Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '14

 
Kategori
Şiir
 

Büyüklere Masal

Büyüklere Masal
 

Bir masal


Bir varmış bir yokmuş

Uzaklarda bir şehir varmış

Bir saat gelince

Kadın erkek hep birlikte gülüp oynar

Birlikte eğlenirlermiş

Çünkü o şehirde

Kimse

“Hile hurda nedir?” bilmezmiş

Hep beraber çalışıp

Yarin yanağından gayri

Her şeyi paylaşıp

Hep beraber yer içerlermiş

İşte bir gün o şehirde

Herkes neş’e içinde

Ve mutluluk içinde

Hep berber gülüp oynarken

Oraya biri gelmiş

Gelen yaşlı mı? Yoksa genç mi?

Hiç belli değilmiş ama

Çok yorgun olduğu çok belliymiş

Neş’e içinde olan herkes

Toplaşmış onun etrafına

Sorular sormuşlar ona

Çünkü tanıdıkları biri değilmiş

Zaten söylediğine göre

Çok uzaklardan gelmiş

Sanki zamanlar öncesindenmiş

Çok yorgun gözüküyormuş; ama

Şöyle üstüne başına bakınca

Sanki okumuş etmiş biri gibiymiş

Ama dedim ya

Çook; ama çook bitkin biriymiş

Oradakilerde biri

“Heey!” demiş

Baksanıza

Çok yorulmuş belli ki!

“Kesin soru sormayı da

Adam biraz soluklansın” demiş

Bu söz üzerine adam gülümsemiş

“Çok sağ olun” demiş.

“Önce soluklanayım

Sonra cevap vereyim sorularınıza”        

“Peki” demişler ona

“Dinlen anlatırsın sonra”            

Birileri girmiş koluna,

Demişler “gel beyefendi

Önce bir yüzünü yıka

Adam çok memnun olmuş bu davete

Düşmüş onların peşine

Götürdükleri yerde

Çömelmiş yere

Bol su almış avuçlarına

Çarpa çarpa suyu yüzüne

Yıkanıp serinlemiş önce

Sonra suyu almış ağzına

Uzun uzun ağzını çalkalamış

Sonra tükürmüş yere

Bir oh çekmiş sonra

Çektiği ‘oh’ çook derinden gelmiş

Sanki çok zamanlar öncesindenmiş

Öyle bir oh çekmiş yani

‘Oh!’ çekerken uzaklarda

Bir yerlere seslenmiş gibiymiş.

“Kendine geldin mi?” demişler ona

“Evet” der gibi başını sallayınca

Birileri girmiş koluna     

Biri sandalye vermiş altına

“Anlat” demişler; “anlat bize her şeyi

Çünkü çok merak ettik seni

Kimsin? Nesin? Necisin?

En önemlisi de

Sen nerelisin? Onu söyle

Anlat bize nereden geldin”

Adam acı acı gülümsemiş önce

Sonra yüzünde donup kalmış gülümsemesi

“Çok sağ olun demiş,

Sayenizde serinleyip biraz dinlendim

Şimdi de anlatıp merakınızı gidereyim”

Sonra yine uzaklara dalmış gözleri

Aklı zamanlar öncesindeymiş sanki

“Ben çok uzaklardan geldim” demiş

Ötekiler sabırsızlanmıştı tabi

“Belli” demişler. “Uzaklardan geldiğin çok belli

Sen bırak onu; anlat bize şimdi

Kimsin? Ne iş tutardın uzaklarda

Neciydin oralarda?”

Adam bu soruyla çok durgunlaşmış tabi

Ama devam etmiş

“Aydın derlerdi bana” demiş

Anlamamış oradakiler

Bakışmışlar birbirine

İçlerinde en meraklısı

“Anlamadık, o da neymiş ki?” demiş

Adam cevap vermiş

“Benim geldiğim yerde görevim

Halkıma doğru bilgi verip aydınlatmaktı

Ayrıca tehlikelere karşı da uyarmaktı”  

Onun bu sözleri üzerine

Epey merak sarmış oradakilere

“Kimden, hangi tehlikeden?” demişler

O derin bir iç çekmiş

“Her şeyden” demiş

Onun bu son sözleri

Şaşırtmıştı hepsini

“Peki sen yaptın mı?

Yapabildin mi

Onları gerektiği gibi

Aydınlatabildin mi?

Olası tehlikelerden korunmaları için

Uyardın mı onları?

Vermen gereken bilgileri

Onlara verdin mi?” demişler

O yine derinden bir iç çekmiş.

“Zaten içimi yakan dert de o ya” demiş

Sonra anlatmaya başlamış

“Bir gaflet bastı beni

Kendi çıkarıma daldı

Önce kendimi kandırdım

Sonra da yalan yanlış bilgilerle

Onları inandırdım

Yani görevime ihanet ettim” demi

Ve başlamış ağlamaya

Uluyor gibiymiş hıçkırıkları

Yanağından akan gözyaşları mı?

Yoksa ‘kan mı?’ bilememişler

Bilememişler ne söylesinler

Çünkü çok şaşırmışlar anlatılanlara.

Önce acımışlar ona

İçlerinden yaşlı olan biri “ihanet bu” demiş

Bu söz üzerine hepsi birden irkilmiş

Uzaklaşmışlar hemen o kişinin yanından

Ama ‘ihanet ne?’ tam bilememişler

O yaşlı kişiye

“Anlat bize ihanet ne demek?” demişler

O yaşlı kişi anlatmaya başlamış ihaneti

“Tabi sizler bilmezsiniz; ihaneti

Bulaşıcı bir hastalığa benzer illet

Yani kişiden kişiye bulaşan bir lanet

Önce rahatlatır biraz bulaştığı kişiyi

Sonra başlar göstermeye marifetini

Önce kişinin gözü körleşir; sonra da bilinci       

Yani yutar sonra dilini

Kime bulaşmışsa

En sonunda

Köpekleşir bulaşan kişi

Aman” demiş ötekiler

“Sakınalım bu adamdan kendimizi

Sonra kendi gibi

Köpekleştirmesin bizi”

O korkuya varınca hep beraber

Sus pus’ olmuş tabi hepsi

Sona ermiş bütün eğlence

Ne yapacaklarını bilememişler

Çünkü çok şaşırmış, korkmuş hepsi

İçlerinden de çok acımışlar o

Ama bir o kadar da

Tiksinmişler

İçlerinden diğer birisi

“Aman uzaklaşalım buradan” demiş

“Bırakalım onu kendi haline

Ne hali varsa görsün kendi kendine”

İçlerinden başka birisi

“Olmaz; sonra bize bulaştırır ihaneti

Onun için hemen öldürelim onu” demiş

Ötekisi

“Bakın hastalık bize de

Bulaşmaya başladı bile

Hiç bilmezken öldürmeyi

İçimizden biri

‘Onu öldürelim’ dedi

Onun için bir karar alalım” demiş.

Bu öneri üzerine bütün şehir toplanmış bir yere

Herkes düşüncesini söylemiş

Birisi demiş ki “bırakalım onu bu haliyle

Yiyecek içecek de verelim ona

Sonra söyleyelim; uzaklaşsın bu şehirden

Çekip gitsin yoluna”

Bu öneriyi beğenmiş hepsi

Ve o birliğiyle bu karar almışlar

Ona götürebileceği kadar yiyecek vermişler

Geldiği yerde ona güvenenleri

İhanet edip yalan bilgi veren kişi

Almış onların verdiklerini

Başı önüne eğik utanç içinde

Teşekkür etmiş; ama

“Hoşça kalın” bile diyememiş onlara

Alıp başını gitmiş uzaklara

Bilemem bu anlatılandan kim ne anlamış

Ama bu masal da buraya kadarmış.

 
Toplam blog
: 182
: 232
Kayıt tarihi
: 12.02.13
 
 

Sanat Enstitüsü yapı bölümünden 1967 yılında Denizli'den mezun oldum. Buca Mimar Mühendislik Özel..