerine devam ettiğini, tüzel kişiliği temsil eden Genel Merkezi açık olan bir sendikanın şubesini kapatma davasının yanlış olduğunu ifade ederek davanın reddine karar vermesi, kamuoyunda Burdur Valiliğinin Emekli Sen hakkında böyle bir kapatma davası açmasını manidar buldu.

Tüm Emekliler Sendikası Emekli Sen, 55 şube, 35 temsilcilikle Türkiye çapında 17 yıldır sendikal faaliyet sürdüren, her koşul ve durumda biçare emeklilerin sorunlarını çeşitli mahfillerde ve platformlarda savunan ve uğrunda mücadele veren 50 üyeli bir örgüttür. 17 yıllık süre zarfında çeşitli illerde defalarca devletin valiler eliyle baskı ve engellemelerine maruz kalmış, kapatma davaları açılmış; biri hariç hepsinden ya beraat etmiş ya da davası reddedilmiştir. Kapatmaya hükmetmiş mahkemenin kararı da sendika yöneticileri tarafından AİHM´ye götürülmüş, bu dava da bahar aylarında karar verilme aşamasına gelmiştir.

Emekli sen Burdur Şubesinin mahkeme duruşmasında yaptıkları savunmadan da somut bir şekilde anlaşılacağı gibi, bütün meselenin AKP iktidarının bir yandan halkı AB masallarıyla kandırarak diğer yandan örgütlenme özgürlüğü önüne barikatlar kurması olduğunu belirten sendika yöneticileri emeklilerin sorunlarının çok büyük olduğunu, emekli soru7nları zemininde mücadeleye devam edeceklerini, böyle baskı ve engellemelerin kendilerini yıldırmayacağını, tam tersine kamçıladığını belirttiler.  

KıvılcımHaber okuyucu ve dostlarının bilgileri ve ilgilerine Emekli Sen Burdur Şubesi yöneticilerinin mahkemedeki savunmalarını sunuyoruz.

 

2. Asliye Hukuk Mahkemesine

                                                                                                              Burdur

 

                                                                                                              Dosya no 2011/408

                                                                                                              Du.gü. 16.03.2012

Davaya karşı cevaplarımız /

            1) Davacı Burdur Valiliği tarafından Tüm Emekliler Sendikası – Emekli Sen Burdur Şubesi aleyhinde açılan dava ile özetle “ DİSK Konfederasyonuna bağlı EMEKLİ SEN ( Tüm Emekliler Sendikası)  Genel Yürütme Kurulunun 27 Ekim 2011 tarih ve 19 sayılı kararı ile… isimli Sendika üyeleri ilimizde EMEKLİ -SEN şubesini açmak üzere geçici Yönetim kurulu üyeliklerine atandıkları anlaşılmıştır.

            Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 15.02.2010 tarih ve 8240 sayılı görüş yazısında: EMEKLİ- SEN gibi bir kuruluşun ve buna benzer oluşumların Sendika olarak adlandırılmaları Anayasanın 51. maddesinden kaynağını alan ve 2821 sayılı Sendikalar Kanununda ön görülen düzenlemelere aykırı olarak kurulan oluşumlar olduğu, faaliyetlerine izin verilmemesi gerektiği, Türk Hukukunda istihdam dışı olup, emek- sermeye ilişkisi içerisinde bulunmayan ve ayrıca değişik Sosyal Güvenlik Kurumlarından yaşlılık aylığı alan kimselere sendika kurma hakkı tanınmadığı belirtilmiştir.

            Ayrıca Tüm Emekliler Sendikasının Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı ile kapatılmasına hükmedildiği ve bu kararın Yargıtay tarafından onandığı belirtilmiştir.

            Sendika Şube kuruluşu yapılamayacağına dair Emekli- Sen Sendikası Burdur Şubesi Kurucu Başkanı Fatih Özcan’a tebligat yapıldığı, EMEKLİ – SEN Burdur Şubesinin 13.12.2011 tarih ve 2011/2 sayılı yazısı ile Emekli –Sen Genel Merkezinin faaliyetine devam ettiği, bu nedenle şubenin faaliyetinin askıya alınmasının mümkün olmadığı, şubelerinin açık olduğu ve faaliyetlerine devam ettikleri bildirilmiştir.

Sonuç olarak Emekli – Sen Burdur Şubesinin kapatılarak sendikal faaliyetlerden men edilmesi talep edilmiştir.

2) Davacı Burdur Valiliğinin açmış bulunduğu bu dava aşağıdaki nedenlerle Hukuk kurallarına aykırıdır.

Emekli Sen’in milli ve milletlerarası dayanakları

Türkiye’de yaşayan 9,5 milyon civarındaki emekli kitlesinin hayatta karşılaştıkları çok önemli meseleleri bulunmaktadır. Bu meselelerin ülkeyi yönetenlere iletilmesi ve çözümünün sağlanması, emekliler adına taraf olabilecek örgütlenmeyle mümkündür. Bu bilinçle hareket eden Genel merkezimiz, milletlerarası sözleşmelerin tanıdığı bir hak olan sendikalaşma hakkını kullanarak, 12 Temmuz 1995 tarihinde Tüm Emekli Sen’i kurdu. Emekli sen, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK’e) ve Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC’a) bağlı Yaşlı ve Emekli Sendikaları Federasyonu (FERPA) üyesidir.

“Emeklilerin sendika kuramayacağı” iddiasıyla şimdiye kadar İçişleri Bakanlığı ve mülki amirler tarafından açılan kapatma davalarından biri hariç diğerlerinin tamamı lehimize sonuçlanmış ya da davacı taraf davadan çekildiği için dava düşmüştür. Bu sebepledir ki, 55 şube 35 temsilciliği, 50 bin üyesi bulunan sendikamızın Genel Merkezi, şubeleri ve temsilcilikleri açıktır; faaliyetlerimiz kuruluşumuzdan bugüne kadar kesintisiz devam etmiştir. Bu kararlarla sendikamızın temel dayanakları olan milletlerarası belgeler ve sözleşmeler hakkındaki açıklamalarımızı bilgilerinize sunuyoruz. Ayrıca kazandığımız mahkeme kararları da yazımız ekinde mevcuttur.

Aleyhte verilmiş olan karara ilişkin dosya ise tarafımızdan Avrupa İnsan Hakları mahkemesi (AİHM’ne) gönderilmiştir.

AİHM’nin 2. Dairesi’nde sırada bulunan dosyayla ilgili olarak Türkiye’den açıklamalar istenmiş, Türkiye’ye 6 Mayıs 2012 tarihine kadar ek süre verilmiştir. Önümüzdeki günlerde

(Sayfa 2)

Mahkeme’den kesin karar çıkacaktır. Örgütlenme özgürlüğünü engelleyen karar nedeniyle, ayrıca karar çıktıktan sonra kararın örgütlenme özgürlüğünü engellediği yönünde milletlerarası sendikalar ile AB Genişleme Komisyonu’ndan gelen tepkiler üzerine, Hükümet kararı uygulamayacağına dair garantiler vermiş ve bugüne kadar uygulamaya ilişkin herhangi bir işlem yapılmamıştır. Be sebepledir ki, sendikamız bugün Türkiye çapında faaliyetlerine devam etmektedir.

Hakkımızda açılan kapatma davalarında verilen kararlar

Daha objektif değerlendirme yapabilmek için, sendikamızın kuruluşundan bu yana açılan dava ve mahkeme kararlarını bilgilerinize sunuyoruz.

a)Ankara Valiliği tarafından 13 Aralık 1995 tarihinde 2821 Sayılı Yasa’nın 6. maddesiyle Anayasa’nın 128. maddesi gerekçe gösterilerek Ankara İş Mahkemesine dava açıldı. Ankara 9. İş Mahkemesi’nde görülen dava sonunda İş Mahkemesi davayı 13 Mayıs 1996 tarih 1996/7 esas 1996/ 396 karar sayılı kararıyla görevsizlik kararı ile dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir. (Ek/1)

Bunun üzerine dava, Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne intikal ettirilmiş, ancak daha sonra dava Valilik talebi dikkate alınarak müracaata bırakılmış ve yenilenmediği için düşürülmüştür.

b)Sendikamızın yayın çıkarmak için Ankara Valiliği Emniyet Müdürlüğü’ne yaptığı başvuruya ret cevabı verilmesi üzerine sendikamız yasaklamanın iptali için Ankara 6. İdare Mahkemesi’nde dava açmış, İdare Mahkemesi 1995/1074 esas,1996/ 951 karar sayılı kararıyla yayın çıkarılabileceğine karar vermiştir. (Ek/ 2)

c) 28 Temmuz 1997 tarihinde İstanbul Valiliği Muhakemat Müdürlüğü’nün başvurusu üzerine İstanbul’da açtığı dava mahkeme tarafından görevsizlik nedeniyle reddedilmiş ve talep halinde dosyanın Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir. Ancak idarenin talepten vazgeçmesi nedeniyle dosya Ankara’ya gönderilmediğinden dava düşmüştür.

İstanbul Kadıköy Anadolu Yakası 1. No.lu Sendika Şube faaliyetinin durdurulması için İstanbul Valiliği Muhakemat Müdürlüğü tarafından Kadıköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 22 Ağustos 1997 tarihinde dava açılmış ve yapılan yargılama sonucunda 19 Kasım 1998 tarih ve 1997/672 esas,1998/950 karar sayılı kararla dava reddedilmiştir. İtiraz olmadığından karar kesinleşmiştir. (Ek/ 3)

d)Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesinde “ Tüm Emekliler Sendikasının kapatılması” istemiyle dava açılmış , Mahkemenin 2002/907 esas 2003/984 karar sayılı kararı ile “…. Emekli- Sen ‘in kapatılması yönünde açılan davanın Anayasa ve yasalarımızda ve gerekse taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerde herhangi bir dayanağının bulunmadığı gibi ülkemizin geldiği nokta ulaşmak istediği hedefler nazara alındığında kişilerin yasalarla teminat altına alınan örgütlenme hakkının kısıtlanamayacağı prensibinden hareketle yasal dayanağı bulunmayan davanın REDDİNE karar verilmiştir” (Ek 4)

e) Sinop Valiliği tarafından 16 Mart 2011 tarihinde Sinop Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi’nde Sinop Emekli Sen Şubesinin kapatılması hakkında dava açılmış, ancak Mahkeme 28 Temmuz 2011 tarihinde “ … dava Sendikal faaliyetlerinden men edilerek kapatılması talebini içermektedir. Dosya arasında bulunan tüm deliller ve davalı Sendika Yönetim Kurulu üyeleri tarafından Mahkememize sunulan emsal nitelikteki kararlar ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen kararlar da birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu edilen Sendikanın kapatılması yönünde yapılan talebin gerek Anayasa ve yasalarımıza ve gerekse ülkemizin de taraf olduğu uluslar arası sözleşmelerde herhangi bir dayanağının bulunmadığı ve davalıların Sendika kurmalarını yasaklayan bir düzenlemenin olmadığı, Anayasa ile teminat altına alınmış bulunan kişilerin örgütlenme haklarının kısıtlanamayacağı, ayrıca Sendikal faaliyetten men ile ilgili olarak Şubenin bulunduğu Mahkemede değil Sendika merkezinin bulunduğu yer Mahkemelerine talepte bulunulabileceği. tek tek şubelerin kapatılması ile ilgili yasal süreç başlatılmasının uygulamada da karışıklığa yol açıp mümkün olmadığı anlaşılmakla yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir” gerekçesi ile davanın REDDİNE karar verilmiştir.  (Ek/ 5)

 

(Sayfa 3)

Tüm Emekli sen’in milli ve milletlerarası dayanakları ve belgeleri

Anayasamızın 51. maddesi ve 2821 Sayılı Sendikalar Yasası ile 4688 Sayılı Kamu Çalışanları sendikaları yasasında, emeklilerin sendika kurabileceklerine dair bir düzenleme olmadığı gibi kuramayacaklarını ifade eden bir hüküm de bulunmamaktadır.

·        Sendikamız 2821 Sayılı Sendikalar Yasası ve 4688 Sayılı Kamu Çalışanları Sendikaları yasası’nı esas alarak faaliyette bulunan bir sendika değildir. Emekli sen, tamamen milletlerarası sözleşmelerin ruhuna uygun olarak “herkes”in sendika kurma hakkını garanti altına alan düzenlemeleri kendine hukuki temel olarak almaktadır.

Anılan milletlerarası belgelerin en önemlileri şunlardır:

  • İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (İHEB)- madde: 23/ 4-

“herkesin, menfaatlerinin korunması amacıyla sendikalar kurmaya ve bunlara üye olmaya hakkı vardır.”

  • Ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ilişkin uluslar arası sözleşme- Madde:8-

“Herkesin, ekonomik ve toplumsal çıkarlarını geliştirmesi ve koruması için sendika kurma ve yalnızca ilgili örgütün kurallarına bağlı olarak dilediği sendikaya girme hakkı vardır.”

  • Medeni ve siyasi haklara ilişkin uluslar arası sözleşme- madde: 22-

“Herkesin, kendi çıkarlarını korumak için sendikalar kurmak ya da bunlara girmek hakkı da dâhil olmak üzere başkalarıyla Biraraya gelip dernek kurma hakkı da vardır.”

  • İnsan haklarını ve temel özgürlüklerini koruma sözleşmesi (İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi)- madde: 11-

“Herkesin, barışçı toplanma özgürlüğüne ve çıkarlarını savunma için başkalarıyla sendikalar kurma ve sendikalara üye olma hakkını da içermek üzere dernek özgürlüğüne hakkı vardır.”

  • Yeni Bir Avrupa İçin Paris Şartı- (AGİT/ AGİK)-

“Ayrım gözetmeksizin herkesin örgütlenme ve barışçı toplantı özgürlüğüne hakkı vardır.”

  • AB Temel Haklar Şartı (1999 yılında “aday üye” kabul edildiğimiz Helsinki Doruğu)- 11 Aralık 2000 tarihinde kabul edilen AB Anayasası Temel Haklar Şartı- 12. madde:

“Herkesin tüm düzeylerde ve özellikle siyasal, sendikal ve sivil alanlarda barışçı toplanma özgürlüğü hakkı vardır. Bu hak çıkarlarını savunmak için sendikalar kurma ve sendikalara üye olma hakkını da içerir.” (Ek 6)

Görüldüğü gibi, bütün bu sözleşmelerde “herkes” sözcüğü kullanılmaktadır. Temel hak ve özgürlüklerin düzenlediği milletlerarası hiçbir antlaşmada sınırlama yoktur. Bundan anlaşılması gereken ise, hak ve çıkarları ortak olan bütün toplumsal katmanların sendika kurma hakkı bulunduğudur.

Sendikamız da yukarda bahsi geçen temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslar arası belgelerin temel bir insan hakkı olarak kabul ettiği ve ayrımsız “herkese” tanımış olduğu sendika kurma hakkını kullanan bir sendikadır. Bu nedenle zorlamayla 2821, 2822 ve 4688 gibi tabi olmadığımız yasalardan hareketle emeklilere sendika kurma hakkı tanınmadığı şeklinde yorum yapılması hukuki temelden yoksun bir yorumdur.

Anayasamızın 51. maddesiyle 2821 ve 4688 sayılı kanunlar gerekçe gösterilerek sendikamızın kapatılması için Ankara Valiliği Emniyet Müdürlüğü’nün başvurusu üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 15 Kasım 2002 tarihinde açtığı kapatma davasında, 25. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyayı bilirkişiye vermiş ve üniversite öğretim üyeleri Prof. Dr. Mesut Gülmez, Prof. Dr. Maksut Mumcuoğlu ve Doç. Dr. Mithat Sancar tarafından hazırlanıp, 17 Eylül 2003 tarihinde mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda sendikamızın kapatılmasının, ülkemizin imzaladığı milletlerarası sözleşmelere ve Anayasa’ya göre mümkün olmadığını belirtmeleri ve ayrıca Cumhuriyet Savcılığının da karar duruşmasında aynı gerekçelerle lehimize mütalaada bulunması üzerine mahkeme davayı reddetmiş ve itiraz olmadığından karar verilmiştir.

Yine Kamu Sen’e bağlı Tüm Emekli sen’in kapatılması istemiyle Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yaptığı başvuruya karşılık verilen takipsizlik kararı da iddiamızı doğrulamaktadır.

Ülke çapında faaliyette bulunan bir sendikanın kapatılması, İçişleri bakanlığı’nın tüzel kişiliği temsil eden genel merkezinin bulunduğu il Cumhuriyet Savcılığına başvurması ve savcılığın dava açarak mahkemeden karar aldırmasına bağlıdır. Görüldüğü gibi bu da mümkün olmamıştır.

(Sayfa 4)

Ülkemizin girmek istediği AB ülkelerinin tamamında emekli sendikalarıyla ilgili düzenleme vardır. Farklılıklar olsa dasunacağımız yazıdan da anlaşılacağı gibi, tüm AB ülkelerinde emekliler sendikalarda örgütlüdürler. Bu sendikaların tamamı aynı zamanda sendikamızın da üyesi olduğu ETUC’a bağlı Emekli ve Yaşlı sendikaları (FERPA’da)da örgütlüdürler.

Anayasamızın 17. maddesine göre, “herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” Anayasada ifade edilen bu hakka ulaşmanın yolu sendikal örgütlenmedir. Bunu başka türlü anlamak ve yorumlamak, gerek İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne, gerekse Anayasa’ya aykırı yorum yapmak anlamındadır.

Anayasa’nın 51. maddesi, “çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar (konfederasyonlar) kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir.” Demektedir. Görüldüğü gibi, bu maddede sendika kurabilecekler, çalışanlar ve işverenlerle sınırlandırılmış gözükmektedir. Dolayısıyla madde özü itibariyle, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde “herkese” tanınmış olan sendika hakkını sınırlayan bir maddedir.

Ancak bir şeyi gözden kaçırmamak gerekir. Madde, sendika kurma hakkını çalışanlar ve çalıştıranların çalışma ilişkileri içinde kullanabilecekleri bir hak olarak düzenlemiş gözükse de, ne bu madde ne de Anayasa’nın başka herhangi bir maddesinde hak ve menfaatleri ortak olan (emekliler, köylüler, işsizler, gençler, ev kadınları gibi) toplum katmanlarının sendika kurmasını yasaklayan herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.

Nitekim Sosyal Haklar Avrupa Komitesi’nin deki kararında da görüldüğü gibi, Polonya’da emeklilerin sendika kurmasını yasaklayan bir yasayla ilgili bu ülke emeklilerinin kendisine yaptığı başvuruyu incelemiş ve 30 Eylül 2006 tarihinde Kararlar dergisi’nde yayınlanan kararında, “Komite, Avrupa Sosyal Şartı bağlamında ‘çalışan’ teriminin anlamını açıklayarak, bu kavramın sadece halen faal olanları (fili çalışanları) değil, fakat aynı zamanda çalışmadan kaynaklanan hakları da kapsadığını belirttikten” sonra, “örgütlenme hakkına bağlı olarak emekli kişileri, ev çalışanları ve işsizleri çalışmakta olanlardan ayrı bir hukuki düzen içine sokmak Şart ile bağdaşmaz.” Polonya Hükümeti’nin şikâyete karşılık verdiği cevabı da değerlendiren Komite, hükümetin, “her grubun örgütlenme hakkı olduğu, Polonya İşsizler Derneği, İşsizlerin Haklarını Savunma Hareketi, İşsizlere ve Kendi Hesabına Çalışan Kişilere Yardım Vakfı, Polonya Emekliler, Yardım Alanlar ve Özürlüler Derneği, İçişleri Bakanlığı Emekliler ve Yardım Alanlar Derneği” gibi dernekleri örnek göstermesini ve “bu nedenlerle emekli kişilere, ev çalışanlarına ve işsizlere bağımsız sendika kurma hakkı tanınmasının hiçbir haklı gerekçeye dayanmadığı” şeklindeki açıklamasına karşı Komite kararında , “sendikanın geleneksel olarak üstlendikleri işlevlere bakılınca, yukarıda sayılan derneklerin bunları yerine getirmeleri mümkün değildir” değerlendirmesini yapmış ve “bu kişiler menfaatlerini savunma için dernek kurma hakkına sahip olmakla birlikte, Komite bu kişilerin sendika kurma hakkının sınırlandırılmış olmasında haklı gerekçe görmemektedir. Bu durum değişmediği takdirde Komite Şart’la bağdaşmadığını düşünmektedir. “ şeklindeki genel değerlendirmeden sonra sonuç olarak:   

Komite, Polonya’daki durumun aşağıdaki sebeple Şart’ın 5. maddesine aykırı olduğuna karar vermiştir.

  • Kamu Hizmeti Kanunu, kamu görevlilerinin sendikal faaliyetlerini yasaklamaktadır.
  • İçgüvenlik İdare Kanunu, idare mensuplarına örgütlenme hakkı tanımamaktadır.
  • Emekliler, ev çalışanları ve işsizler bağımsız sendika kuramamaktadır.

Bütün bu değerlendirmelerden şu sonuca varmak mümkündür. Anayasa’nın 51. maddesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (İHEB), Türkiye’nin üye olmaya çalıştığı AB normlarıyla diğer uluslar arası belgelerin “herkese” tanıdığı bir hak olan sendika kurma ve üye olma hakkına kısıtlama getirdiği için uluslar arası normlara aykırıdır. Yapılması gereken bu aykırılığın ortadan kaldırılmasıdır. Bunu yapacak olan ise yasamadır. (Ek 7)

Anayasa’nın 90. maddesi, “usulüne göre yürürlüğe konmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz” demektedir. Aslında, temel bir insan hakkı olarak tanınmış olan sendika hakkının kullanılmasında, dikkate alınması gereken Anayasa maddesi 90. madde olmalıdır. Başka bir deyişle sendika özgürlüğü konusunda 51. madde değil, 90. madde hüküm teşkil etmelidir. Son Anayasa değişikliğinde 90. maddeye eklenen bir fıkrada ise “uluslar arası antlaşmalar ile yasaların aynı konuda

(Sayfa 5)

farklı esaslar içermesi durumunda uluslar arası antlaşmalar hüküm teşkil eder” denmektedir. Bu düzenlemeye göre, uluslar arası antlaşmalar iç yasaların, hatta bazı Anayasa hukukçularına göre Anayasa’nın üstündedir. O zaman ülkemizde sendika hakkının kullanılmasında temel hak ve özgülüklere ilişkin uluslar arası sözleşme hükümlerinin uygulanması Anayasa’nın 90. maddesinin hükmü olup idari makamların işlem ve uygulamalarında bunu dikkate almaları zorunluluktur.

Bütün bunlar gösteriyor ki, sendika hakkımız ulusal ve uluslar arası hukukla güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğü kapsamındadır. Anayasa’nın 2-5-17-49 ve 90. maddeleri ulusal hukuk açısından yasal dayanaklardır. Yine Anayasamızın 90. maddesi kapsamında ülkemiz tarafından onaylanarak kabul edilen ve iç hukuk normu haline gelmiş, iç hukukla çatışmaları halinde öncelikle uygulanması gereken uluslar arası sözleşmeler, “herkes”e sendika kurma hakkı tanımaktadır. “Herkes” deyimi, emeklileri de kapsamaktadır. Bu nedenle emeklilerin sendika kurma hakkı uluslar arası sözleşmelerle güvence altına alınmış bir haktır. Kısacası toplumun önemli bir kesimini oluşturan emeklilerin örgütlenmesi Anayasa ve uluslar arası hukukun gereğidir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çalışma Genel Müdürlüğü’nce içinde sendikamızın da bulunduğu sendikaların evraklarının alınmaması ve işlem yapılmaması şeklinde 81 il valiliğine 2 Aralık 2003 tarih ve B.13.0.ÇGM.0.12.00.02–659 (20) sayı ile gönderilen genelgesi hakkında, zamanın İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu tarafından cevaplandırılmak üzere, önceki dönem Kocaeli Milletvekili Sayın İzzet Çetin (Ek/ 8) tarafından TBMM Başkanlığı’na sunulan soru önergesine verilen cevapta Sayın Bakan, “konuyla ilgili olarak ÇSGB’nin görüşüne istinaden Valiliklerce İçişleri Bakanlığı’nın 2004/ 68 sayılı genelgesi ile sözkonusu kuruluşların belgelerinin Valiliklerce kabul edilmesi ve gerekirse kuruluşun yasal statüsünün belirlenmesi için Asliye Hukuk Mahkemelerine başvurulması gerektiği yönünde talimat verilmiştir” denmektedir.

Kaldı ki, ekte sunacağımız (Ek/ 9) kararda görüleceği gibi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğü’nün bahsi geçen genelgesinin iptali için tarafımızdan Danıştay 10. Dairesi’nde dava açılmış ve genelge iptal edilmiştir.

Bütün bu ulusal ve uluslar arası belgeler sendikamızın hukuki dayanaklarıdır. Bu dayanaklarla Anayasa’nın 90. maddesinin açık hükmünden dolayı bu güne kadar Hükümet tarafından kararın uygulanması konusunda herhangi bir adım atılmamış ve sendikamızın faaliyetleri kesintisiz devam etmiştir.  

Bugün Türkiye çapında Genel merkezi, 55 şubesi ve 35 temsilciliği ve 50 bin üyesi bulunan ve faaliyeti devam eden sendikamız Genel Yürütme Kurulu, 27 Ekim 2011 tarih ve 19 sayılı kararıyla Burdur ili sınırları dâhilinde sendikamız faaliyetlerini yürütmek üzere, şube oluşturulmasına ve kurucu şube yönetim kurulu üyeliklerine atama yapılmasına karar verilmiş ve bu kararımız 22 Ekim 2011 tarih ve 2011/ 483 sayılı yazımızla Valilik makamına bildirilmiştir. Ancak Vali Yardımcısı Nadi Kılıçarslan imzalı olarak İl Emniyet Müdürlüğü’nün B.05.1.EGM.4.15.10416 (1516) 2808 sayılı yazısında, Ankara 17. Asliye Hukuk mahke4mesi’nin 2007/ 186 Esas, 2007/ 3003 sayılı kararının Yargıtay 4. Hukuk dairesi tarafından onandığı, bu nedenle şubemizin kurulamayacağı ve faaliyette bulunamayacağı belirtilmektedir. Yukarda belirtilen tüm uluslar arası belgeler ile mahkeme kararları sendikamızın faaliyete devam etmesinin temel dayanaklarıdır. Genel Merkezi açık bulunan ve çalışmalarına devam eden bir sendikanın şube açması yasal hakkıdır. Çünkü tüzel kişilik şubeye değil Genel merkeze aittir. Şubeler Genel Merkez adına görev yapan alt birimlerdir. Ayrıca ülke çapında faaliyet gösteren bir sendikanın kapatılması ancak o sendikanın Genel merkezinin bulunduğu İl Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açmasıyla mümkündür. Bu yöntemle açılmış olan dava Ankara 25. Asliye Hukuk mahkemesi tarafından reddedilmiştir.

Bütün bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini arz ve talep ederiz.

 

Ekler/ 7 adet Mahkeme kararı ve belge                                      

12.03.2012

Tüm Emekliler Sendikası Emekli-Sen

Burdur Şubesi adına

Şube Sekreteri           Şube Başkanı

İzzet Topuz                 Fatih Özcan

 

 
Toplam blog
: 510
: 505
Kayıt tarihi
: 04.04.08
 
 

"Cv" Dedikleri Özgeçmişim 1953 yılının karanlık günlerinde Haziran ayının 24. günü, ağaçların mey..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara