Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Eylül '15

 
Kategori
Dilbilim
 

Büyük harflerin,kimi sözcüklerin yazımında,Türk Dil Kurumu Yazım Kılavuzu 'ndaki değişiklikler

Büyük harflerin,kimi sözcüklerin yazımında,Türk Dil Kurumu Yazım Kılavuzu 'ndaki  değişiklikler
 

İnternet'ten alıntı


Büyük harflerin,kimi sözcüklerin yazımında,Türk Dil Kurumu Yazım Kılavuzu’ daki değişiklikler.  

 Atatürk’ün isteği üzerine 12 Temmuz 1932 günü “Türk Dili Tetkik Cemiyeti” kurulur, 26 Eylül 1932’de de Birinci Türk Dili Kurultayı toplanır. Bu tarihten sonra değişik tarihlerde,birtakım değişiklikler yapılarak İmlâ Kılavuzları basılıp yayınlanmıştır.Genişletilmiş ve gözden geçirilmiş yeni baskı” İmlâ Kılavuzu 1996 yılında yayımlanmıştır. Bu baskıda hiçbir konunun açıkta kalmamasına, sorun oluşturan her uygulama ve sözcüğün kılavuzda yer almasına özen gösterilmiştir.. Yeni üyelerin de katılımıyla 1999 yılında oluşturulan “İmlâ Komisyonu”nda kılavuz baştan sona okunarak gözden geçirilmiş, gerekli düzenlemeler ve eklemeler yapılarak “genişletilmiş ve gözden geçirilmiş yeni baskı” İmlâ Kılavuzu 2000 yılında yayımlanmıştır. 10 Ağustos 2005 tarihli ve 502/32 sayılı karar ile kılavuzun adı Yazım Kılavuzu olarak değiştirilmiştir. Kısa süre içerisinde tükenmesi üzerine yirmi dördüncü baskının 2008 ve 2009 yıllarında 8 tıpkıbasımları yapılmış. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulunun 26 Ocak 2012 tarihli ve 652/14 sayılı kararı ile Yazım Kılavuzu’nun yirmi yedinci baskısı için işlem başlatılmıştır.( Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın)

Türkçe Yazım kılavuzları,Türk Dil Kuruluşu 1932’den bu yana sürekli değiştirilmiş.Kurallar,süreklilik gösterememiş; farklı basımlarda birbiriyle çelişen kurallar oluşmuş.Öyle ki  “İmla Kılavuzu” mu,”Yazım Kılavuzu ”mu? TDK’u Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerinin dil politikalarına göre  “Kılavuz”un adı,“İmla Kılavuzu” ya da “Yazım Kılavuzu” olarak değişmiş; bu konuda da TDK ’u belirgin,tutarlı bir dil politikası izleyememiştir.”İmla” Arapçadır; oysa “yazım” Türkçedir.”Yaz-“eylem kökünden “-im” ekiyle türemiştir.”İmla” sözcüğünün yazımında bile değişiklik görülmektedir.2000’ de düzeltmeli “â” ile yazılan “imlâ”,2005’te “imla” biçiminde yazılmıştır.

”Kılavuz” yol gösterendir.Yazıda da yolumuzun kılavuzu,”Yazım Kılavuzu”dur.Yazıdaki kuralları içeren kitaptır Yazım Kılavuzu.Ama,yazım kurallarında hemen hemen her Yazım Kılavuzu”nda değişiklikler olmuştur.Kimi kurallar ,kendi içinde tutarsız ve anlaşılmaz durumdadır.Oysa kılavuzlar, okur ve yazarların ana dillerini,en iyi şekilde bilip kullanmalarını sağlayacak temel kaynaktır.Her türlü belirsizlikten uzak,açık ve anlaşılır olmalıdır.Bugüne değin hazırlanmış en yetkin Yazım Kılavuzu,Türk Dil Kurumu’nun 2005’te yayınladığıdır.Kılavuz’un bu baskısı,gözden geçirilerek tıpkıbasım olarak 2008’de yayımlanmıştır.

1996 ,2000’de yayınlanan Türk Dil Kurumu İmla Kılavuzları’nda yer adlarının yazımı:

Yer adlarında ilk isimden sonra gelen deniz, nehir, göl, dağ, boğaz vb. tür bildiren ikinci isimler küçük harfle başlar: Marmara denizi, Aral gölü, Balkaş gölü, Sakarya ırmağı, Meriç nehri, Tuna nehri, Alp dağları, Altay dağları, Erciyes dağı. Ancak, ikinci isim özel isme dâhil ise ve ikisi birden kastedilen kavramı karşılıyorsa, ikinci isim de büyük harfle başlar: Çanakkale Boğazı, İstanbul Boğazı; Beyşehir Gölü, Van Gölü, Tuz Gölü; Anadolu Kavağı, Rumeli Kavağı; Gülek Geçidi; Ağrı Dağı; Konya Ovası, Haymana Ovası, Muş Ovası; Adalar Denizi. Bu örneklerde ikinci isim kullanılmadığı takdirde söz konusu yer adı anlaşılmaz. Meselâ Çanakkale Boğazı sadece Çanakkale kelimesiyle anlatılamaz; sadece Çanakkale denildiği zaman Çanakkale şehri anlaşılır.

1.     .“Marmara denizi, Aral gölü, Balkaş gölü, Sakarya ırmağı, Meriç nehri, Tuna nehri, Alp dağları, Altay dağları, Erciyes dağı.”yazılımlarında,ikinci isim,özel isme dâhil değil mi ki küçük harfle başlıyor.

2.     Çanakkale Boğazı, İstanbul Boğazı; Beyşehir Gölü, Van Gölü, Tuz Gölü; Anadolu Kavağı, Rumeli Kavağı; Gülek Geçidi; Ağrı Dağı; Konya Ovası, Haymana Ovası, Muş Ovası; Adalar Denizi’1’de yazılanlardan ne farkı var.

“Meselâ Çanakkale Boğazı sadece Çanakkalekelimesiyle anlatılamaz; sadece Çanakkale denildiği zaman Çanakkale şehri anlaşılır.” deniyor. Peki,”Sakarya Nehri” de sadece “Sakarya” sözcüğüyle anlatılamaz; “Sakarya “dendiği zaman da “Sakarya ”ili anlaşılmaz mı? “Çanakkale” özel adına bağlı olan “Boğaz” büyük harfle başlıyor.”Sakarya ”özel adına bağlı olan “Nehir”de büyük harfle başlamalı.

Marmara Denizi, Aral Gölü, Balkaş Gölü, Sakarya Irmağı, Meriç Nehri, Tuna Nehri, Alp Dağları, Altay Dağları…biçiminde yazılmasının doğru olacağı düşüncesindeyim.Nitekim, daha sonra hazırlanan Yazım Kılavuzları’nda bu ikilemli kuraldan vazgeçilmiş.İkinci isimlerin büyük harfle başlaması kabul edilmiştir.

2005,2015’de yayınlanan Türk Dil Kurumu Yazım Kılavuzları’nda yer adlarının yazımı:

Yer adlarında ilk isimden sonra gelen ve deniz, nehir, göl, dağ, boğaz vb. tür bildiren ikinci isimler büyük harfle başlar: Ağrı Dağı, Aral Gölü, Asya YakasıÇanakkale Boğazı, Dicle Irmağı, Ege Denizi, Erciyes Dağı, Fırat Nehri, Süveyş Kanalı, Tuna Nehri, Van Gölü, Zigana Geçidi vb.

Bir dilin yazım kılavuzu, o dilin temelidir.Dilde birliktelik yazım kılavuzuyla sağlanır.Ne var ki bizde her dilbilimcinin ,yazarın,bilim adamının kendine özgü yazım kuralı vardır.Büyük harflerin kullanımı,Türk Dil Kurumu Yazım Kılavuzu’nun değişik tarihlerdeki yayınlarında değişiklik göstermektedir. Sözgelimi,1996,2000 tarihli İmlâ Kılavuzu’nda hitapların ikinci sözcüğü küçük harfle başlıyor.Sevgili kardeşim, Aziz dostum, Değerli arkadaşım. 2005’ten sonraki Yazım Kılavuzları’nda hitap sözcüklerinin iki sözcüğünün de baş harfleri büyük.Sevgili Kardeşim, Aziz Dostum, Değerli Arkadaşım.

Bilimsel,sosyal,kültürel,teknolojik gelişmeler dili de etkiler;ama bu tür gelişmeler,büyük harflerin kullanımını etkilememeli.Dildeki değişmeler de geriye dönük,çağ dışı olamaz.

Türkçedeki bazı sözcüklerin yazımı da sürekli değişmiştir. 1996 İmlâ Kılavuzu’nda; alıntı sözcükler kesmeli yazılmış: Kur’ an, cüz ’î, iş ’ar, iz ’an, kıt’a,kur’a,meş’ ale,sun ’î…(s.18) Bu sözcüklerin 2005  Yazım Kılavuzu’nda; Kur ’an kesmeli;cüzi,işar,izan kıta kura, meşale,suni…biçiminde  yazılmış.Doğru da yapılmış; Türkçenin yapısına,kurallarına uygun duruma getirilmiş; Kur’ an’ın kesmeli devam etmesi anlaşılamamıştır. Oysa,1983 basımı Türk Dil Kurumu “Türkçe Sözlük” te “Kuran”biçiminde yazılmıştır.

Akrabalık adları bildiren kelimeler büyük harfle başlamaz: Fahriye abla, Ayşe teyze, Fatik nine, Saim amca, Ali enişte. Ancak akrabalık bildiren kelimeler başa gelirse lâkap yerine geçtiği için büyük harfle başlar: Nene Hatun, Baba Gündüz, Dayı Kemal, Hala Sultan. Bazı tarihî ve menkıbevi şahsiyetlerde ise akrabalık bildiren kelime sonda olduğu hâlde unvan değeri kazandığı için büyük harfle yazılır: Gül Baba, Susuz Dede, Adile Hala, Gülsüm Bacı,Sultan Ana

Bu kural da basın-yayın kuruluşlarınca benimsenmemiş; çünkü kural ikilemli,kendi içinde de tutarlı değildir.”Fahriye Abla”daki “abla” özel bir ad olan “Fahriye”ye özgüdür.Genel bir” abla” değildir.

Ne güzel komşumuzdun sen Fahriye Abla…/Ne şirin komşumuzdun sen Fahriye Abla…/Ne çapkın komşumuzdun sen Fahriye Abla…Ne vefalı komşumuzdun sen Fahriye Abla (31 Ağustos 2015,Milliyet Com.tr)

 

Kitap, dergi, gazete ve sanat eserlerinin (tablo, heykel, müzik) her kelimesi büyük harfle başlar: Nutuk, Safahat, Kendi Gök Kubbemiz, Anadolu Notları, Sinekli Bakkal; Türk Dili, Türk Kültürü, Varlık; Resmî Gazete, Hürriyet, Milliyet, Türkiye, Yeni Yüzyıl, Yeni Asır; Saraydan Kız Kaçırma, Onuncu Yıl Marşı.

Uyarı: Özel ada dâhil olmayan gazete, dergi, tablo vb. sözler büyük harfle başlamaz: Milliyet gazetesi, Türk Dili dergisi, Halı Dokuyan Kızlar tablosu (2005,s.15)

“Milliyet gazetesi, Türk Dili dergisi”  tamlamalarındaki “gazete” ve “dergi” ,“Milliyet”, “Türk Dili “özel adlarla ilgili ve bir bütündür.Genel bir “gazete” ve “dergi” değildir.“Milliyet Gazetesi, Türk Dili Dergisi” biçiminde yazılmalı.

 Uyarı: Özel adlar yerine kullanılan "o" zamiri cümle içinde büyük harfle yazılmaz.(2005,s.20) YazarLatife Tekin, dilbilimci değil;  ama doğrusunu yapmış.“Aaa…Merhaba, siz O’sunuz!”(Unutma Bahçesi,s.241)

Tarihî olay, çağ ve dönem adları büyük harfle başlar: Kurtuluş Savaşı, Millî Mücadele, Cilalı Taş Devri, İlk Çağ, Yükselme Devri, Millî Edebiyat Dönemi, Servetifünun Dönemi, Tanzimat Dönemi.

 Tarihî dönem bildirmeyip tür veya tarz bildiren terimler küçük harfle başlar: divan şiiri, divan edebiyatı, halk şiiri, halk edebiyatı, eski Türk edebiyatı, Türk dili, Türk sanat müziği, Türk halk müziği, tekke edebiyatı. Bu tür ve tarz bildiren sözcükler özel değil mi? “Divan Şiiri,Divan Edebiyatı,Halk Şiiri …özeldir.Her sözcüğü büyük harfle başlamalı.

 

Dil, insanca yaşamanın, düşüncenin,buluş ve yaratıların anasıdır. Dil,düşüncenin aynası,ulusal varlığımızın temelidir. Dil olmadan ulusal bilinç gelişmez.Onun içindir ki ulusun oluşmasında en önemli öğe dildir.Çünkü,insanlar arasındaki yakınlaşmayı,bütünleşmeyi sağlayan dil ulusal birliğin çimentosudur.

Yazım Kuralları’ndaki dağınıklık, kuralların açık, tutarlı, anlaşılır olmaması, ulusal bütünlüğü de etkiler.

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..