- Kategori
- Edebiyat
Büyülü sözcükler kervanı...

Bazen öyle usta eller vardır ki… Öyle usta kalemler. Hangi büyülü sözcüğü koysanız övgü hanesine onu tanımlayamazsınız. Yalnızca bakakalır, sözcüklerin içinde dağılırsınız. Yaklaşık üç ay önce keşfettiğim Enver Ercan da onlardan biri. Aşağıdaki satırları ve şairin diğer şiirlerini de okursanız bana hak vereceğinizden eminim. Böylesi mısralar karşısında soluksuz kalıyorum açıkçası. Nefessiz kalıyorum. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun “Türküler Dolusu” şiirinde adı geçen şu mısralarında olduğu gibi…
“Şairim şair olmasına
Canım kurban şiirin gerçeğine hasına
içerisine insan kokusu sinmiş mısralara vurgunum
Bıçak gibi kemiğe dayansın yeter
Eğri büğrü, kör topal kabulüm
Şairim
Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası
Ayak seslerinden tanırım
Ne zaman bir köy türküsü duysam
Şairliğimden utanırım”
İşte böyle bir duygu usta kalem Enver Aydın’ nın dizeleri karşısında sağanağına yakalandığım karmaşa.
GEÇTİĞİ HER ŞEYİ ÖPÜYOR ZAMAN
1.
o gün sait faik'indi pera
kimbilir hangi öyküsündendi
o insan kalabalığı
yüzünü seçiyordum yalnızca
aklımda bir asansör yalnızlığı
gümüş astarlı bir sözcük vardı dilinde
hiç kullanılmamış
tadı hala dudaklarımda
2.
adımlarımıza uyardı bütün sokaklar
evler kenara çekilirdi
birden yağmur...
düşerdi peşimize
serin odalarda harfleri
aşk ederdik birlikte
-… adımlarımıza uyardı bütün sokaklar/ evler kenara çekilirdi… Ne demiştim… Dağıldım bu dizeler karşısında. Size ne olur bilemem. Hadi devam edelim. Dağılmışta olsak.”
3.
yıldızları havuza bakan
bir bahçenin
çözülmüştüm büyüsüyle
o suya eğiliyordu
bir kuğu beliriyordu
kuğu mu benziyordu gelinciğe
yoksa gelincik miydi kuğu
aklıma bile gelmiyordu bu soru
sözcüklerin sessizliğe çekildiği
o çocuksu ikindide
zaman
geçtiği her şeyi öpüyordu
4.
Ne zaman kapıdan girse
kamaşırdı sözcükler
canımı tazelerdi sesi
içimde bir yalnızlık telaşı
çözülürdü ellerim
zamana uzanınca
gölgesi
usulca ayartırdık işte
düzenli bir güz vaktini
5.
başağın burcundaydı dünya
· o da öyle
· derin bir geceye terledik
· yaprak serinliğinde
bir güvercindi
kanadı
sözcükler yırtılırken
en sessiz harflerinde
çapaksız bir sabaha uyandık
başağın ikiz adı silinmişti teninde
6.
aşknişan bir ânı
özenle karşıladı sirkeci garı
birkaç tren daha geldi
insanlar zaten oradaydı
bir kalemim vardı verecek
onunsa bir şiir oldu armağanı
üç harfli bir sözcük gibiydi yüzü
gülüşü manzara
bir harf daha takınsa
hece'lerdi adımı:
-ellerimi avuçlarında
yıllarca tutmaya hazırla
şarkılıydım o gece
sigaram keyifle tüttü
düşlerimin arasında
7.
parmak izlerimiz
yakışınca yan yana
baktım
bembeyaz bir gelincikti
yanımda
cennete gitmeden de
şansa inandım
iyi kalpli bir sözcük gibi
yazılınca adıma
-…hepinizin iyi kalpli sözcükler yazılır umarım adına.
8.
rüzgârın anılarını dinledik birlikte
usulca dolaşırken bütün geceyi
tek bir yıldıza basmadık ama
denizde yansıyıp durdu
gözlerindeki dalga deseni
eğilip sözcükleriyle öptük
bal zamanı bu mu anne diyen bir çocuğu
ay dalından düşerken
zambaklar gibiydi yüzünde uyku
ama hâlâ bayramını koruyordu sesi
gecelerden pazartesi
ayların en
ağustosu
-… Hala bayramını koruyan bir sesten dinlemek geceyi ve yıldızlara basmadan yürüyebilmek gökyüzünde… sizin de oldu mu bilmem sözcükleri öptüğünüz böyle ama benim oldu. Ay dalından düşerken bal zamanı bu mu diyen çocuk yüzlü bir geceyi.
9.
acıyan bir şey vardı aramızda
bütün sözcükler ağır yaralı
kırgın bir yaprağa gül arardık da
tenimizde güz dalgınlığı
imlâsını bilirdik de bilmesine
yine de yanlış hecelerdik hayatı
-…hayat ve yanlış heceler. Hangimize rast gelmedi ki. Ya geç kalmıştık hayata. Ya hayat bizi beklememişti.
10.
birbirimizi suçladık bir gün
affetmek için kendimizi
gece gelip sildi usulca
ağzımızdan sızan sözcükleri*
*Nasıl da kalabalıkmışız
biz böyle iletişip durdukça
bu yalnızlığa zaten zor sığarmışız
arada mı kalmıştık, araya giren mi vardı
biz öyle olsun istemezdik ama
bütün yakınlarımız bizi yanlış tanıdı
-…İnsanoğlu... suçlarız bazen affetmek için kendimizi. Fakat şairinde dediği gibi gece gelir ve siler ağzımıza yakışmayan bu sözcükleri.
11.
aslolan sözcüklerdir
tabii
gerisi elbette gevezelik
hadi okuluna yazdır beni
bugün harfleri sen dağıt
dilin gurbetindeyiz nasıl olsa
söze tutsak
hangi tümceye başlasak
-çıt!..
-…ne güzeldir, ne özel. Hesapsız kitapsızca sözcükleri birine emanet edebilmek ve o okulun belki en arka sırasında ama acıtarak da olsa bu sözcükler benimdir diyebilmek.
12.
susardım duysun diye sesimi
· o sözcüklerini bende bilerdi
· hem de seve seve
· seve seve katlanırdım ben de:
· sözcüklere kadar yolum var, demek
· peki
-…ben den de peki. Peki…
13.
bir yüzük verdi bana
hoşçakal sözcüğünden
yakarken ardındaki bütün harfleri
anlatmak uzun
kimbilir kaç yıl sürer daha
bende o gün
-…öyle günler vardır ki ömürlerimizde bile bile sorarız kimbilir kaç yıl diye. Sonsuza dek acıyacağını bile bile…
14.
kendime baktım da camda
aşk artık yüzümde
tek kat boya
en sevdiğim pencerem yitti
onunla birlikte
cumartesiler, pazarlar, sokaklar yitti
bense günlerdir
yerini yadırgayan bir sözcük gibi
kabzası parıldayan şu yalnızlığa
iki kurşun sıksam
iyi gelecek sanki
-…baktım da son kurşunum bile kalmamış duvara asılı tüfekte…
15.
koltuğunun yerini değiştirdim dün
yüzün beliriyordu camda
dudaklarından geçen güvercin
tozunu alıyordu sözcüklerin
sen ağzını açmıyordun ama
hadi çevir telefonu
bari dostluğunla oyala
-… hep öyle olmaz mı zaten. Bari dostluğunla oyala…
16.
bu akşam da gülümsüyorsun fotoğrafta
gözlerinde taraf tutan bir sevgi
yüzün bana ayarlı
rüzgâr almayan bir sabahtı
ama kokun hâlâ odamda
hem içindeydim o anın
hem de dışında
sen yalnızca şaşırtmıştın
tutan bendim zamanı
17.
susmak da incitir sözcükleri
telefonlar kapanırken sessizce
dar kapımdın sen benim
yalnızca mektupların geçtiği
adresin sır tutmadan önce
hadi artık hadi
bir de benim sesimi dene
18.
artık ben kuruyorum gün doğumuna
başucunda bıraktığın saati
dalıp gidiyor sözcükler
sonra
yelkovan kuşlarını uçuruyor
yokluğunu öpüyorum yastığındaki
bilmem uyanıyor musun
-…kaç kişi, kaç defa sorar bu soruyu dünyanın dört bir yanında. Seni bu gece öptüm. Bir sinek kondu mu yanağına gibi bir şeydir bu. Ve sinek konar genellikle. Ve tenler o sineği hisseder uykuda da olsa.
19.
yağmur geceyi sağıyor hâlâ
balığım az önce öldü
alıngan bir karanlık tuttu elimden
bir türlü değiştiremedim ampulü
bu gece sözcüklere ilişmem artık
-…ve sözcükler yalnız, sözcükler öksüz kalır böylece…
20.
yalnızca kitaplarını okuyorum nicedir
dokunmak için ellerine
altını çizdiğin satırlarda
sonra gözlüklerim buğulanıyor
hiçbir sözcük harflerini
tutamıyor bir arada
-…ne kötüdür hiçbir sözcüğün cümleye dönüşememesi. Kangrene dönmüş bir yara gibidir onlar. Acıtır kanatır boyna.
21.
yüreğim kabarmış yalnızca
heyecan yapmışım biraz
haber alacakmışım
kuş ağzında
birden susuverdi
anladım
seni arıyor ama
fincanın aklından bile geçmedi
oysa kartlar her şeyi biliyor:
kılıç kraliçesi
kınkanat sözcüklerin
adına vuran sesi
kupaların kralı
aşkın en keskin yeri
-… o aşkın en keskin yeri kınına mahkum olur genellikle ve usulca sokulur kınına. Ve bir bir kılıç ağlar gece boyu o kında. Kimse bilmez…
22.
bu sabah resmini kaldırdım raftan
günlerdir kaçırıyordu benden gözlerini
dargın beyaz
takvimlerden önce biten yaz
yalnızca
mutluluğa varsın
ha
-… hayır demek isterdim şairim. O da hayır demiştir bence. Sen duymamışsındır.
23.
yaz bitti
ona özenen sonbahar da
senin alnında biriksin güneş
kış bana yeter
belki bir gün
yalnızlık
geldiğin yoldan gider
diyordum ki
sözcükler de dağıldı
bak
dikkatim gibi
a s n
k o
ş s
u z
a
e
d
k
r
b t e
i
-…ve bir ağıt daha dağılır kalır gece de tutamazsın. Yarına kaç var çocuklar…
24.
eylülle yaralı bir akşam üstü
tükürüp kurtuldu
beni
hangi harfi denesem
dilim acıdı
avucumda sözcük ölüleri
yüzüğümün izi kaldı benimle
yüzümü usulca yağmura dönüp
özenle silindim
nefretinden de
25.
avucundan havalanan
· o öpücük vardı ya
· dudağıma değdiğinde kanadı
· o günden beri mendil gibi kullandım
· bütün sözcükleri
ama artık öylesine unutsan ki
diyorum
ben bile bir daha
hatırlayamasam seni
-… Ben bile hatırlayamasam. Ben bile… Hatırlayamasam… Ben bile…
ENVER ERCAN
Enver Ercan kimdir?
Enver Ercan, 1958 yılında İstanbul´da doğdu. Haydarpaşa Lisesi´nde okudu. Öğrenimini yarıda bıraktı. Uzun yıllar bir fabrikada işçi olarak çalıştı. 1984-1992 yılları arasında, sırasıyla Yeni Düşün Dergisi’nde, Güneş, Sabah ve Hürriyet gazetelerinde çalıştı. Çeşitli televizyon kanallarında sanat ve edebiyat programları düzenledi. 1992 yılından beri Türkiye´nin en güçlü edebiyat dergisi olan Varlık Dergisi´nin genel yayın yönetmenliğini yapmaktadır. Şairin şiirle ve sanatla ilgili ürünleri çeşitli edebiyat, kültür ve sanat dergilerinde yayınlanmaktadır.
Yapıtları: Eksik Yaşam, Sürçüyor Zaman, Geçtiği Her Şeyi Öpüyor Zaman adlı şiir kitapları var. Şair Çünkü Onlar, Şiir Uçar Söz Olur adlı söyleşileri; Varlık Şiir Antolojisi, Varlık 60. yıl Seçkisi, Şiirlerde İstanbul, Tanzimattan Bugüne Türk Öykü Antolojisi, E.E. ve Yaşar Nabi Nayır, 20. Yüzyıldan Çocuklara Şiirler, Gülümseyen Anlar adlı derleme ve araştırma yapıtları vardır.
Ödülleri: 1996 Abdi İpekçi Ödülü´nü mektup dalında alan şair, Geçtiği Her Şeyi Öpüyor Zaman adlı yapıtıyla 1987 Cemal Süreya Şiir Ödülü´nü ve Yunus Nadi Şiir Ödülü´nü aldı.
Şair ayrıca Güneş, Sabah, Yeni Düşün, Varlık gibi gazete ve dergilerde edebiyat sayfaları hazırladı, yayın yönetmenliği yaptı. Broy, Gösteri, Milliyet Sanat, Yeni Düşün, Yeni Olgu, Varlık gibi dergilerde şiirleri yayımlandı
Aşağıda da linkini vereceğim söyleşide Enver Ercan bakın kendini nasıl tanımlıyor
. ANAFİLYA: Bize Şair Enver Ercan´ın bilmediğimiz ve sizin sevmediğiniz yönlerini anlatır mısınız?
Enver Ercan: Hep tembel olduğumu düşünmüşümdür. Belki de içdisiplinimi yeterince geliştiremedim. Hafızamı da. Kolay unutuyorum. Bu da iyi değil. Bir de zaaflarım var ki, bak bunu istersen açıklamayayım. Tutkularıyla davranan bir insanın zaafları işte... Ha, hümanist olmadığımı söylemeyi unuttum.
ANAFİLYA: Bir şair olarak elbette okuyuculara söyleyecekleriniz vardır. Bunları konuşmamızın sonunda değil de şimdi söyleyebilir misin?
Enver Ercan: Şunu baştan belirteyim ki, şiir okuyucusunun işi şairlerden zor. Bir yığın gevezelik eden insan var. Bunlara da şair deniliyor. Okur uyanık olmak zorunda. Bu da neredeyse bir ömür boyu süren içeğitimiyle mümkün. Ama bir ipucu vermemi isterseniz, iyi okuyucular "Müşteri velinimetimdir" diyenlerden uzak durmalıdır. Yoksa gereksiz ve şiir olmayan birçok şeyi okumak zorunda kalır.
Söyleşinin devamını bu linkten okuyabilirsiniz. http://www.anafilya.org/go.php?go=7d17010080054
Şairin en fazla bilinen diğer şiirleri arasında Manzara gülüşlü kız. Gökyüzünü çevir bana. Di. Gündüşü. Kirli beyaz’ ı sayabiliriz.
Vereceğim bu linkten ve Antolojiden de şairin diğer şair ve şiirleri hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz. Hepinize tatlı seyirler.
http://www.cs.rpi.edu/~sibel/poetry/poems/enver_ercan/index.html