- Kategori
- Şiir
Büyüklere Masal

Bir masal
Bir varmış bir yokmuş
Uzaklarda bir şehir varmış
Bir saat gelince
Kadın erkek hep birlikte gülüp oynar
Birlikte eğlenirlermiş
Çünkü o şehirde
Kimse
“Hile hurda nedir?” bilmezmiş
Hep beraber çalışıp
Yarin yanağından gayri
Her şeyi paylaşıp
Hep beraber yer içerlermiş
İşte bir gün o şehirde
Herkes neş’e içinde
Ve mutluluk içinde
Hep berber gülüp oynarken
Oraya biri gelmiş
Gelen yaşlı mı? Yoksa genç mi?
Hiç belli değilmiş ama
Çok yorgun olduğu çok belliymiş
Neş’e içinde olan herkes
Toplaşmış onun etrafına
Sorular sormuşlar ona
Çünkü tanıdıkları biri değilmiş
Zaten söylediğine göre
Çok uzaklardan gelmiş
Sanki zamanlar öncesindenmiş
Çok yorgun gözüküyormuş; ama
Şöyle üstüne başına bakınca
Sanki okumuş etmiş biri gibiymiş
Ama dedim ya
Çook; ama çook bitkin biriymiş
Oradakilerde biri
“Heey!” demiş
Baksanıza
Çok yorulmuş belli ki!
“Kesin soru sormayı da
Adam biraz soluklansın” demiş
Bu söz üzerine adam gülümsemiş
“Çok sağ olun” demiş.
“Önce soluklanayım
Sonra cevap vereyim sorularınıza”
“Peki” demişler ona
“Dinlen anlatırsın sonra”
Birileri girmiş koluna,
Demişler “gel beyefendi
Önce bir yüzünü yıka
Adam çok memnun olmuş bu davete
Düşmüş onların peşine
Götürdükleri yerde
Çömelmiş yere
Bol su almış avuçlarına
Çarpa çarpa suyu yüzüne
Yıkanıp serinlemiş önce
Sonra suyu almış ağzına
Uzun uzun ağzını çalkalamış
Sonra tükürmüş yere
Bir oh çekmiş sonra
Çektiği ‘oh’ çook derinden gelmiş
Sanki çok zamanlar öncesindenmiş
Öyle bir oh çekmiş yani
‘Oh!’ çekerken uzaklarda
Bir yerlere seslenmiş gibiymiş.
“Kendine geldin mi?” demişler ona
“Evet” der gibi başını sallayınca
Birileri girmiş koluna
Biri sandalye vermiş altına
“Anlat” demişler; “anlat bize her şeyi
Çünkü çok merak ettik seni
Kimsin? Nesin? Necisin?
En önemlisi de
Sen nerelisin? Onu söyle
Anlat bize nereden geldin”
Adam acı acı gülümsemiş önce
Sonra yüzünde donup kalmış gülümsemesi
“Çok sağ olun demiş,
Sayenizde serinleyip biraz dinlendim
Şimdi de anlatıp merakınızı gidereyim”
Sonra yine uzaklara dalmış gözleri
Aklı zamanlar öncesindeymiş sanki
“Ben çok uzaklardan geldim” demiş
Ötekiler sabırsızlanmıştı tabi
“Belli” demişler. “Uzaklardan geldiğin çok belli
Sen bırak onu; anlat bize şimdi
Kimsin? Ne iş tutardın uzaklarda
Neciydin oralarda?”
Adam bu soruyla çok durgunlaşmış tabi
Ama devam etmiş
“Aydın derlerdi bana” demiş
Anlamamış oradakiler
Bakışmışlar birbirine
İçlerinde en meraklısı
“Anlamadık, o da neymiş ki?” demiş
Adam cevap vermiş
“Benim geldiğim yerde görevim
Halkıma doğru bilgi verip aydınlatmaktı
Ayrıca tehlikelere karşı da uyarmaktı”
Onun bu sözleri üzerine
Epey merak sarmış oradakilere
“Kimden, hangi tehlikeden?” demişler
O derin bir iç çekmiş
“Her şeyden” demiş
Onun bu son sözleri
Şaşırtmıştı hepsini
“Peki sen yaptın mı?
Yapabildin mi
Onları gerektiği gibi
Aydınlatabildin mi?
Olası tehlikelerden korunmaları için
Uyardın mı onları?
Vermen gereken bilgileri
Onlara verdin mi?” demişler
O yine derinden bir iç çekmiş.
“Zaten içimi yakan dert de o ya” demiş
Sonra anlatmaya başlamış
“Bir gaflet bastı beni
Kendi çıkarıma daldı
Önce kendimi kandırdım
Sonra da yalan yanlış bilgilerle
Onları inandırdım
Yani görevime ihanet ettim” demi
Ve başlamış ağlamaya
Uluyor gibiymiş hıçkırıkları
Yanağından akan gözyaşları mı?
Yoksa ‘kan mı?’ bilememişler
Bilememişler ne söylesinler
Çünkü çok şaşırmışlar anlatılanlara.
Önce acımışlar ona
İçlerinden yaşlı olan biri “ihanet bu” demiş
Bu söz üzerine hepsi birden irkilmiş
Uzaklaşmışlar hemen o kişinin yanından
Ama ‘ihanet ne?’ tam bilememişler
O yaşlı kişiye
“Anlat bize ihanet ne demek?” demişler
O yaşlı kişi anlatmaya başlamış ihaneti
“Tabi sizler bilmezsiniz; ihaneti
Bulaşıcı bir hastalığa benzer illet
Yani kişiden kişiye bulaşan bir lanet
Önce rahatlatır biraz bulaştığı kişiyi
Sonra başlar göstermeye marifetini
Önce kişinin gözü körleşir; sonra da bilinci
Yani yutar sonra dilini
Kime bulaşmışsa
En sonunda
Köpekleşir bulaşan kişi
Aman” demiş ötekiler
“Sakınalım bu adamdan kendimizi
Sonra kendi gibi
Köpekleştirmesin bizi”
O korkuya varınca hep beraber
Sus pus’ olmuş tabi hepsi
Sona ermiş bütün eğlence
Ne yapacaklarını bilememişler
Çünkü çok şaşırmış, korkmuş hepsi
İçlerinden de çok acımışlar o
Ama bir o kadar da
Tiksinmişler
İçlerinden diğer birisi
“Aman uzaklaşalım buradan” demiş
“Bırakalım onu kendi haline
Ne hali varsa görsün kendi kendine”
İçlerinden başka birisi
“Olmaz; sonra bize bulaştırır ihaneti
Onun için hemen öldürelim onu” demiş
Ötekisi
“Bakın hastalık bize de
Bulaşmaya başladı bile
Hiç bilmezken öldürmeyi
İçimizden biri
‘Onu öldürelim’ dedi
Onun için bir karar alalım” demiş.
Bu öneri üzerine bütün şehir toplanmış bir yere
Herkes düşüncesini söylemiş
Birisi demiş ki “bırakalım onu bu haliyle
Yiyecek içecek de verelim ona
Sonra söyleyelim; uzaklaşsın bu şehirden
Çekip gitsin yoluna”
Bu öneriyi beğenmiş hepsi
Ve o birliğiyle bu karar almışlar
Ona götürebileceği kadar yiyecek vermişler
Geldiği yerde ona güvenenleri
İhanet edip yalan bilgi veren kişi
Almış onların verdiklerini
Başı önüne eğik utanç içinde
Teşekkür etmiş; ama
“Hoşça kalın” bile diyememiş onlara
Alıp başını gitmiş uzaklara
Bilemem bu anlatılandan kim ne anlamış
Ama bu masal da buraya kadarmış.